Editörden (Ağustos 2014)
Merhaba Her Nefes dostlarımız,
Ağustos 2014 sayımız biraz geç elinize ulaşıyor. Öncelikle gecikme için hoşgörünüze sığınıyoruz. Geç çıkma sebebimize gelince… Aslında Ağustos sayımız için planladığımız konumuz “Tasavvuf ve Eğitim”di; fakat dünyada ve özellikle Gazze’de yaşananlar bizi derinden sarstı. Ülkemizin elinden gelen ilgiyi ve desteği Gazze’ye ve Gazzeli kardeşlerimize gösterdiği bu zor günlerde bizler de bu destek ve ilgiye kendi çapımızda destek vermek istedik. Konumuzu değiştirdik ve çok kısa bir süre içinde, şu an karşınızda bulunan “Gazze” sayımızı hazırlamaya çalıştık.
Burada amacımız, ancak ülkelerarası ilişkiler ile çözülebilecek bu konu üzerinde kesinlikle siyâsî yorumlar ve eleştiriler yapmak değildir. Sadece yaşananları “ne yazık ki” seyrederken, bizim gönüllerimizdeki yansımaları ve yangınları becerebildiğimiz kadar dile getirmeye çalışmaktır. Hissettiklerimizi dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık. Kendi çapımızda maddî-mânevî her türlü desteği vermeye çalıştığımız Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı bu zor günlerde, cân-ı gönülden, samimiyetle elimizden geleni yapmaya inşaallah devam edeceğiz. Elbette hâdiseler için derinden üzüntü duyuyoruz.
Tepki göstermek bir yöntem olsa da gerek muhteşem güzellikteki dinimiz, gerek almakta olduğumuz tasavvuf eğitimimiz bizi “edeb”e davet ediyor. Mesnevî hikâyesini bilirsiniz. Hz. İsa’ya sorarlar: “Allah’ın en çok neyinden korkarsınız?” Hz. İsa “gazabından” diye buyururlar. “Allah’ın gazabından nasıl korunuruz?” diye sorulduğunda, Hz. İsa “Kendi gazabınızı yenerek” diye cevap verirler. Özetle, zâlimin zulmüne eşlik etmemek için gönlümüzden geçenleri paylaşmak istedik. Elbette lisân-ı münâsiple ve inşaallah bizlere yakışan edebimizle… Yine de bir eksiğimiz, kusurumuz, haddi aşmamız olduysa hoşgörünüze sığınıyoruz. Kusurları elbette bizlere, güzellikleri âlemlerin Rabbine aittir.
Cân-ı gönülden dualarımızla…