AKIL VE AŞK DAVÂSI
Dinleyebilecek bir sözün olması ne büyük lütuf. Bana, benim için bir şey söylenmiş olması ne büyük hazine. Bana sadece dinlemek kalıyor, o sözü tutma gayretini göstermek… Bu bile bazen zor gelebiliyor. Gereğini yapamayacağımızı düşündüğümüz kadar zor konularda imtihanlarla karşılaşabiliyoruz. Böyle vaziyetlerde de Allah’a sığınmak ve samimiyetimizi ispatlamak durumunda oluyoruz. Belki de her şey sadece O’na samimi bir şekilde sığınabilmemiz için tasarlanıyor.
Söz tutmak hem en rahat hem de en zor iş. Bunun için aşk gerekiyor. Aklının sınırlarla kayıtlı olduğunu kabul ederek, aşkla anlaşılacak yere geçmek gerekiyor. Kendi sınırlarının ötesine, gerçeklik boyutuna geçince de işin en güzel tarafı başlıyor. Sözün gereğini yerine getirmek için gösterilen gayret, çekilen sıkıntılar ve belki acılar burada zevke dönüşüyor. Çünkü aslında göremediğimiz ne belâlardan, ne büyük sıkıntılardan böylece korunmuş olduğumuzu bu tarafa geçince görebiliyoruz.
Söz tutmak, yokluk işi. Ken’ân Rifâî Hazretleri bir gün camide namaz kılarken, kat izi yapmasın diye pantolonunun paçasını hafifçe yukarı çekmiş. Adamın biri de gelip, senin namazın kabul olmaz, sen ne biçim namaz kılıyorsun demiş. Bunun üzerine Ken’ân Rifâî Hazretleri, bu söz de Allah’tan zuhur etmiştir, yapmamam gerekiyor demiş. Ondan sonra paçalarını yukarı çekmemiş…
İnsan rablığı ve kulluğu kendi içinde taşıyor. O yüzden söz dinlemek akıl ile aşk arasında geçen bir dava. Dünya işlerine eren aklı gerçek akıl hâline getirebilmek için, Allah’ın ilim verişine uygun hâle gelebilmek için, hakîkî kul olabilmek için kendi irademi terk ederek onun emrine uymam gerekiyor. Bu da ancak aşkla mümkün oluyor…
Elif Hilal Doğan
Son Yazıları: Elif Hilal Doğan (Profiline git)
- Seçim - 31 Aralık 2018
- İNSÂN-I KÂMİLDEKİ FERDİYET TECELLÎSİ - 2 Ağustos 2018
- Vefa Apartmanı - 25 Ağustos 2017
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!