Girdi yapan Sesil Pir

İlim Kendin Bilmektir

İlim denilince benim aklıma, uzun seneler boyunca, fen bilgisi, sosyal bilgiler veya matematik, algoritma, vs. gibi akademik konular geldi. Tâ ki tasavvuf çalışmaya başlayıp, Hz. Mevlânâ, Hz. Yunus Emre gibi yüce insân-ı kâmillerin hayat hikâyelerini okuyup felsefe ve yazılı eserlerini detaylı çalışmaya başlayıncaya kadar… Okudukça öğrendim ki bizim halk dilinde ‘ilim’ dediğimiz kavramlar, aslında ilmin […]

Yaratan’dan Ötürü Sevebilmek

Tasavvuf deyince akla cümle-tanımlar geliyor.   Bir tanım der ki, tasavvuf aşktır. Bir tanım der ki, tasavvuf edep etmektir. Başka bir tanım der ki, tasavvuf sabretmektir. Başka bir tanım der ki, tasavvuf kendini bilmektir. Yine başka bir tanım der ki, tasavvuf hizmet etmektir.   Ve bu örnekler sürer gider…   Şöyle durup düşününce belki tasavvuf […]

Siz Hiç Dininizin Gasp Edildiğini Hissettiniz mi?

Birkaç ay evvel şehrin göbeğinde bir grup genç kızın bir stand arkasında broşür dağıttığına şâhit oldum. Masanın üzerinde ‘Gelin, dinimi tanıyın; gelin, bizi tanıyın’ diyen bir dâvet reklâmı gözüme ilişti. İçimden “neler oluyor acaba?” diye geçirdim… İsviçre’de böyle bir manzara ile daha evvel hiç karşılaşmamıştım.   Öğle yemeği vakti, genel rutinimde olmasa da, bir sandviç […]

Sebepler Kifâyetsiz Kalınca

Tasavvuf ile tanışmış her kim var ise bilir ki, her iyide biraz kötü, her kötüde biraz iyi vardır; ve ikisinin de kaynaklandığı yer mutlak sûretle aynıdır. Fakat bazı hikâyeler vardır, neyin iyi, neyin kötü, kimin haklı, kimin haksız olduğunun hiçbir önemi yoktur. Zira mühim olan sonuçtur. İşte haftalardır Gazze’de yaşananlar benim için böyle bir hikâye… […]

Aşk, Edep ve İrfan

Bir küçük kız, ayakları çıplak… Ayakkabılarını evde unutmuş, Hiddetten kor olmuş gözleri, çakmak çakmak… Koca bir tel kapıya yaslanmakta, topacık elleri ürkek… Kapının kenarına ilişiyor sessizce, huzurla uykuya dalıyor.   ….   Aradan tam tamına on altı sene geçiyor. İnsanlar göçüyor, kıtalar değişiyor, okullar bitiyor. Genç kız, bir anne ile tanışıyor. Aşk buluyor, kendini görmeye, […]

Beş Duyu ile Oruç

Var mısınız bu Ramazan ayında orucumuzu beş duyumuz ile hissedelim?   Takvâmızın yanısıra, her sahura kalktığımızda duâ ederken, kendimize bir başkası ile ilgili bir eylem sözü verelim? Örneğin, bir gün görevimiz bir fakiri doyurmak olsun, ertesi gün komşunun camını silmek… Veyâ iş yerinde birine yaptığı iyi bir işten dolayı kahve kartı hediye etmek?   Sonra […]

‘Biz’ Baharı

Bu sene kış pek bir hafif geçti. Özellikle İsviçre’de Alpler hariç, hiçbir yere kar yağmadı. Karsız olduğu kadar, kuru da bir kış geçirdik. Yağmur da çok az yağdı. Geçen gün okudum ki 1970 yılından beri en ılıman kış sezonunu bu sene yaşamışız.   Ben Kasım ayından beri neredeyse her sabah perdeyi aralayıp, ‘Acaba bu gece […]

Ey Gönül

“Ey gönül niye kederlenirsin?” der, Hz. Mevlânâ. “Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır”. Ne kadar mânâ yüklü bir öneri değil mi? Bu deyiş benim Hz. Mevlânâ’yı anlamaya çalışmakta en çok yardımcım olmuş deyişlerden en birincisidir. Hz. Mevlânâ, edebiyat kitaplarına yansıdığı gibi sadece bir şâir, bir düşünür, bir […]

Dilek

Ah, bir kibrimi kurban edebilsem bu bayram, Kibrin gözlerimi kör ettiğini anlayabilsem… Bu körlük içinde kendimi ne kadar özel bir kişi olarak hissetiğimi…   Ah, bir açgözlülüğümü kurban edebilsem bu bayram, Komşunun malına göz dikmenin beni hasta ettiğini anlayabilsem… Elimdekinin kıymetini bilmenin beni gerçek mutluluğa götüreceğini…   Ah, bir hırsımı kurban edebilsem bu bayram, Hırsın […]

Kavuşma Vakti

On üç yaşındaydım. On üç yaşında olup da anne babası çalışan her çocuk gibi sabahları okula gitmeden kendim hazırlanmaya alışıktım. Bir rutinim vardı. Uyanmak, dış fırçalamak, yatağını toplamak, üniformanı giymek, kızarmış ekmek yemek, vs. O gün aynı rutin ile güne başlamıştım. Dışarıdan bakılacak olsa, herhangi bir sabahtan hiç farkı yoktu. Ben de öyle sanmıştım. Taa […]