Girdi yapan Sâmiha Ayverdi

BİRLİK

Ahmet Bey, köşede oturan yaşlı adama, baba, diye sesleniyor. Topu ile berâber koşa koşa içeri giren çocuk da Ahmet Bey’e baba diye hitap ediyor. Karısı ise genç adamı Ahmetciğim, diye çağırıyor. Küçük kardeşine gelince o da Ahmet Bey’e ağabey diyor. Ahmet Bey, babasının iki kardeşinden erkek olana amca, kıza da hala diyor. Annesinin kardeşlerinden biri […]

AHMED ER-RİFÂÎ HAZRETLERİ’NDEN…

* Dostuna küçük bir hatâsından dolayı küsme. * Dostun bir hatâ işlediği zaman kendin yapmış gibi mahcup ol. * Kendi ayıp ve noksânını bilmeyen kimsenin vakit ve zamânı noksandır. * Nasîhati kendine fayda vermeyen kimsenin, başkalarına da tesir ve faydası olamaz. * Allah bir kulunu zelil etmek isterse kendi ayıplarını görmez eder; ammâ, bir kulunu […]

MÂNEVÎ HAZİNENİN ANAHTARI

İnsan oğlunu ters yoldan doğru yola çekmek, galiba, Allah’ın kullarına vermiş olduğu en mübârek imtiyaz ve imkân. Zîra herkes iyilik yapamaz. Hayra vesîle ve âlet olmak bir müstesnâ Hak vergisidir. Hattâ ve hattâ ibâdettir. Sokrat’ın pek hoşlandığım bir sözü vardır: “Kimse, hakîkatin güzel yüzünü görüp de çirkinliklere tâlip olamaz.” der. Dikkat edecek olursak, yanlışlar, kötülükler, […]

Türkiye’nin Ermeni Meselesi – III

Bu sayımızda Sâmiha Ayverdi’nin “Türkiye’nin Ermeni Meselesi” isimli kitabının Sertaç Karaağaoğlu tarafından hazırlanmış özetinin üçüncü ve son bölümünü yayınlıyoruz. *** Eskiden beri Ermeni katliâmı mevzubahis oldukça dâima Türklerin barbarlığını, Ermenilerin de Türklere karşı Hıristiyanlıktan başka kabahati olmayan mağdur bir millet bulunduğunu ileri sürmek âdet olmuştu. Acaba Türk patronajı altında olan milletlerin serbestliği ile, Rus, İngiliz, […]

Türkiye’nin Ermeni Meselesi – II

Sâmiha Ayverdi’nin “Türkiye’nin Ermeni Meselesi” isimli kitabının Sertaç Karaağaoğlu tarafından hazırlanmış bir özetini bölümler hâlinde dergimizde yayınlamaya başladığımızı geçen sayımızda belirtmiştik. Bu sayımızda sözkonusu özetin ikinci bölümünü yayınlıyoruz. *** Osmanlı Hükümeti 1914’te Cihan Harbi’ne girdi ve seferberlik ilân edildi. Aynı gün -21 Temmuz 1914- Taşnaksutyun ve diğer komitelerin yaptıkları fevkalâde toplantı sonunda taşra şubelerine şu […]

Türkiye’nin Ermeni Meselesi – I

Bu sayımızdan itibaren Sâmiha Ayverdi’nin “Türkiye’nin Ermeni Meselesi” isimli kitabının Sertaç Karaağaoğlu tarafından hazırlanmış bir özetini bölümler hâlinde dergimizde yayınlamaya başlıyoruz. Bu vesileyle Sertaç Karaağaoğlu’na teşekkür ederiz. *** MEŞRUTİYETİN İLÂNINA KADAR ERMENİ MESELESİ Hangi idrak ve iz’an kabul eder ki, bir devlet bir kavmi dokuz yüz sene himâyesinde bulunduracak ve dokuz yüzüncü sene, üstelik zayıf […]

Dost

…Tasavvufun inandığı hürriyet, nefsin kin, kibir, yalan, gösteriş, menfaat, benlik gibi insanı hayvanlaştıran esâretinden kurtulması olduğuna göre, velîlerin gayesi, âdemoğlunu, cemiyetin hür adamı yapmaktır. Zîra kendileri hürdürler. Üstelik, dünya sevgisi ile bağlı olmadıkları için, dünya ehlinden de korkuları yoktur. Bu hikmet, irfan, îman ve aşk merkezleri, bizâtihi hâmil oldukları değerleri ücretsiz ve karşılıksız olarak etraflarına […]

Nazlı Hoca

Evrenos âilesinin güzel kızı Fâikacık, henüz on dört yaşında iken, Selânik’ten Bosna hânedanlarından bir âilenin genç oğluna büyük bir cihazla gelin gönderilmişti. Kızın evlendiği yakışıklı ve zarif genç ile anlaşma ve muhabbeti dillere destan bir sevgi olmuştu. Ancak bu kibar ve güzel gencin kısa zamanda hasta olduğu meydana çıkmış ve âilenin Avusturyalı hekimi, hastalığın hızlı […]

Sâmiha Ayverdi’den…

nişangâhım ben, nişangâh.. gelen vurur, geçen vurur, nâdân vurur, dânâ vurur, yâr vurur, ağyâr vurur.. neme lâzım, vuran vursun.. ah o okçu.. deler kanmaz, deşer kanmaz.. ah o okçu.. âh.. nişangâhım ben, nişangâh.. hancı vurur, yolcu vurur, yahşî vurur, yaman vurur, bahtlı vurur, bahtsız vurur.. kul cefâsıcefâ değil, çalab germiş kemânını.. çeker, vurur, vurur, kanmaz.. […]

Batmayan Gün’den…

Etraf o kadar güzeldi ki bu taşkın ve ruha nüfuz edici güzellik, Aliye’ye ıztırap vermişti. O, şu yanında yürüyen büyük adamı dâima böyle mahrem bir dekor içinde görmek istiyordu. Esasen az evvelki daveti de bu yüzden kırmış, bir otel salonunun ihtişamlı kalabalığı­na, kendi çatısının mutlak âsûdeliğini tercih etmişti. Genç kız etrafına baktı. Bu müstesna günün […]