Çağırdı Bir Güzel Kapıdan

Bir Haziran akşamı hicrete kalkıştı,

Affedişin, hoşgörünün, sevginin kapıları

Ardına kadar açıldı.

Korkusundan koşuyordu,

Umudunun gösterdiği istikamete doğru.

O’na koşuyordu

İçinden içine taşarcasına…

 

Özünde ne varsa ondan ibâret ya,

Oradan geleni arıyor,

Yeniden oraya dönmek için.

Buradaki istasyonda durduysa tren,

Sabredecek tüm gayretiyle çalışırken.

Ne yerde ne de gökyüzünde,

Yalnızca özünde arıyor artık…

 

Bir gün, o güzel hakkında konuşma fırsatı buldular,

O ise hizmete daldı.

Olduğu yerden sesler ise boğuk boğuk duyuluyordu…

Mühim olmadığını fark etti.

O zaten O’ndaydı ya…

Kulağından gireni özünde buluyordu…

Özünden çekip çıkacaktı nasıl olsa,

Acelesi yoktu…

 

Anlayanı da yoktu.

Anlaşılmaya dair kaygısı zaten yoktu.

Bir ihtimal verecekti, anlamaya ve anlaşılmaya…

Kendi anlayabilseydi kendisini,

Ucu bucağı olmayan anlam okyanusunda…

Hazır rüzgârlar eserken,

Gel, biz yelkenleri açalım…

 

Gün geldiğinde anlayacağız,

Nereye vardığımızı ve nereden yol aldığımızı…

Şimdi desem ki,

Yolların başı da sonu da aynı…

O güzelin ta kendisi…

Kendim bile kelâmımı anlamayacağım.

O halde yaşayalım da,

Hâlimizden anlayalım,

Anlamın anlamını…

The following two tabs change content below.

Umut Alihan Dikel

Hamım. Pişmekteyim. Yanacağım.

Son Yazıları: Umut Alihan Dikel (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın