Cân-ı Candır…

Cân-ı candır Hazret-i Ahmet Muhammed Mustafâ Tende hem rûh-i revânımdır Aliyyü’l-Murtazâ   Kurre-i ayn-ı Muhammed Şah Hasan ibn-i Alî Hem Hüseyn-i müctebâ şâh-ı şehîd-i Kerbelâ   Seyyidü’s-süccâd Alî Zeyne’l-abâ Bâkır Velî Şâfi-i mahşerdir elhak Câfer-i nûr-i Hüdâ   Mûsa-i Kâzım erenler cem’inin mısbâhıdır Hak-nümâdır Hazret-i Şah-ı Alî hulku’r-rızâ   Sâkı-i kevser Takî mısbâh-ı pür-envar Nakî […]

Aynı Kandilin Nuru

Aralık ayında Peygamber Efendimiz’in dünyayı teşrifini kutladık. Mevlid Kandili, O’nun o kutlu doğumunu azıcık da olsa idrak etmemiz için bir fırsat yaratıyor. İlim öğrendikçe Allah’a duyulan aşk artarmış der büyüklerimiz. Gerçekten de öyle. Peygamberi sadece 600’lü yıllarda 63 sene yaşamı bir zat olarak görmek gene bizim kalıplaştırmayı seven zihinlerimizin bir oyunu olsa gerek diye düşünüyorum. […]

Öbür Âleme Yolculuk

‘Gideceğiniz yer Arabistan değil, öbür âlem’ demişti Cemâlnur Abla. Öbür âlem kavramı bize çok tanıdık olmadığından, oralar bize uzak ve yabancı gelmiştir. Çünkü ne oralara giden biri ile karşılaşmıştık, ne de oralara gitmiştik. Yakınlarımızdan o tarafa yolcu ettiklerimiz olmuştu ama idrâkimiz oraya gidenlerin bizden hep uzaklaştığını düşündürmüştü nedense. Yolculuk heyecanı, Medine topraklarına indiğim anda hafifledi. […]

Velvele

Can cânına “Canım” dedi “Benim” demeden “Ümmetim…” dedi Bizlere de can dedi Can bulduk   İç, içine “İçim” dedi İçiçe, Şerbetten içtik   Yansıdı Yan yana Başladı Başbaşa Seyrettik   Kendi, kendine seslendi Kendinden kendine Kendiliğinden “Ol” dedi Olduk  

Cân-ı Can

  “Akıl adlı ihtiyar fikir adlı çocuğunu aşk mektebine yollamış… Ondan bir şeyler öğrensin diye… Ama nâfile, hiçbir şey öğrenememiş çocuk… Tâ ki kitapları atıp GÖNÜL olarak gidince öğrenmiş hakikati…” İnsan ne tuhaf… İçimizde olan, bize en yakın hâlleri, hakikatleri göremiyoruz da, binlerce ötedeki herşeylerden haber oluyoruz. Her birimizde bir kalp var, çok şükür. Biz […]

Zaman

Sahnede 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu var. Seksenli yılların henüz en başında kardeş kavgasından yorulmuş, aşınmış bir memleketin hafif karanlık, biraz melankolik ve çokça tevâzu dolu dünyasında gelecekle ilgili hayaller kuran bir çocuk. Kendini bildi bileli zamanı geçer akçe saymış. Sabahları 08:30’da kalkılır. 9:00’da kahvaltı yapılır. 11:00’de radyoda Çocuk Bahçesi programı vardır. 12:30’da okula gidilir. […]

Kendime

Kimseye bir şeyler öğretmek zorunda değilsin, kimseye bir şeyler anlatmak zorunda da değilsin. Hatta ve hatta hiç bir olaya anlam yüklemek zorunda da değilsin. Sen mutluysan olay bitmiştir! Kimse sana ve senin bilgine muhtaç değil. Kimse senden öğrendikleriyle nirvanaya ulaşmayacak. Kimselere kendini kanıtlamak zorunda da değilsin. Sen mutluysan olay bitmiştir! Varsın, sustuğun için sana câhil […]

Aşk-ı Hırs

Metrobüs meydan savaşlarını bilirsiniz; eğer mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarında metrobüse binmeyi göze aldıysanız başınıza ne geleceğini umursamadan zorlu bir mücadeleye girişmeyi de göze almışsınız demektir. Siz dilediğiniz kadar nezaketle sıraya girip kimseye dokunmadan o kapıdan içeri girmeye çalışsanız da muhakkak birileri, o eşsiz koltuklardan birine oturabilme aşkıyla sizi adeta ezip geçecektir. Sonuçta herkesin […]

Birliği Görmeye Niyet Ettim

  Sabaha kavuşmayı bekleyen gecenin misâfiriyim yine. Uykum başını alıp gitti ve bedenim yürümekten yorgun fakat uyuyamıyorum. Zihnim dolu, gönlüm âvâre… Penceremin kenarına oturdum, bir boydan bir boya uzanmış şu caddeyi seyrediyorum. İçten içe de bu renkliliğin hikmetini, çokluktaki birliği, zıtlıkların birbirini nasıl tamamladığını idrak edebilmek istiyorum.   Dünya, âdetâ ezel ile ebed arasına köprü […]