Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. Her Nefes Dergisi, bu yolculuğa bir yol göstericinin rehberliğinde çıkan ve aldıkları her nefesi yeni bir fırsat ve hizmet vesilesi olarak görmeye çalışan tâlihli yolcuların zevkli hayatından akisler sunuyor. Alıp verilen her nefesin, ömrün kısalmasının değil, bereketlenmesinin bir işâreti olabilmesi için, uluların ummânından alınan aşk, irfan ve hikmet suyuyla gönüllerimizi yıkıyor. Bu dünyayı idrak zevkiyle dolarak yaşamanın yollarını gösteriyor.

Bir Deli Türk ve Sarı Gelin

Günlerden Perşembe… Yer, bir Batı şehri. Mekân binlerce yıllık bir müzik holü… Şahnede bir klasik müzik orkestrası ve kuyruklu bir piyano… Derken, deli bir Türk sahneye çıkıyor. Üzerinde şehzâdeleri anımsatan turkuaz mavisi yakasız bir gömlek. Asilce seyirciye selâm duruyor. Ben içimden ‘işte uzaklarda bir sanatçı daha’ diye düşünürken, niden oturuverdiği tabureden orkestraya ‘başla’ işareti verip […]

Editörden (Şubat 2016)

Merhaba Her Nefes Dostları, İlkbaharın yaklaştığının habercisi bugünlerde yeni sayımızla karşınızdayız. Şubat 2016 sayısında konumuz başta Meşkûre Annemiz, kıymetli Meşkûre Sargut Hanımefendi olmak üzere, Nazlı Hanımefendi, Kâinat Hanımefendi, İlhan Ayverdi, ve Mehmet Dedemiz gibi yaşama bakışları, yaratılmış her şeye muameleleri, özetle hâlleri ile bizleri eğiten, örnek olan ve bu ay içinde Hakk’a, yegâne sevdiklerine, Allah’a […]

Sohbetler (Şubat 2016)

“İnsanı hayvanlardan ayıran ilk alâmetlerden biri tebessümdür! Bir çocuk yeni doğduğu vakit beşikte tebessüm eder. Çocuğun, kundaktaki tebessümleri ailenin saadetine saadet katar. Aşk da, o kadar kanlı şanlı olan aşk da evvelâ tebessümle başlar.” Sâmiha Hanım: –   Hâfız-ı Şirâzî’nin ‘Aşk evvel kolay göründü, fakat ona intisaptan sonra nice müşküller belirdi’ dediği gibi… –   “Öyledir. Aşkın bidayeti tebessüm […]

“İnsan-ı kâmilin gönlüne girmek Allah’ın gönlüne girmek demektir”

Her Nefes’in bu sayısında maddî ve mânevî varlıklarıyla bizlere mürşitlik eden büyüklerimizin mânâlarını daha iyi idrak edebilmek niyâzıyla çıktık yola… Onları yâd etmek, onların himmetlerini dilemek üzere… Cemâlnur Sargut Hocamızla da kendisinin hayatına yön vermiş hocaları üzerine sohbet ettik. Hocaları Ken’an Rifâî’yi birebir yansıtan Nazlı Anne, Sâmiha Anne ve Meşkûre Anne’nin hâtıralarıyla dopdolu olan bu […]

Nûr İken Adı Oldu Meşkûre

Sosyal medyanın ilk tohumlarını atan mâlûm şahıs henüz Harvard’da öğrenciyken yeni bir devrin pimini çektiğinden haberdar mıydı acaba? Artık yaşa bakmaksızın cümlemizin yeni emziği sayılan akıllı telefonlarımıza müptelâ, dijital dünyada hayallerimize açtığımız alanlarda yaşıyoruz. Bu ifade şeklinin vücudumuza salgılattığı dopamin ile dijital dünyada hiç olmadığımız kadar renkli, hiç olmadığımız kadar cesuruz. Hele bir de bilgeyiz […]

Mutlu İnsanlar

Merkez Efendi Hazretleri’ne varıp, oradan Ken’an er-Rifâî Hazretleri’nin ayak ucuna koşunca kendimi târifsiz bir bahçede buluyorum. Orada kimler yok ki… Efendimin anacığı Hatîce Cenân Sultan hemen kendilerinin yanında. Semiha Cemâl Hanım ve Hayriye Hanım da hemen efendimin yanındalar. Efendimin ayakucunu ise zâhiren orada olan, olmayan tüm büyüklerimiz, ezel akrabalarımız doldurmuşlar. Yine hemen orada Sâmiha Ayverdi, […]

Aşk Olur Masal

Önünden her geçenin gözlerine yakalanan ve mânâsıyla Fatih semtini saran bir ev var. Gidip gelerek büyüdüğüm, içinde sohbetler dinleyerek beslendiğim ve bir zamanlar odamın camından seyrettiğim… Şu deli kıza ne büyük lûtuftu! Yoksa kimbilir nerelerde yetişip hangi yollarda kaybolurdum. Şimdi bile bu kadar kararsızken, başına buyrukken… Bu evle ilgili hatırladığım ilk şey, küçüklüğümde bahçesinde koşturduğum […]

“Sen de Bana Duâ Et!”

Hayat kısa. Doğarsın, yaşarsın ve tekrar doğarsın sonsuzluğa. Ölürsün, gidersin demedim. Tekrar doğarsın sonsuzluğa. Kıyamet âyetlerini bir hikâyeymiş gibi okuma; edebiyattan anlıyorsan âlemlerin Rabbi fiillerde geçmiş zamanı kullanmış. Şimdi bir daha oku da dehşetin artsın mâdem. Belki de kıyâmet dedikleri senin gidişinmiş kendi “meçhûlüne”. *** Sayfalarca doldurduğun, kariyerinin her ayrıntısını yazdığın CV’lerin nerede, bir saati […]

Meşkûre Annem Hakkında

Muhyiddin İbn-i Arabî Hazretleri buyurmuş ki: “Sizden birisi Peygamber’i görmedi diye üzülmesin, eğer Kur’an insan şeklinde temessül edecek olsa Muhammed İbnü’l Abdullah olurdu, Kur’an’la Peygamber ikizdirler.” Meşkûre Annemin de yıllarca sohbetlerini dinledik, defterlerini beraber okuduk, çalıştık, o defterlerde yazılanlar da eğer insan şeklinde zuhur edecek olsaydı benim için Meşkûre Annem olurdu; zira onun bize okuduklarına […]