Nokta İçinde Âlem

Hayatımızı huzurlu yaşamanın yolu mâneviyattan geçiyor, âcizâne fikrime göre… Mâneviyat yolunda en önemli şey aşktır zannederdim ilk zamanlar, oysa bu yolda ilim de en az aşk kadar önemliymiş. İlim arttıkça aşk artıyor, aşk arttıkça ilim öğrenme isteği çoğalıyor. Aşk ve ilim birbirine geçmiş, girift; iki dost gibi sanki. İnsanda sadece aşk varsa meczup, sadece ilim varsa da koruk üzüm gibi olur. Aşk ve ilim tek başına olunca yarı yanmış kömür gibi olabilir, etrafa karbonmonoksit yayar. Hâlbuki aşk ile ilim elele tutuşup Allah’ın yolunda ilerlemeye başladı mı o zaman Mevlânâ Hazretleri gibi aşkla semâ yapar insan.
Şâh-ı Merdan Hz. Ali “İlim bir noktadır, onu câhiller çoğaltmıştır” demiştir. Benim anladığıma göre ilim aslında basit ve açıktır, uygulaması her ne kadar zor olsa da ilim tektir. Oysa biz onu önce iki görmeye meyilliyiz, çünkü aklımız zıttı olmadan anlayamıyor. Buradaki akıl, bizim cüz’î aklımızdır, yani Allah’a rapt olmamış, bir nevî felsefeci aklıdır. İkiye böldüğümüz ilmin bir tarafını seçip oraya meylediyoruz. Tutmadığımız tarafa düşman oluyoruz. Onu yok saymak, hattâ yok etmek istiyoruz. İçimizde kinler, nefretler biriktiriyoruz. Bu ikiliği gören başka câhiller veya fırsatçılar bu ikilikten birçok ikilik çıkarıyorlar. Böylece ilim, yüzlerce parçaya bölünmüş, anlatanın yorumuna kalmış bir şey oluyor. Önce sağ-sol veya doğu-batı diye ayırıyoruz; sonra bunları da birçok parçaya bölüyoruz. Her birini sahiplenen fanatikler ve taraftarlar çıkıyor.
Hâlbuki kâmil insanlar her şeye yukarıdan bakarlar ve onlar sağ-sol, ön-arka görmezler; bir bütün olarak görürler tabloyu. Biz ise sadece resmin bir bölümüne takılıyoruz. Takılmadan öte, sadece gördüğümüz kısmına yapışıp kalıyoruz, bizim gibi görmeyenleri kör ilân ediyoruz. Yok sayarak, hattâ yok etme istekleri duyarak bir parçanın fanatiği oluyoruz âdetâ.
Bir bilsek, arzdan arşa her şey bir ilâhî nizam içindedir. Bir kabullensek, bir teslim olsak, hayat gerçekten daha kolay olacak. Kendimizi ilâhî deryaya bir bıraksak, o bizi ne kadar fırtına çıkarsa çıksın, güvenli bir şekilde maksadımıza erdirecektir. Yolumuza kendi kendimizin yoluna taş koymayalım. İlim tek bir nokta, açık apaçık ortada, bir ve tek; tıpkı nar gibi. Narı kesip içindeki her bir parçayı başka bir yere savurmanın bir âlemi yok. Nar bir aradayken faydalıdır. Ayırmadan, bölmeden bir arada durmayı Allah nasip etsin inşaallah. Âmin…

The following two tabs change content below.

Banu Büyükcıngıl

Kendimi tanımak sevdasıyla yola çıktım. Sonra bu yolculukta parça parça olduğumu hissettim. Aramak, önce kendimi parçalara ayırmak mı demekti bilmiyordum. Sanki karanlıkta bir balçık çamurunun içinde yol almaya çalışıyor ve üşüyordum. Bir zaman sonra karşımda bir ışık gördüm, gayrı ihtiyari ışığa doğru yürüdüm. Işığın içinden geçerek cennet tasvirlerine benzeyen bir bahçenin içine aktığımı hissettim. Bu bahçenin içinden de cennette olduğu gibi dört nehir akıyordu; bal nehri, şarap nehri, süt nehri ve su nehri. Bu cennet bahçesi İnsan-ı Kamil'di. Onu farkettiğim günden beri, yaşadıklarımı ve hissettiklerimi Her Nefes Dergisi'nde paylaşmaya çalışıyorum.

Son Yazıları: Banu Büyükcıngıl (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın