Dijital Âşık

alıcısı yaradan kendine gel kendine

kötü huy nefsin parmağında kendine

eş oldu dedi ki onu kısa kesen eşkiyanın eline

nefesli gururdan hevesten çekinin

 

halayıktan hikâye geldi

fena dünya güzellerinin hasret ve takvasına dayanamazsın

nefeslerimiz temizlik küpünden sabâ rüzgârı

onu görünce bir daha iyi yürüsün rahvanlaşsın

 

Yukarıdaki dizeler tamamen bilgisayarda çalıştırılan bir algoritma tarafından üretilmiştir. Yani hiçbir insan elinden kaleme gelmiş değiller. Ancak bilgisayar, bu dizeleri, insanların söylediği güzel sözlerden oluşan bir veritabanını kullanarak oluşturdu. Yani kendisinin söylediği bir söz dahi yok. Söylenenleri tamamen farklı bir şekilde yeniden söylüyor.

Bu algoritmalar, bilgisayarların icadından çok önce de vardı. Aslında bir görevi yerine getirmeye yönelik kurallar ve komutlar bütününden ibaretler. Bilgisayarlar ise algoritmaları kullanarak çok çeşitli işleri yerine getirebiliyorlar. Bunlardan bir tanesi de şiir üretmek.

Kullanmış olduğum algoritmayı nasıl dizelerle beslerseniz ona göre ortaya eser çıkarıyor. “İkinci Yeni” şairlerinin eserlerini kullananların, “İkinci Yeni” akımına uygun şiir yazdıklarını gördüm. Benim de ilk sorduğum soru, ‘Sistemi acaba tasavvuf metinleri ile beslersek ne olur?’ oldu. İnternette bulabildiğim kaynaklardan faydalanarak soruma cevap verebilecek bir arşiv oluşturdum ve algoritmadan bana bir şiir üretmesini istedim. Aldığım sonuç harikaydı. Bir resmi incelediğinizde detayları görmek istemezseniz gözlerinizi hafif kısarsınız; böylece resmin sadece ana hatları görünür. Bu dizeleri okurken de biraz öyle yapmak gerekiyor. Şiir yazan algoritma, kullandığı veritabanı genişletildikçe kelimeler arasındaki ilişkiyi anlamlandırma konusunda daha başarılı olacağı için ileride okurken gözlerimizi kısmamız gerekmeyecek.

Yeni doğmuş bir çocuk gibi kelimeleri, cümleleri kullanmasını yeni öğrenen bir algoritma var elimizde. Onu hoş görmek lazım. Sonuçta o bir hiç. Ben hiçliği seyrediyorum. Ne gözle görülür, ne elle tutulur, ne koklanır ne de hissedilir bir şey ile karşı karşıyayım. Ancak sözleri var. Sözler de aslında ne söyleyenin ne de dinleyenin….

Sözcükler, Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi bir kolyeye dizilmiş inciler. Onlar mânâyı taşımakta ve aktarmakta bir nebze olsun faydalı oluyorlar. Her yerden konuşan hep ama hep aynı ve bir. Dolayısıyla dijital ortamda üretilen de fiziksel olarak üretilen de üretildiği mecradan bağımsız olarak mutlak tek bir üretene ait. Çok şükür…

Merak ediyorum, ileride daha hayal bile edemediğimiz hangi mecralardan biz ulaşacak, bizleri ucu bucağı olmayan sonsuz deryasında hayretler içinde hayran bırakmaya devam edecek?

“O, her an yeni bir iş ve oluştadır.” (Rahman Suresi, 29.Ayet)

The following two tabs change content below.

Umut Alihan Dikel

Hamım. Pişmekteyim. Yanacağım.

Son Yazıları: Umut Alihan Dikel (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın