Câbir İbn Hayyan

Câbir İbn Hayyan (MS 721 – 815): Kimya ilminin kurucusu, kâmil bir bilim adamı… Bir kimya mühendisi olmama rağmen ne yazık ki ismini ilk kez geçenlerde Fuat Sezgin’in Bilim Tarihi Üzerine Sohbetler kitabında duydum. Fuat Hoca’nın görüşüne göre dünyanın gördüğü en önemli bilim adamlarından biri… Metodolojisi ve yaklaşımıyla hem yeni çığırlar açmış, hem de şu […]

Bir şâh-ı felek-mertebedir Hazret-i Ken’ân

Bir şâh-ı felek-mertebedir Hazret-i Ken’ân Dünyâyı tutar velvele-i devlet-i Ken’ân Bâlâsına “Hayy” ismi celî hatla yazılmış Hak burcuna merkûz ezelen râyet-i Ken’ân Mehdî dese az, mürşid-i kâmil dese nâkıs Ta’rîfine sığmaz kalemin hâlet-i Ken’ân Hayru’l-halef-i emced-i sultân-ı Rifâî Itlâkı olur lâyık-ı kutbiyyet-i Ken’ân Bilsin bunu burhan arayan yerde semâda Münkirleri ilzâma yeter hüccet-i Ken’ân Altında […]

Babam

Zaman yine gerilere doğru akıyor. Beş altı yaşlarında bir kız çocuğu var sahnede. Gökyüzünde vaatkâr ama aldatıcı bir güneş, dallarda erguvanlar. Bahar geliyor besbelli. O cumartesi gününü hiç unutmaz kız çocuğu. O gün -aslında evlerine çok da uzak olmayan- Göztepe Parkı’na gitme telâşında. Göztepe Parkı o zamanlar baharı boğazına kadar taşan lâlelerle karşılamaktan henüz çok […]

Ken’an Rifâî Hazretleri’nin şerhi ile Mesnevî-i Şerif’in III. Cildinden bir kısım…

Suyu görmüyor musun? Evvelâ su nereden geliyor? Bâlâdan alçağa gidiyor. Sonra alçaktan yine yukarı gidiyor. Buğday da öyle değil mi? Buğday da evvelâ ekicinin elinden veyâhud anbardan aşağı atılıyor. Ne güzel başaklar şeklinde yükseliyor. Ve insana gıdâ oluyor. İnsana karışıp insan sıfatını kazanıyor. Yağmur da evvelâ buluttan alçağa tenezzül ediyor, sonra terslikten bulut olup yine […]

Ağlamakla Tayyedersin

Bismillahirrahmanirrahim               De ki: Rabbimin kelimelerini anlatmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar daha ilâve edilse Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce denizler tükenirdi. (Kehf,109)               Kur’ân-ı Kerîm’in hakîkati olan, varlığı ve yokluğuyla her nefes O mânâyı nakş eden İnsân-ı Kâmil ummânlarını idrâk etmek, küçücük aklı ve gönlüyle bir katreye düşmemişti. “O” kelimeyi […]

Gönüllerarası

“O bana misafirdir. Ben onu evime gelen bir misafir gibi hoşlarım.” Ken’an Rifâî Hazretleri   Eve misafir gelecek. Yaşarken uyunan, üstünde çatısı olan dört duvarlı bir ev var. Bu duvarlardan dışarı şikâyetin nağmesi çıkmaz çünkü içeride şikâyetin kendisinden eser yoktur. Memnuniyetten ve şükürden başka birşey bulunmaz. Nihâle, mutfak sehpasının üstünde memnuniyetle durur. Tencereler, yıkanıp rafına […]

Aşk, Edep ve İrfan

Bir küçük kız, ayakları çıplak… Ayakkabılarını evde unutmuş, Hiddetten kor olmuş gözleri, çakmak çakmak… Koca bir tel kapıya yaslanmakta, topacık elleri ürkek… Kapının kenarına ilişiyor sessizce, huzurla uykuya dalıyor.   ….   Aradan tam tamına on altı sene geçiyor. İnsanlar göçüyor, kıtalar değişiyor, okullar bitiyor. Genç kız, bir anne ile tanışıyor. Aşk buluyor, kendini görmeye, […]

Ramazan Farkındalıkları

İftar anında orucu suyla açarken bardağın doluluk oranına dikkat ederim. Yarısına kadar doldurulmuşsa tamamını doldurup sonra içerim suyu. Yarısı dolu bir bardağın boş kısmına takılmayıp dolu kısmıyla meşgul olmak bana hep zor gelmiştir. Bardağın dolu tarafıyla yetinmeye çalışmaktansa tamamını etkin hale getirmek için çaba sarfetmeyi tercih ederim. Mücadele etmeyi sevdiğimden sanırım… Ya da buna açgözlülük de […]