Özgür İrade: İlâhî Bir Armağan mı, Basit Bir Yanılsama mı?

Yıllardır hiç de aklımı kurcalamayan bir sorudur bu çünkü kendi içimde bir denge vardır ve ne kader ne de özgür irade yanlısı bir karar alma ihtiyacı duymam -ya da duymazdım diyelim. Sonra bir gün bu konuyu kendilerinden en son duymayı beklediğim kesim, psikologlar, psikiyatristler ve beyin bilimciler özgür iradenin olmadığını konuşmaya başladılar. Başta bu biraz hoşuma da gitti -hani “pozitif bilim” insanlarının kadim bilgiye geliyor olması, “aydınlanıyor” olması pek de ego okşayıcı bir duyguydu şüphesiz. Fakat bir süre sonra kendimi kendi dikeniyle yaralanmış kirpi gibi hissetmeye başladığımı fark ettim. Özgür irade yoktur demek artık o kadar da kolay gelmiyordu dilime. İçimden rahatsız edici bir ses “peki ya ahlâkî sorumluluk?” diye fısıldıyordu.

Bu bilim insanlarının arasında pek bilinen ve pek tartışılan bir deney vardır, Libet Deneyi olarak bilinir. Burada deneyin detaylarına girmeyeceğim, merak edenler Google hazretlerine danışabilir. Temelde bu deney, özgür iradenin olmadığını –kendince- ispatlıyordu. Öyle görünüyor ki bilim dünyası bu deney ile ikiye ayrılmış durumda. Hatta bizzat Libet de kendi deneyi sonucunda ikiye ayrılıyor ve muhtemelen özgür iradenin olmadığını söylemenin ahlâkî sorumluluğunu hissederek çalışmalarını bir adım daha öteye taşıyor ve “bilinçli veto” deneyleri yapmaya başlıyor. Bu deneylere de dayanarak özgür iradenin bir eylemi gerçekleştirme kararı esnasında değil “gerçekleştirmeme” kararı almada var olduğunu ifade ediyor.  Şahsen Libet deneyleri yöntem olarak beni pek tatmin etmese de (belki de yeterince anlamadığım içindir) özgür irade konusunda –pek kısıtlı bilgim ve bakış açım ile- hâlâ aynı fikirde olduğumu hissediyorum.

Dinimizde cüz’î irade olarak yer alan ve var mıdır yok mudur diye pek çok kesim tarafından tartışılan bu konu, ilginçtir ki tasavvufta “herkese verilemeyecek kıymetli bir sır” muamelesi görür. Yoksa bile bunu alenen dile getirmek doğru kabul edilmeyebilir. Cemâlnur Hocamın anlatımıyla kaderi yaşama biçimidir cüz’î irade… Ne muazzam bir yaklaşım ve bakış açısı… yani aldığın hiçbir karar sana ikinci bir şans verilse bile bir öncekinden farklı olmayacaktır çünkü bu kaderindir ama yol boyunca edebi elden bırakmadan, verdiğin her kararın sorumluluğunu omuzlarında hissetmen ise cüz’î iradendir ya da özgür iradendir. Bunun ilk örneğini de “parçanın hatasını bütüne atfedemem” diyerek ahlâkî sorumluluğu üzerine alan Hz. Âdem’dir.

Libet’in de veto deneyleri ile göstermek istediği gibi asıl özgür irade “ hayır” diyebildiğimiz anlarda vardır. Yani belli bir hareketi gerçekleştirmeyi çok istediğimiz anlarda “hayır” diyebilmek, yapmamayı başarmak. En kızgın olduğumuz anlarda öfkeli davranmayı reddetmek, aşırı istek duyduğumuz anda bize uzatılan sigaraya “hayır” diyebilmek aslında özgür iradeyi sergileyebildiğimiz anlar. Bir parça çikolataya aşırı istek duyduğumuzda o çikolatayı alıp yemek konusunda hiçbir özgür iradeye sahip değiliz çünkü karar beynimizin içindeki sinir ileticileri (nörotransmiterler) tarafından başlatılıp yürütülüp sonlandırılıyor. O bir parça çikolataya, duyulan aşırı isteğe rağmen “hayır” dediğimiz anda artık tüm biyokimyasal unsurlara karşı “irade” denilen ve alın korteksi tarafından kontrol edilen güç devreye giriyor. Aslında kendimizi en güçsüz ve çaresiz hissettiğimiz anlarda bile  “hayır” diyebilmek ve hakkaniyetle davranabilmek gerçekte özgür olduğumuz tek anlar.

Aslında salt “hayır” demek de değil elbette. Nefsinin aşırı isteklerine muhalefet edebilmektir ki –bildiğim kadarıyla- mutasavvıflar bunun adının “nâfile ibâdet” olduğunu söylüyorlar. Kulun yaratıcısına nâfilelerle yaklaştığı düşünüldüğünde ise özgür irade ya da cüz’î irade, kul ile yaratıcının yakın olduğu anların durumu gibidir. Özgür irade konusunda belki Libet ya da onu destekleyen diğer bilim insanlarından çok farklı düşünmüyor olmakla birlikte bana göre özgür irade bir yanılsama değil, ilâhî bir armağandır. İnsanın Tanrı parçacığı olduğunu hissetmesini sağlayan muazzam bir göksel hediye…

The following two tabs change content below.
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın