İNSÂN-I KÂMİLDEKİ FERDİYET TECELLÎSİ

  Tasavvuf literatüründe, Hak ve hakîkate erişme yolunda müritlerine örnek olan, onları irşat ile rehberlik eden kimseye, şeyh, mürşit denmektedir. Mürşid-i hakikî ise sadece Hz. Peygamber’dir (Hakîkat-i Muhammedî). Dünyâ âleminde zâhir bir velî üzerinden irşat vasfını yürüten asıl mürşit her zaman Hz. Muhammed’dir ve bu hiçbir zaman değişmez.   Tasavvufta mürşit olan insân-ı kâmil ney […]

“Dijital Dünyanın Evlâdı! Bu Tanımlar Seninle Konuşuyor!”

  Mâruf el-Kerhî (ö. 200/815): “Tasavvuf, hakikatleri almak, insanların elindekilerden ümid kesmektir.”   Sor…! Hakikati almak denince, bir yerde olduğu ve bunu elde etmenin olanaklı olduğunu anlıyorsun değil mi? İstersen alabilirsin. İnsanların elindekilerden vazgeçmesi, elindekileri bırakması, elindekileri terk etmesi yerine “ümid kesme” fiilinin özellikle kullanılması, elimizde olanların varlığının sürekliliğine dâir ipucu verirken, onlarda “hakikat”in bulunamayacağını […]

TASAVVUFTA VAKİT KAVRAMI

Hepimizin hükmüne tâbi olduğumuz, bazen yetişemediğimiz, bazen geçmek bilmeyen, bazen ise su gibi akan zaman, hepimizin hayatında çok tanıdık bir kavramdır. Her şeyin hakikatini anlamaya çalışan mutasavvıflar zamanı da günlük hayattaki algımızdan farklı şekilde yorumlanmışlardır. Kur’ân-ı Kerim’de zaman kelimesi lâfzî olarak geçmemektedir. Ancak zaman ile ilgili olarak “asr”, “yevm”, “dehr”, “hin”, “sermed” gibi farklı ifadeler […]

NİYÂZÎ-İ MISRÎ DÎVÂNI’NDAN ÖRNEKLER İLE SÜLÛKTA AŞKIN SEYRİ

Aşk… Tanımlanması zor, anlaşılması zor, ancak geldiği bedene imkânsızı mümkün kılan sonsuz bir güç. İşte bu güç, tasavvufî terbiyede insanın gerçek ‘insan’ sıfatına ermesi için yegâne unsurdur. Tasavvufî düşünceye göre asıl vatanından kopup bu âleme inen insan hep geldiği yerin özlemini duyar. Bu özlemle hakîkat arayışı başlar. Bu arayışın gerçek sebebi insanın ilâhî aşk ile […]

Editörden (Nisan-Mayıs-Haziran 2018)

Merhaba Canlar, Yeni bir sayımıza daha eriştik, çok şükür. Nisan- Haziran 2018 sayımızda Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı’nın 9-11 Mart 2018 tarihlerinde birlikte organize ettiği, I. Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu’nda sunulan bildirilerden, bildiri sahipleri tarafından hazırlanan özetleri yayınlamaya devam ediyoruz. Buna ek olarak dergimizin vazgeçilemez konusu olan ve yıllardır büyük […]

Sohbetler (Nisan-Mayıs-Haziran 2018)

Esâsen insanın kıymeti, bu dünyâda gördüğü, bulunduğu ve meşgul olduğu şeylerle ölçülür ve o kimse bunlar ile haşrolur. Binâenaleyh ne ile uğraşıyorsan, gerek fikrin gerek meşgalen her ne ise, neticede karşına çıkacak da odur. Sonunda hüsrâna mı uğrayacaksın, cânâna mı kavuşacaksın bunlar ilim ve amel cihetiyle tutumuna bağlıdır. Çünkü azap ve ateşin şiddeti, Allah’tan gafletin […]

Kur’an Ayı Ramazan

  Bu Ramazan kendime bir hedef koydum: Kur’an’ı hatmetmek. Arapça okumam biraz yavaş olduğu için hedefimi üç aylarda başlattım. Şimdiden yarısından fazlası tamamlandı. Her gün biraz iftardan önce, biraz da iftardan sonra bir cüze yakın okumaya çalışıyorum. Mümkün mertebe sesli okumaya gayret ediyorum. Kur’an’ın sesini duymak çok farklı bir tecrübe yaşatıyor. Kur’an’ı okumaya ilk çalışmam […]

Türk İş Dünyasındaki Değerler Sisteminin Anadolu İrfânı Işığında Yeniden Tesisi

“Beden senin atındır, dünya ise o atın ahırıdır. Atın yemi binicinin yiyeceği olamaz.” Mevlâna Celâleddin Rûmî 18. yüzyıl Sanâyi Devrimi ile başlayan ekonomik değişimler toplumlarda hem sosyal hem de kültürel önemli dönüşümler yarattı. Ürün ve üretimdeki bollaşma, artan sermâye ve gelişen teknolojiler pek çok alanda hayâta konfor katsa da daha rekabetçi, daha bireyci, daha yalnız […]

KEMÂLÎ’NİN KEMÂLE SEYRİ

20. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden biri olan Osman Kemâlî (ö. 1954) Aşk Sızıntıları adlı divânı ile bugün de kalplere tesir eden âriflerdendir. Gerek hayatı gerekte şiirleri ile etkileyici bir şahsiyettir. Osman Kemâlî 1862’de Erzurum’da doğmuş, bir buçuk yaşında iken çiçek hastalığından gözlerini kaybetmiştir. Bu kaybediş ona engel olmamış, içindeki aşk ile hâfız olmuş, Fuzûlî ve Hâfız-ı […]