Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. Her Nefes Dergisi, bu yolculuğa bir yol göstericinin rehberliğinde çıkan ve aldıkları her nefesi yeni bir fırsat ve hizmet vesilesi olarak görmeye çalışan tâlihli yolcuların zevkli hayatından akisler sunuyor. Alıp verilen her nefesin, ömrün kısalmasının değil, bereketlenmesinin bir işâreti olabilmesi için, uluların ummânından alınan aşk, irfan ve hikmet suyuyla gönüllerimizi yıkıyor. Bu dünyayı idrak zevkiyle dolarak yaşamanın yollarını gösteriyor.

Komşuluk Hakkı

Can komşum, Sen benim mahalle komşumsun. Evinin kokusunu bildiğim; iyisinde kötüsünde derdimi paylaştığımsın. Sohbetimizi hemen hergün birimizin evinde mayaladığımız yetmezmiş gibi kapı önünde dakikalarca ayakta devam ettiğimsin. Pazar dönüşü elimin yükünü; sohbetinle kalbimin yükünü hafifletensin. Televizyonu birlikte izlediğimde daha bir zevk aldığım; çay ve çekirdekle sohbetini mayaladığımsın. Elim çırptığım kekin içine dalmışken bittiğini farkettiğim bir […]

Vermenin Bereketi

İslâm, çeşitli kurallar ile maddî ve mânevî dünyamızda bir denge içinde yaşamamızı sağlar. İslâm’ınşartları, maddî bedenimizi koruyup temizlediği kadarruhumuzuda besler ve güzelliğini ortaya çıkarır. Her bir beş şartın hem zâhirîhemde bâtınîmânâlarıvardır. Her bir şart eşit şekilde önemli ve kıymetlidir, çünkü İslâm bu beş şart üzerine inşâ edilmiştir. Bunlardan biri olan zekât, zahirde malımızın bereketini artırır, […]

Hizmet

Cemâlnur Sargut Öğretmenimin bütün güzel öğretilerinin yanında, biz öğrencilerine sık sık hatırlattığı bir öğretisi vardır ki ne zaman duysam, baştan aşağıya yeniden ümit dolarım. İslâm’ın bir denge ve ılımlılık dini olmasına karşın, şöyle der öğretmenimiz: “İslâm’da iki şeye sınırsız izin verilmiştir: 1. Allah’a karşı duyulan sevgi, 2. Verici olmak.” Bu ayki konumuzun ‘infak’ olmasından dolayı, […]

Adını “Sen” Koy

Öyle bir sırattayım ki bugün, Solum uçurum, sağım uçurum… Ne yolun sonu belli, ne de uçurumun dibi… Ben ise kıldan ince, kılıçtan keskin bir ipte cambazlık yapıyorum. Aşağıya baksam ayaklarım titriyor. Karşımda duran yüzüne baksam güzelliğinden başım dönüyor. Hele ki senin güzelliğin haddi hesabı yok ey güzel sevgili!   Sevgili, Sorma bugün bana hatırımı! Sen […]

İstanbul Günleri-5: Aksaray’ı Dinliyorum

Bu ay Aksaray’dayız.Sâmiha Ayverdi’nin “İstanbul Geceleri” kitabı bizi sanki bir diyardan başka bir diyara götürüyor; karşımıza öyle renkler, sesler ve kokular çıkarıyor ki fark etmeden geçemiyoruz. O’nun fikir kuşu bize yol göstersin;olursa kusurum şimdiden affolsun, yolumuz açık olsun. * İstanbul’da kışın bahara bir türlü teslim olamadığı, soğuk-sıcak gelgitler yaşadığımız bu dönemininoldukça ılık ve güneşli bir […]

Editörden (Mart 2015)

Merhaba dostlar,   Yeni bir yılda üçüncü sayımıza ulaştık. Zaman çok çabuk geçiyor. Zamanın kıymetini bilmek gerek der büyüklerimiz. Birde bazı büyüklerimiz vardır ki, hem onlar zamanın değerini bilir, hem de zaman onların kıymetini bilir. Onlar zamanın ötesinde zamana hâkim, kâmil insanlardır. İşte Mart 2015 sayısında konumuz böyle bir sultan olan “Sâmiha Ayverdi”. Sâmiha Annemizi […]

Sohbetler (Mart 2015)

Sâmiha Hanım:   –   Bir şeyi, meselâ lâ fâile illallah düstûrunu yalnız bir misâle bağlı olarak öğrenmek kifâyet etmiyor. Bir şeyi öğrenmek için onu hâl etmek icap ediyor.   –  “Elbette bu tâlim ettiğim, bir misalden ibârettir. Şimdi sana bir riyâziye (matematik) meselesi versem,‘Dört okka kömür beş kuruştan ne eder?’ desem, hesap eder bulursun. Fakat […]

“Sâmiha Ayverdi, reaksiyon insanı değil, aksiyon insanıydı.”

Cemâlnur Sargut’la Söyleşi   Kendisini tanımlamak üzere “mutasavvıf”, “edebiyatçı” ve “mütefekkir” gibi sıfatları kullandığımız ve ardından kullandığımız her bir sıfatı, kuru ve yetersiz bulduğumuz Sâmiha Ayverdi, Mart ayı içerisinde vefâtının 22. yıldönümünü idrak edecek olmamız dolayısıyla çok şükür bir kere daha dergimizi şereflendiriyor. Kendisinin talebesi olarak hocasının ilmini bugüne aksettiren bir öğretmenle, CemâlnurSargut’la, bu sayımız […]

Kevser’in Annesi

Sâmiha Anne’yi hiç görmedim. Birkaç yıl önceye kadar O’na dâir hiçbir bilgim de yoktu. Hocam “Sâmiha Anne” dedikçe, ben de belki neden dediğimin bile farkında olmadığım bir yakınlıkla O’nu “Sâmiha Anne” diye andım hep. Bir sohbette kaydedilmiş sesini ilk kez dinlediğimde sanki o gün oradaymışım, oracıkta yerde oturmuş da O’nu dinlemişim gibi bir yakınlık ve […]