Girdi yapan Hundi

Velvele

Can cânına “Canım” dedi “Benim” demeden “Ümmetim…” dedi Bizlere de can dedi Can bulduk   İç, içine “İçim” dedi İçiçe, Şerbetten içtik   Yansıdı Yan yana Başladı Başbaşa Seyrettik   Kendi, kendine seslendi Kendinden kendine Kendiliğinden “Ol” dedi Olduk  

Kavseyn

Daha büyük minnettarlık yok. Öğretmen sevgisini çocuk halinle tam bir aşk olarak yaşarsın. Neyin minnettarlığı olduğunu bilmeden. Sana bir şey öğretti bilincinin minnettarlığı olamaz ki bu. Orada vurulduğun, karşılıksız verme ve şefkatin en mânâlı halidir; anne sevgisini bile tatlı bir mesafeyle geçer. Sonra, anneyi de öğretmeni de fersah fersah geçen bir güzellik gelir. Bir habercidir, […]

Sen Harakânî

Çağırdın biz uçtuk geldik kapına Edep ehli imar etmiş yapına Kapının ucunda paslı kulpuna Tutunmadan koyma sen Harakânî   Ehl-i beytten, hem gazi, hem şehitsin. Anadolu’dan sen şanlı bir beyitsin. Gelemeyene kalkar kendin gelirsin Arkana, dur, koyma sen Harakânî   Kars’ın gri kolları var, sarıver Nefsimizi ortasından yarıver Yar göğsünde Kâbemizi kuruver Gayrı yere atma […]

Şiir

Ölüm vakti gelmeden Kıl namazı ey beden, Zülf-i yâre değmeden… Olmaz boynun eğmeden   Kıblendir sana dümen Yakındır sana Yemen Sakın eğri ol demen Dosdoğru dön sen hemen   Hundi yârini gördü Günleri bir bir ördü Nasıl olur döner ki O yar ona dönmeden

Yan

“Allah yolunda ölenlere ölü demeyin, onlar diridirler”   yıkayıp paklarlar da ölüleri, mezara yatırırlar: yüz Kâbe’ye dönük, sağa doğru, yan…   hayatta secdedeyken artık yana çevirir de vechini, mâşukunun yüzünü seyreyler. evvel gayba doğru indirmişken başını, kaldırır da seyreder artık aşkını.     Hundi

Sen Ben

  “Ben” demeden “Sen” diyebilseydim o zaman Sen’den biraz bahsedebilirdim. Ama heyhat… Sen ise bana “Sen” derken tamamen tenezzülünden Bu “Sen”li “Ben”li konuşma ise edepsizliğimden… O yüzden, Sen, yine de Sen, ille de Sen…