Son Perde

Bir dervişin gidişine tanık oldum. Bu mekândan nasıl gidilir, öğretti bana. “Hâl etmek ne ola ki?” derdim. Anladım… “Kanserle savaşıyor” diye düşünürdüm hep. Gidişinin ardından idrak ettim ki, savaş değil danstı yaptığı eylem. Tıpkı semâ gibi… Gelen misafirinin etrafında dönerek uyumla, zarâfetle, Rabbinin mûsıkîsi ile uyumlu bir ibâdetti deneyimini taşıyışı. Olanı sevgiyle kabul edip bu üç boyutlu fânî dünyada üstüne düşen rolü oynayarak savaşır”mış” gibi yapıp aslında Sevgili’den geleni sevgiyle bağrına basarak gülümsemiş etrafa.

Bu bedende evlâdı olarak seyrettiğim onun filminin ardından, “Sevgili’ye en doğru şekliyle gitmek için geldik sanırım” diye düşündüm. Seyahatin tamamı elbette önemliydi, ama her filmin son sahnesi, her kitabın son örgüsü değil miydi gönlümüzde taht kuran? O zaman bizim seyahatimizin kapanışı Sevgili’ye yaraşır olmalı ki, bu yolculuğun bir mânâsı olsundu… Bütün mevzû, O’na, gülümseyerek, hasretle, dansla, düğünle, semâ ile gitmekti. Galiba bu son sahneye bizi hazırlayan, yolculuğun bütünü. Her an eyvallah bilincinde, her an O’nunla hâl-hamur olmadan o güzel kapanış çok imkân dahilinde görünmüyor. İlmek ilmek son sahnemizi örüyoruz yol boyunca. Her adımı, her anı idrâkle bilerek, hissederek geçirmek gerekiyor. Burada daha mühim bir düğüm çıkıyor önümüze… Böyle bir gücümüz var mı? Bilmem, bilemem…

Biz ilmek ilmek örebilir miyiz? Yoksa sadece Sevgili’nin ezelde ördüğü ilmekleri saymaya mı geldik? O zaman da, bari gayrette yakalasın Sevgili diyerek hiç değilse istikametimizi O’na çevirmek lazım galiba. Varsa ezel nasibimizde idrak etme lûtfu, son sahnede gül açar belki diyerek, bir gayretle gübresini suyunu vermek lazım tohumun. O tohum ruh ise, gübresiyle suyu aşk, sabır ve özlemle yüzümüzü hep Sevgili’ye dönmek olsa gerek…

Tam anlamıyla sırrı idrâk edemesem de, perdenin arasından sızan bir damladan hissettiğim şu ki: Yolculuğun kendisi keyifli olan; ama hâl ehli isek, uyanık isek, mürşidimizin ayak izlerinden gidebiliyor isek… Hâlâ en mühim sahnenin buluşma anı olduğunu düşünüyorum. O ana da, bizi yolculuğun kendisi hazırlıyor. Velhasıl kelâm, yolculuğu da hazırlayan O olduğuna göre, ezelden ebede gidişimizin pazarlığını yapıp “Belî! ” demişiz her şeye.

Şimdi seyredip âlemi, seyahatin idrâkle keyfini çıkarıp, her dâim O’nunla hâl-hamur olmaktan başka yapacak bir şey yok zannedersem… Son perde için, en yüksek becerilerimizi Sevgili’nin izni ve desteğiyle sergilememiz dileğiyle efendim…

Lâl

 

 

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
1 cevap

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın