Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. Her Nefes Dergisi, bu yolculuğa bir yol göstericinin rehberliğinde çıkan ve aldıkları her nefesi yeni bir fırsat ve hizmet vesilesi olarak görmeye çalışan tâlihli yolcuların zevkli hayatından akisler sunuyor. Alıp verilen her nefesin, ömrün kısalmasının değil, bereketlenmesinin bir işâreti olabilmesi için, uluların ummânından alınan aşk, irfan ve hikmet suyuyla gönüllerimizi yıkıyor. Bu dünyayı idrak zevkiyle dolarak yaşamanın yollarını gösteriyor.

Öbür Âleme Yolculuk

‘Gideceğiniz yer Arabistan değil, öbür âlem’ demişti Cemâlnur Abla. Öbür âlem kavramı bize çok tanıdık olmadığından, oralar bize uzak ve yabancı gelmiştir. Çünkü ne oralara giden biri ile karşılaşmıştık, ne de oralara gitmiştik. Yakınlarımızdan o tarafa yolcu ettiklerimiz olmuştu ama idrâkimiz oraya gidenlerin bizden hep uzaklaştığını düşündürmüştü nedense. Yolculuk heyecanı, Medine topraklarına indiğim anda hafifledi. […]

Velvele

Can cânına “Canım” dedi “Benim” demeden “Ümmetim…” dedi Bizlere de can dedi Can bulduk   İç, içine “İçim” dedi İçiçe, Şerbetten içtik   Yansıdı Yan yana Başladı Başbaşa Seyrettik   Kendi, kendine seslendi Kendinden kendine Kendiliğinden “Ol” dedi Olduk  

Cân-ı Can

  “Akıl adlı ihtiyar fikir adlı çocuğunu aşk mektebine yollamış… Ondan bir şeyler öğrensin diye… Ama nâfile, hiçbir şey öğrenememiş çocuk… Tâ ki kitapları atıp GÖNÜL olarak gidince öğrenmiş hakikati…” İnsan ne tuhaf… İçimizde olan, bize en yakın hâlleri, hakikatleri göremiyoruz da, binlerce ötedeki herşeylerden haber oluyoruz. Her birimizde bir kalp var, çok şükür. Biz […]

Zaman

Sahnede 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu var. Seksenli yılların henüz en başında kardeş kavgasından yorulmuş, aşınmış bir memleketin hafif karanlık, biraz melankolik ve çokça tevâzu dolu dünyasında gelecekle ilgili hayaller kuran bir çocuk. Kendini bildi bileli zamanı geçer akçe saymış. Sabahları 08:30’da kalkılır. 9:00’da kahvaltı yapılır. 11:00’de radyoda Çocuk Bahçesi programı vardır. 12:30’da okula gidilir. […]

Kendime

Kimseye bir şeyler öğretmek zorunda değilsin, kimseye bir şeyler anlatmak zorunda da değilsin. Hatta ve hatta hiç bir olaya anlam yüklemek zorunda da değilsin. Sen mutluysan olay bitmiştir! Kimse sana ve senin bilgine muhtaç değil. Kimse senden öğrendikleriyle nirvanaya ulaşmayacak. Kimselere kendini kanıtlamak zorunda da değilsin. Sen mutluysan olay bitmiştir! Varsın, sustuğun için sana câhil […]

Aşk-ı Hırs

Metrobüs meydan savaşlarını bilirsiniz; eğer mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarında metrobüse binmeyi göze aldıysanız başınıza ne geleceğini umursamadan zorlu bir mücadeleye girişmeyi de göze almışsınız demektir. Siz dilediğiniz kadar nezaketle sıraya girip kimseye dokunmadan o kapıdan içeri girmeye çalışsanız da muhakkak birileri, o eşsiz koltuklardan birine oturabilme aşkıyla sizi adeta ezip geçecektir. Sonuçta herkesin […]

Birliği Görmeye Niyet Ettim

  Sabaha kavuşmayı bekleyen gecenin misâfiriyim yine. Uykum başını alıp gitti ve bedenim yürümekten yorgun fakat uyuyamıyorum. Zihnim dolu, gönlüm âvâre… Penceremin kenarına oturdum, bir boydan bir boya uzanmış şu caddeyi seyrediyorum. İçten içe de bu renkliliğin hikmetini, çokluktaki birliği, zıtlıkların birbirini nasıl tamamladığını idrak edebilmek istiyorum.   Dünya, âdetâ ezel ile ebed arasına köprü […]

Editörden (Aralık 2015)

Merhaba Dostlar,   Her Nefes’in Aralık 2015 sayısına hoşgeldiniz. Bir milâdî yılı daha geride bırakmak üzere olduğumuz bugünlerde sayımızın konusu “Hz. Mevlânâ”. Zamanın, yüzyılların ötesinde olan, Allah aşkının doruk noktalarından, insan-ı kâmiller içerisinde müstesna bir yere sahip, gönüller sultanı Hz. Mevlânâ’yı bu senenin son sayısında ve siz gönül dostlarımız eşliğinde hep beraber zikredelim istedik.   […]

Sohbetler (Aralık 2015)

SOHBETLER   Kâmil insan, hakîkî aşkın kapısı… – “Öyledir. Her şey, o kâmilin kalbine girebilmek için yol arar ve o sırât-ı müstakimden aslına ulaşmak için hasret çeker. Her şeyin esas yüzü, bilerek bilmeyerek o, tarafa dönmüştür. Şurada otururken sokaktan geçenlere bakıyorum: Asker, sivil, po­lis, odacı, çöpçü, türlü kıyafette insanlar geçiyor. Bunlara “Efendiler ne­reye gidiyorsunuz?” diye sorsanız, […]