İbn Arabî Penceresinden Fütüvvete Bakış
/0 Yorumlar/tarafından Nefes Arşiv“Affı al, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.”(Âraf, 199) Bu âyet indiği zaman Cebrâil, “Ya Muhammed, sana üstün ahlâkı getirdim” dedi. Hz. Peygamber (s.a.s.) ”Üstün ahlâk nedir ey Cebrâil?” diye sordu. Cebrâil dedi ki: “Sana zulmedeni affetmen, sana vermeyene vermen, sana gelmeyene gitmen, sana bilmeden kusur edene aldırış etmemen, sana kötülük edene iyilik etmendir.” Allah’ın Resûlüne […]
Yaratan’dan Ötürü Sevebilmek
/0 Yorumlar/tarafından Sesil PirTasavvuf deyince akla cümle-tanımlar geliyor. Bir tanım der ki, tasavvuf aşktır. Bir tanım der ki, tasavvuf edep etmektir. Başka bir tanım der ki, tasavvuf sabretmektir. Başka bir tanım der ki, tasavvuf kendini bilmektir. Yine başka bir tanım der ki, tasavvuf hizmet etmektir. Ve bu örnekler sürer gider… Şöyle durup düşününce belki tasavvuf […]
Ahlâkî Formatlanma
/0 Yorumlar/tarafından Emine EbruCemâlnur Hocamız ne güzel anlatır: “Sağ elimde bir fincan olsa ben yemin ederim ki fincanın kulpu sağdadır, oysa siz karşı taraftan kulp solda diye yemin etseniz siz de haklısınızdır. Gerçek doğruyu bulabilmek için üstten bakmayı öğrenmek gerek. “ Artık sizce de toplum olarak ahlâkî bir formatlanma yaşamamızın zamanı gelmedi mi? Değer yargılarımız, hayatı yaşama […]
Saklı Yürek
/0 Yorumlar/tarafından Nefes ArşivKüskün ve örselenmiş, bir köşeye çekilmiş öylece ağlıyordu yürek. İç içe geçmiş damarlarla üstü kaplanmış bir kandı. Büyüyordu bu hissiz et parçası, duyarsız cüsse Ben kendime doğru çekildikçe Pırıltısını kaybetmişti, sönüyordu içimi dolduran hayat Bir barbarın emrinde sanki sahipsiz, adsız, bayraksız bir ülke, Kana zerk edilmiş zehir, saklı bir dert gibi yayılıyordu gitgide… Sağırlaşmıştı kulakları, […]
Hüseyin’i Sevmek
/0 Yorumlar/tarafından Banu BüyükcıngılHerkes meşrebine mezhebine göre seviyor Hz. Hüseyin’i. Yani kabınca, idrakince seviyor. Nedir Hüseyin’i sevmek? 10 Muharrem’de ağıtlar yakmak mı, Yezid’e lânet etmek mi? Az su içip edeben sevdiğin şeyleri yapmaktan kaçınmak mı? Nedir Resûl’ün torununu sevmek? Allah’ın arslanının ve Peygamber’in biricik nûrun alâ nur kızının oğlunu sevmek nasıl bir şeydir? Hz. Hüseyin, zâlimle değil, zulüm […]
Yaşayan Ölü’den…
/0 Yorumlar/tarafından Sâmiha AyverdiAyşe ve Gerçek Çelebi’ye borcumu ödedim mi acaba? Fakat onların insanlıklarına karşı borç da ne demek? Zîra karşılık bekleyerek ve geri alınmak üzere verdikleri hiçbir şey yoktur. Onlar menfaate sırt çevirmiş ulular… Onlar kimseden lütuf beklemeyen, karşılık istemeyen yaşar ölüler… Hem ben bu ferâgati yalnız onlara karşı mı gösteriyorum, yalnız onlar için mi yapıyorum? İşin […]
Bilgi Çağından Hikmet Çağına
/0 Yorumlar/tarafından SimitçiTarıma dayalı geleneksel toplumlardan sanayi toplumlarına geçerek, teknolojideki hızlı ilerlemeler paralelinde bilgi toplumuna ulaştık. Adını hâlâ koymakta zorlandığımız, kimilerine göre “kavram” kimilerine göre ise “bilgelik” (hikmet) çağı olacak yakın geleceğe doğru ilerlemekteyiz. Her çağ kendi dinamiklerinden gelen ve aynı zamanda çağın kendisini de oluşturan dinamiklerin nüvesi olan değerlerini ve değerlilerini de beraberinde ortaya çıkarmaktadır. İşgücü […]
Ok ve Yay
/0 Yorumlar/tarafından Arzu Eylül YalçınkayaYeniçeri Kemankeş “Tozkoparan İskender”, yoğun ve zevkli bir talim gününün sonunda ocağa döndüğünde vakit hayli ilerlemişti. Âdeti üzere cemaatle kılınan yatsı namazını müteakip Enfal Sûresi’nden bir bölüm okuyarak hücresine çekildi. Vazifesini yerine getirmiş olanların huzurlu yorgunluğu içinde hiçbir şey düşünmeden doğruca uykuya daldı. Akçaağaçtan yapılmış ağır ve pek yayı ile üzerine adı işlenmiş oku, her […]
Her Dem Kerbelâ
/0 Yorumlar/tarafından Mehmet Can TaşçıZor günlerden, zor zamanlardan geçiyoruz. Bu bir gerçek. Topraklarımızda sert rüzgârlar, hemen aşağımızda fırtınalar kopuyor. Yüz yıl önce kirli ellerin çizdiği sun’î haritalar yeniden şekilleniyor. Dünya evriliyor; tıpkı insan gibi hatâ yapıyor, başa dönüyor, gene başlıyor nefis mücadelesine. Tarih sayfalarında okuduğumuz uzak gözüken gerçekler kendi zamanımızda yaşanıyor. Seneler sonra tarih olarak yazılacak olmanın heycanıyla belki […]