Girdi yapan Yavuz

Kadir ve Gece

Hakk’a giden bütün yolların Hz. Muhammed’den geçmesi ne güzel… İncelediğim her kelime her kavram nihayetinde onu işaret ediyor. Öğrendiğimiz her şeyi halimize yansıtmak, davranış biçimi olarak vücudumuzda sabit kılmak hepimizin amacı olduğuna göre Hz. Peygamber’le yakınlık kurmak bizi bu amaca doğru hızlıca sürükleyecektir. Hz. Mevlânâ diyor ki; “Ne kadar hal sahibi olduysan, onun yüzü suyu […]

İstidâdın “Karanlık” Yüzü

Son dönem Osmanlı mutasavvıflarından Ken’ân Rifâî şöyle der: “Güneş her tarafa birden akseder. Mezbeleye, lağıma aksetmesi, onların fena kokularını ziyâdeleştirir. Güle, sümbüle ise güzel kokular verir.” Sanıyorum bu sözü okuduğumuz zaman hepimizin aklından, çevremizdeki insanlarla ilgili fikirler geçiyor. Aklımıza iyiler geliyor, kötüler geliyor… En çok da kötüler! Kötü olanların aslında kendi hakikatlerine göre davrandıklarını düşünüyoruz […]

Şükrân-ı Nimet

Hep böyle miydi yoksa yeni dünyanın bir hastalığı mı bilmiyorum ama gerçekliği tartışılmaz bir durum var; insanın herhangi bir şeyden şikâyet ederek özgüvenini yükseltmeye çalışması… Sanıyorum bu yolla kusursuz şekilde muhakeme etme kabiliyetimizin olduğuna, bir fikre ve daha iyiyi düşünebilen bir akla sahip olduğumuza inanıyoruz. Bu yolu denemenin özgüvenin sağlamlaştırılmasına belki de bir katkısı vardır […]

Sınanmaya Vefâlı

On dört yıldır bu memlekette yaşıyorum. Vatan hasreti ne demek unuttum. Gerçi vatan kelimesini gördüğüm, duyduğum her an içimde bir yerleri bir neşterle ince ince kesiyorlar sanki, sızlıyorum. Hayır, içimde hiçbir şeye karşı hiçbir özlem yok. Özlenecek bir şey de kalmadı geride; ne ben aynı ben ne ülkem aynı ülke… Hadi geriye dön kaldığın yerden […]

Hikâye: Mutlu muyum?

Kırkıncı yaş kutlamamı okyanus semalarında bir uçakta yapmak da nasib oldu ya ölsem de gam yemem. Şimdiye dek hiçbir doğumgünü kutlaması benim için bir sürpriz niteliği taşımamıştı. Aslında on altı yaşımda tutuklanıp hapse atılmamı saymazsak hayatımda sürprizlere pek de yer olmadı diyebilirim. İlk defa hiç beklemediğim bir anda ve sadece benim için özel olarak hazırlanmış […]

Aşk-ı Hırs

Metrobüs meydan savaşlarını bilirsiniz; eğer mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarında metrobüse binmeyi göze aldıysanız başınıza ne geleceğini umursamadan zorlu bir mücadeleye girişmeyi de göze almışsınız demektir. Siz dilediğiniz kadar nezaketle sıraya girip kimseye dokunmadan o kapıdan içeri girmeye çalışsanız da muhakkak birileri, o eşsiz koltuklardan birine oturabilme aşkıyla sizi adeta ezip geçecektir. Sonuçta herkesin […]

İnsan İlişkileri Güçlü Eleman Aranıyor

  İnsan ilişkilerinin güçlü olması diye bir yetkinlik var. İş dünyasında her çalışandan beklenen, bütün iş ilânlarına bir madde olarak eklenen, iç ve dış müşterileri memnun etmek için olmazsa olmaz koşul olduğu düşünülen, büyülü, süslü bir yetkinlik. Ama on yıllık iş hayatım boyunca, özellikle kurumsal şirketlerde izlediğim kadarıyla bu yetkinlik ne yazık ki insanla ilişki […]

İşlemediğim Günahın Masumuyum

Bir süredir düşünüyorum; insan bir günahı işlemeyip “zevkini” tatmamışsa, o günaha karşı geliştirdiği kalkan, irade, kontrol mekanizması ne kadar gerçekçi ve sağlam olabilir? Elbette “hadi hep birlikte günaha doymayalım!” gibi bir söylem içinde değilim ama işlemediğimiz bir günahın masumu olarak o günahı işleyenlere öğretmenlik yapmaya kalkmak biraz garip değil mi? Öğretmenlik deyince aklıma ilk bu […]

Şâhit Ol Yâ Kul!

Her şey olacağına varabilir, fakat bu beni hiç ilgilendirmez. Olacak olanla ilgili bir irâdem olmadığına göre ben durmam yürürüm; söylemem gereken neyse söyler, yapmam gereken neyse yaparım. Her şey olacağına varacak diye her şeyden elimi eteğimi çekip bir kenara çekilemem. Bütün tasavvufî kavramları kendime göre eğip büküp yanlış anladığım gibi tevekkül kavramını da yanlış anlamış, […]

Filistin’de Katliam Var

Dünyanın ruhu mesâbesindedir Doğu. Dünyadaki neredeyse bütün bilgelik, ilim, mânevî değerler Doğu’ya aittir. Buna karşılık Batı, maddî ilimlerde ilerlemenin zuhur yeri olarak ruhu ayakta tutan vücud gibidir. Hep eleştiririz, yazının devamında belki ben de yine eleştireceğim ama Doğu’nun mânevî büyüklüğü ve Batı’nın maddî büyüklüğü olmadan dünyanın dengesinden söz etmek mümkün olur muydu bilmiyorum? Tabiî kimimize […]