Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. Her Nefes Dergisi, bu yolculuğa bir yol göstericinin rehberliğinde çıkan ve aldıkları her nefesi yeni bir fırsat ve hizmet vesilesi olarak görmeye çalışan tâlihli yolcuların zevkli hayatından akisler sunuyor. Alıp verilen her nefesin, ömrün kısalmasının değil, bereketlenmesinin bir işâreti olabilmesi için, uluların ummânından alınan aşk, irfan ve hikmet suyuyla gönüllerimizi yıkıyor. Bu dünyayı idrak zevkiyle dolarak yaşamanın yollarını gösteriyor.

İnsan İlişkileri Güçlü Eleman Aranıyor

  İnsan ilişkilerinin güçlü olması diye bir yetkinlik var. İş dünyasında her çalışandan beklenen, bütün iş ilânlarına bir madde olarak eklenen, iç ve dış müşterileri memnun etmek için olmazsa olmaz koşul olduğu düşünülen, büyülü, süslü bir yetkinlik. Ama on yıllık iş hayatım boyunca, özellikle kurumsal şirketlerde izlediğim kadarıyla bu yetkinlik ne yazık ki insanla ilişki […]

İyimserlik 4,5

  Yazımın başlığını okuduğunuzda “bu da ne demek şimdi?” dediğinizi duyar gibi oldum. Kişilik envanterleri ile haşır neşir olanlar bilir; envanterlerde insanların iyimserlik seviyesini de ölçen sorular vardır ve bunlara verdikleri cevap doğrultusunda 1 ile 10 arasında bir skalada, hayata karşı ne kadar pozitif baktıkları skorlanır. Son zamanlarda farklı yaş ve meslek gruplarından yaklaşık 200 […]

Bir Fil Hikâyesi

  Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde anlatılan fil hikâyesi beni her okuduğumda şaşırtır, etkiler. Karanlık bir ortamda bir fili nasıl tanımlarsınız? “Fili târif et!” dendiğinde, herkes bu devâsâ hayvanın bir uzvunu geçirecektir eline. Birisi kulağını, diğeri hortumunu, bir başkası ayağını yakalar ve bir şeye benzetir fili. Oysa fil bunların hiçbiri değildir; hepsidir belki ama tek başına hiçbir parçası […]

İstanbul Günleri-8: Çırpıcı ile Zorluk ve Kolaylık

Sâmiha Ayverdi’nin “İstanbul Geceleri” kitabını takip ederek çıktığımız gezilerimize bir süre ara vermiştik, kusura bakmayın. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. İstanbul semtlerini geziyor,  Sâmiha Anne’nin İstanbul’unu anıyor, bize aktardığı fikirleri de idrak etmeye çalışıyoruz. Dileriz ki O’nun fikir kuşu bize yol göstermeye devam etsin; olursa kusurum şimdiden affolsun, yolumuz açık olsun. 1950’lerin başında yazılmış ve o […]

Editörden (Kasım 2015)

Merhaba Dostlar, Bu ayki konumuz “Rabbiyet”. Yüce rabbimizin en müstesnâ isimlerinden biri… Bu konuya ilişkin aklımıza ilk gelen mânâlar, yüce Allah’ın öğretmenliği, öğreticiliği, yol göstericiliği oldu. Öğretmenler gününü de kutladığımız bu ay için doğrusu oldukça da yerli yerinde bir konu oldu. Velhâsıl yine çok özel ve çok güzel bir konumuz var. Elbette konu bu kadar […]

Sohbetler (Kasım 2015)

Bütün varlık âlemi, Hakk’ın küllî veyâhut cüz’î isimlerinden bir veya birkaçına mâliktir. Meselâ mü’min kimse, Hâdî yâni hidâyet edici ismine mazhardır. Melekler, Hakk’ı tesbih edici isimlere mazhardır. Şeytan ise, kibredici, dalâlet verici isimlere mazhardır. Kâmil insan ise cümle isimleri kendinde toplamıştır. Herkesin o âyân-ı sâbitede olan ismi ona rabdır, yâni terbiyecidir. O kimse de bu […]

“İnsân-ı Kâmil, hâliyle öğreticidir”

Cemâlnur Sargut’la Söyleşi Müge Doğan: Hocam, Ken’ân Rifâî Hazretleri “Herkesin sahip olduğu isim onun mürebbîsidir, âmiridir” diyor. Buna göre Rab ismini açar mısınız bize? Cemâlnur Sargut: Herkes ancak kendindeki Allah’ın ismi sayesinde Allah’ı idrak edebilir ve herkesin varacağı nokta kendindeki isimdir. Ama herkes, Allah’ın kendindeki ismini tecellî ettirip ortaya çıkarınca, ölü olan kısmı, yani vücut […]

Yâ Rabbim

Dünya üzerinde ne kadar roman, ne kadar ansiklopedi, ne kadar biyografi var? Kaç yaprak eder okuyabileceğim kitaplar? Bir insan, hayatı boyunca başını hiç kaldırmadan okusa, dünyadaki kitapların ne kadarını okuyabilir? İzlemeye, dinlemeye, öğrenmeye çalışsa tüm hayatı boyunca, var olan bilginin ne kadarını edinebilir? Elde kalan acz ve hayret. Bu muazzam genişlikteki bilgi kaynağı karşısında bizim […]

Hatırlamak

Kumsalda oturmuş denize bakıyorum. Serin rüzgâr yüzüme vuruyor. Ayaklarımın altında beyaza çalan incecik kumlar. Deniz masmavi ve ben ona bakmaya doyamıyorum. Oysa beş dakika kadar önce buraya geldiğimde böyle düşünmüyordum: Ekim’in ortasında denize girilir mi? Deniz acaba hâlâ sıcak mıdır? Sıcak olsa bile bu rüzgârda sudan çıkınca insan kimbilir ne kadar üşür? Şu incecik kum […]