Girdi yapan Ken'an Rifâî

Derviş Öğüdü

Yoldaşım gel, Allah Allah diyelim! Hakk’a verdiğimiz ahdi güdelim Allah adın dâimâ zikredelim Her iş Allah’dandır, onu bilelim! Her tarafta Hakk’ı dâim görsene, Nefsi atıp Allah’ı bir bilsene, Gel, bu meydâne soyunup girsene! Gıll ü gışşı kalb evinden silsene. Hak yarattı kulluk için insanı, Eyledi dünyâyı onun zindanı. Bu karanlıkta bulanlar irfanı Hak’la bâkî onların […]

Sohbetler (Mayıs 2015)

Hocamız sofrada, damadı Doktor Ziya Cemal Bey’e, Fener Rum Mektebi muallimlerinden Hami Bey ismindeki bir zat ile yapmış oldu­ğu bir konuşmayı anlatıyordu. Birkaç dil bilen ve okumaktan çok hoşlanan bu kimsenin ilmî tedkikleri olduğunu, bilhassa İslâm dîni hak­kında yaptığı araştırma ve tercümeleri Avrupa’ya göndermekte bulun­duğunu söyledikten sonra, Çin târih ve medeniyeti hakkındaki tedkikleri neticesi, bu […]

Sohbetler (Nisan 2015)

“Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: Visale ve Hakk’ın yakınlığına nail olmak için kendisine en sevgili en makbul olan şeyi infak etmek, bol bol vermek lâzımdır. Bu yolda mal bezleden, mal veren can bulur. Can veren cânânavâsıl olur. Hulâsa sehânın yâni cömertliğin, bezledişin âlâ derecesi, nefsânî zulmetlerden ve cismânî arzulardan kurtulmaktır.Kötü sıfatların en kötüsü, hasislik ve hırstır.” […]

Sohbetler (Mart 2015)

Sâmiha Hanım:   –   Bir şeyi, meselâ lâ fâile illallah düstûrunu yalnız bir misâle bağlı olarak öğrenmek kifâyet etmiyor. Bir şeyi öğrenmek için onu hâl etmek icap ediyor.   –  “Elbette bu tâlim ettiğim, bir misalden ibârettir. Şimdi sana bir riyâziye (matematik) meselesi versem,‘Dört okka kömür beş kuruştan ne eder?’ desem, hesap eder bulursun. Fakat […]

Sohbetler (Şubat 2015)

– “Ârifin uzleti, nefsinden kalbine hicret etmektir. Kalbinden de içeri ruhuna gitmektir ve nihayet ruhundan sırrına, sırrından Mevlâ’sı­na yetmektir. Uzlet, hakikatte hayvânî sıfatlardan kurtulmaktır.” (Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyatı, 2. Baskı, İstanbul 2000, s. 436) **** Seni Hak’tan ayıran perdelerin en kalını, mahlûka bağlanıp kal­mak buyrulmuş olmasının sebebi nedir? “Burada mahlûktan maksat dünya ve dünya […]

Sohbetler (Ocak 2015)

Güzide Hanımefendi: – Bu hanım, hayat demek, çocuğum demekti, diyor. –  “Bir evlâda bu kadar iptilâya acınır. Evlât ne demek? Ana ile ba­banın cümbüşünden hâsıl olmuş bir vücut değil mi? O halde bunun ne-sine esir oluyorsun? Sen onun için dünyâya gelmedin ki… Allah’ı bilmek için geldin. Ama bu sözlerimden evlâda muhabbetsizlik ve alâkasızlık mânâsı çıkarılmamalıdır. […]

Sohbetler (Aralık 2014)

SOHBETLER İfâkat Hanım: – Görmeden evvel olan muhabbet, görmeye vâsıta olur mu? – “Görerek bilmek herkese nasip değildir. Görmek onun kendisine cezbettiği kimselere ihsanıdır. Hz. Mevlânâ ‘Ben de o kimselerle beraber bağırıp haykırıyorum ki o Sultân-ı Zîşân’ın bende olduğunu nâmahremlerden gizleyeyim diye… İzimi kaybetmek için böyle yapıyorum. Onlar da beni kendileri gibi zannediyorlar. Ben o […]

Sohbetler (Kasım 2014)

Zamân-ı Saadette birisi müslüman olmuş. Resûlullah Efendimiz sahâbeden birine bu adama Kur’ân-ı Kerîm hatmettirmesini emreylemiş. Fakat müslüman olan bu zat “Zerre miskal hayır işleyen hayır bulur, zerre miskal şer işleyen şer bulur” âyetine gelince “Bu bana yetti!” diyerek fazla okumak istememiş. Sahâbeden olan zat, Resûlullâh’ın emrini yerine getiremediğinden bu hâli Efendimiz’e bildirmiş. Kendile­ri de yeni […]

Sohbetler (Ekim 2014)

Kâbe, Âzer’in oğlu Halil’in binâsıdır. Gönül ise Allah’ın halvethânesidir. Zâten maddiyatta olan her şeyin mâneviyatta da aynı var­dır. Her maddî varlık, mâneviyâtı işaret için vücut bulmuştur. Ve son­ra, mevcûdatta her ne varsa, hepsi insanda mevcuttur. Meselâ, Mûsâ ile Firavun vak’ası nedir? Ruh ile nefis mücâdelesi değil mi? Sonra Mûsâ ile Firavun bugün de mücâdelede değil […]

Sohbetler (Ocak 2014)

Mevlânâ Hazretleri, kendisini ziyarete gelen bir papazı kapıya ka­dar teşyî ettikleri zaman, bunun sebebini soranlara ‘Ben onun sıfatı ve mevkiine değil, ona bu vazifeyi veren Hakk’a hürmeten bu muâmeleyi gösteriyorum’ diye cevap verir. Siz de, neden herkesin mutlaka kendi meşrebinizde olmasını isti­yorsunuz ve istediğinizi bulamayınca da ayıplıyorsunuz? Siz onu ayıp­ladığınız gibi, onun da sizin hâlinizi […]