Editörden (Aralık 2014)

Merhabalar Efendim, Aralık 2014 sayımıza hoşgeldiniz, safâlar getirdiniz. Bu sayımızda konumuz hem aynı hem de farklı; her zamanki gibi Allah’ın müstesnâ kullarından ve yaşanabilir tasavvuftan bahsedeceğiz. Aylardan Aralık ve konu Allah sevgilileri olunca, hepimizin aklına bu ay içinde ilk gelen isim elbette Hz.Mevlânâ oluyor. Malûmâlîniz, kendilerinin Hakk’a yürüdüğü 17 Aralık’ta Şeb-i Arus’unu, düğün gecesi dediği […]

Sohbetler (Aralık 2014)

SOHBETLER İfâkat Hanım: – Görmeden evvel olan muhabbet, görmeye vâsıta olur mu? – “Görerek bilmek herkese nasip değildir. Görmek onun kendisine cezbettiği kimselere ihsanıdır. Hz. Mevlânâ ‘Ben de o kimselerle beraber bağırıp haykırıyorum ki o Sultân-ı Zîşân’ın bende olduğunu nâmahremlerden gizleyeyim diye… İzimi kaybetmek için böyle yapıyorum. Onlar da beni kendileri gibi zannediyorlar. Ben o […]

İlim

İlim, nefsini bilmektir. Nefsini bilince de insan Allah’ını bilir. Mârifet ise, şükretmek, sabretmek, razı olmaktır. Bu da amel kısmıdır. Dünyaya gelmekten maksat da bu iki mânâyı ele getirmektir. Nefsi tanımak, kulluğun esaslarından biridir. Onu tanıyanlar pek az olduğu gibi tanımayı arzulayanları bulmak da zordur. Allah, her iki dünyada da ârife, nefisten daha dar, dehşetli ve […]

“Ayna Gammaz Olmaz da Ne Olur?”

“…Öyleyse ne zaman var, ne mekân. Her şey bir anda oluyor. İnsân-ı Kâmiller o bir an içindeki bütün olayları görüyorlar, hepsine cevap veriyorlar. Ama bizde idrâk yoksa ne cevâbı anlıyoruz, ne mânâyı anlıyoruz. ’Aman biri de tesâdüfen böyle yazmış, hakikaten ne büyük tesâdüf…’ deyip geçiyoruz.” Cemâlnur Sargut Hz. Mevlânâ’ya ne sorsam cevâbını anında almışımdır. O’na […]

Nokta İçinde Âlem

Hayatımızı huzurlu yaşamanın yolu mâneviyattan geçiyor, âcizâne fikrime göre… Mâneviyat yolunda en önemli şey aşktır zannederdim ilk zamanlar, oysa bu yolda ilim de en az aşk kadar önemliymiş. İlim arttıkça aşk artıyor, aşk arttıkça ilim öğrenme isteği çoğalıyor. Aşk ve ilim birbirine geçmiş, girift; iki dost gibi sanki. İnsanda sadece aşk varsa meczup, sadece ilim […]

İlim Kendin Bilmektir

İlim denilince benim aklıma, uzun seneler boyunca, fen bilgisi, sosyal bilgiler veya matematik, algoritma, vs. gibi akademik konular geldi. Tâ ki tasavvuf çalışmaya başlayıp, Hz. Mevlânâ, Hz. Yunus Emre gibi yüce insân-ı kâmillerin hayat hikâyelerini okuyup felsefe ve yazılı eserlerini detaylı çalışmaya başlayıncaya kadar… Okudukça öğrendim ki bizim halk dilinde ‘ilim’ dediğimiz kavramlar, aslında ilmin […]

Sevdiğim Hira Kokuyor

Aklımla başladığım ve gönlümle tamamladığım bir yolculuk oldu Hira. Tüm yolculuklarımı gönlümle tamamlamak niyazıyla… Gecenin üçünde saatin çalışıyla irkiliyorum. Henüz üç saatlik uyku ile sıcak yataktan ayrılmak ve ilk hamleyi yapabilmek öyle zor ki… “Bir bahâne bulsan da gitmesen” diyor içim, “O yol gidilmeden olmaz” diyor daha derinim. Zoraki doğruluyor, yarı kapalı gözlerle banyoya doğru […]

“Lucy” Filmini Neden Sevdim?

Sanırım bu sorumun cevabı yine başka bir soruda, “insan neden sever?” sorusunda gizli. İnsan herşeyi pek çok sebepten ötürü sevebilir ama en çok “Allah için sever”. Ben de bu filmi en çok bana Allah’ı hatırlattığı için sevdim. Filmi sizlere uzun uzadıya anlatacak değilim. Film bence “nereden geldik, nereye gidiyoruz?”u anlatan bir belgesel niteliğinde. Filmin başından […]

Mesnevî’den…

“Gâibin cüz’î aklı uyandırmak yolundaki ısrarları hattâ tazyikleri olmasaydı, bu akıl, küllî aklı nereden bilecek, nasıl bulacak, onun esrârını ne diye düşünüp çözmeye çalışacaktı? Bunun sebebi meydandadır: Deniz dalgaları nasıl birbirlerini iterek, üzerlerindeki batmaz bir cismi sâhile kadar iletirlerse; hakîkat deryasının dalgaları da, taşıdıkları büyük gerçeği, öylesine birbirlerini iterek bu âleme ulaştırır; cüz’î akıllarımıza bir […]