Girdi yapan Mehmet Can Taşçı

“Sen de Bana Duâ Et!”

Hayat kısa. Doğarsın, yaşarsın ve tekrar doğarsın sonsuzluğa. Ölürsün, gidersin demedim. Tekrar doğarsın sonsuzluğa. Kıyamet âyetlerini bir hikâyeymiş gibi okuma; edebiyattan anlıyorsan âlemlerin Rabbi fiillerde geçmiş zamanı kullanmış. Şimdi bir daha oku da dehşetin artsın mâdem. Belki de kıyâmet dedikleri senin gidişinmiş kendi “meçhûlüne”. *** Sayfalarca doldurduğun, kariyerinin her ayrıntısını yazdığın CV’lerin nerede, bir saati […]

En Büyük Mürşid

Rahman. Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyânı öğretti. (Rahman, 1-4) *** Mürşid: 1. Rehber, kılavuz, önder: Büyük mürşidimizin emrini minnet dolu gözlerle kabul ettim (Yusuf Z. Ortaç). 2. Hak ve hakîkate erişme yolunda müritlerine örnek olan, onları irşat eden, rehberlik eden kimse, şeyh: Mürşitle müritleri “ism-i celâl” zikrine başladılar (Rûşen E. Ünaydın). Fakat bir türlü […]

Tanık Ol!

“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 5-6) Coğrafya bir kaderdir. İnsanların karakterleri, yaşayış tarzları, bulundukları coğrafyalara göre farklılaşır. Dümdüz ovada yetişen, büyüyen insanla, Karadeniz ve Güney Doğu’nun sert yamaçlarında yaşamını idâme ettirmeye çalışan insanlar arasında ciddi karakteristik farklılıklar görebilirsin. Zor coğrafyalarda yetişen insanlar doğaya karşı sert mukavemet gösterdikleri […]

İzâfiyet

İstanbul’dan Samsun’a gidiyorsun. -Memleketim diye söylemiyorum, güzel şehirdir. Kıyak geçtim, adını andım.- Otobüstesin. Cam kenarına güzel bir koltuk ayırtmışsan bir de, deme keyfine. Etrafı izliyorsun. Oturarak. Kımıldamadan. Fakat ne çabuk geçiyor gördüklerin, film şeridi gibi âdetâ. Bir gördüğüne bir daha bakman mümkün değil. Hızın otobüsle aynı da ondan. Hiçbir emek sarfetmeden, bir koltuk parasıyla ne […]

Ayasofya’da Bir Cuma Namazı

Kapa gözlerini Hayal et Hayaller güzeldir, bağlar hayata Her darbede sendelediğinde gelir aklına Bağlanırsın gene o kutlu dâvâya   Dertli sanırsın kendini O ne gamdadır oysa Hasrettir çekilen tevhide, soğuk duvarlarında En değerli oyuncağı gibi saklar mihrâbını çocuk gibi bağrında Duyabilse sesini, gökler dile gelir ağlaya ağlaya   Kaç bahar geçti Sana gelememenin mahpusunda Boynu […]

Dur

“İnsan çok aceleci yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim. Şimdi acele etmeyin.” (Enbiyâ, 37) Her dâim bir yerlere yetişme telâşındayız. Mâlûm, şehir trafiğinden mütevellit, bizim için beş dakika bile önemli. Toplu taşıma kullanıyor musunuz bilmiyorum fakat kullananlar iyi bilir, hep bir kargaşa, itiş-kakış… Servise binmek için mücâdeledeyiz, trene binmek için inanılmaz bir rekabetteyiz, birbirimizi ezerek yol […]

Yaşat ki Yaşasın

“(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.  (Furkan, 74) Son zamanlarda ismini modernleşme koyduğumuz iblis, sağdan soldan her bireyi kuşatmaya başlar oldu. Pompalanan hayat standardı içinde serbest bireyler, sorumluluklardan çok, kişinin bireysel mutluluğunu ön plana alan bencillik projesi, kapitale bakarak çocuk yapsak mı yapmasak […]

Her Dem Kerbelâ

Zor günlerden, zor zamanlardan geçiyoruz.  Bu bir gerçek. Topraklarımızda sert rüzgârlar, hemen aşağımızda fırtınalar kopuyor. Yüz yıl önce kirli ellerin çizdiği sun’î haritalar yeniden şekilleniyor. Dünya evriliyor; tıpkı insan gibi hatâ yapıyor, başa dönüyor, gene başlıyor nefis mücadelesine. Tarih sayfalarında okuduğumuz uzak gözüken gerçekler kendi zamanımızda yaşanıyor. Seneler sonra tarih olarak yazılacak olmanın heycanıyla belki […]

İbrahim Olabilmek…

İbrahim olabilir misin sen? Canından canını O’nun için fedâ edebilir misin? Hakk için dünyaya kafa tutabilir misin? Bile bile ateşlere atabilir misin kendini meselâ? Hadi İbrahim’den geçtik diyelim… İsmail olabilir misin? Secde eder gibi ölüme gidebilir misin? Hz.İbrahim’in dinler ve dinler tarihi için neler ifade ettiği az çok ortada. Yaşadıkları şu an bütün kutsal kitaplarda […]

Dâvâ Adamı

“Dâvâ adamı olun.” Sâmiha Anne’nin gençliğe tavsiyesiydi, okuduğum kitaplarından birinde böyle buyurmuşlardı. Ben o cümleyi okurken kendisini bu fânî gözlerle görmeden âşık olmuştum. İçimde hissetmiş, bağlanmıştım. Kimseyi kırmadan, incitmeden, içinde hedefine doğru kararlı bir şekilde yürümek, sırât-ı müstakim kadar şaşmaz olmak, “doğru” olmanın horlandığı, ayıplandığı günümüzde “doğru” olmak… Nereden geldiğimizi ve ne olduğumuzu sonradan uydurulmuş […]