2015 Özel “Dost” Ödülü Sahibi Rene Guenon Kimdir?

İslâm, Hint ve Çin tasavvuf doktrinlerini entellektüel seviyede ele alan ve modern dünyayı her yönüyle tenkit eden görüşleriyle tanınan Fransız mutasavvıf ve mütefekkiri Rene Guenon, 1886’da Fransa’da doğdu. Soy bakımından tamamen Fransız ve Katolik bir ailenin çocuğudur. Orta öğrenimini dinî bir okulda yaptı. 1902’de retorik öğrencisi olarak koleje başladı. 1903’te kolejin felsefe bölümüne girdi ve aynı yıl felsefe-edebiyat diplomasını aldı.

Ekim 1904’te Paris’te Collège Rollin’e matematik öğrencisi olarak yazıldı. Sağlık durumu el vermediği için üniversite öğrenimini bırakarak Paris’e yerleşti. Klasik öğretimin verdikleriyle tatmin olmadığını hissederek entellektüel ufkunu genişletmek için, o devirde rağbette olan “néo-spiritualiste” doktrinleri incelemeye yöneldi. Bir arkadaşı vasıtasıyla, “bâtın ve gizli ilimler” ile uğraşan “occultiste” bir cemiyetin ileri gelenleriyle tanıştı. Kısa zamanda ciddiyet ve titizliğiyle kendini kabul ettirdi. 1912’de Ezher şeyhi, Mâlikî âlimi ve Şâzeliyye tarikati şeyhi Abdurrahman İllîş el-Kebîr’in halifesi Abdülhâdî vasıtasıyla müslüman olup Şâzeliyye tarikatına intisap etti ve Abdülvâhid Yahyâ adını aldı.

1917’de Cezayir’in Sétif şehrindeki kolejde felsefe dersleri ile Fransızca ve Latince okuttu. Bu şehirde bulunduğu sırada Arapça’sını ilerletti. Muhtemelen bazı tasavvuf ehli kimselerle de tanıştı. 1918’de Fransa’ya döndü ve doğum yeri Blois’da felsefe öğretmeni oldu. Ertesi yıl öğretmenliği bırakıp Paris’e gitti. 1920’li yıllarda Paris Üniversitesi’nde kütüphaneci olarak çalıştı. Bu yıllarda evinde Hindû, Müslüman ve Hıristiyan ziyaretçileri kabul ederek sohbetlerde bulundu. Bazı dostlarının evinde Müslüman, Hindû, Yahudi ve Hıristiyan gençlerin devam ettiği toplantılara da katıldı.

1929’da tanıştığı Mısırlı mühendis Hasan Ferid Dina’nın dul kalan zengin eşi Marie W. Shillito’nun Abdülvâhid’in eserlerine büyük ilgi göstermesi ve Abdülvâhid’in eserlerini neşredecek bir yayınevi kurmayı düşündüğünü kendisine bildirmesi üzerine bu düşünceyi gerçekleştirmek için Abdülvâhid’in Mısır’dan bazı tasavvufî eserleri getirip bunları tercüme etmesi kararlaştırıldı. Abdülvâhid Yahyâ, bu maksatla Dina Hanım ile birlikte 1930’da Mısır’a gitti. 1931 kışında dostlarına Fransa’ya dönmekten vazgeçtiğini bildirdi ve Kahire’de, yeni memleketinin bütün örf ve âdetlerini benimsemiş “Şeyh Abdülvâhid Yahyâ” olarak yaşamaya başladı.

1934 Temmuzunda Şeyh Muhammed İbrâhim’in büyük kızı Fâtıma ile evlendi. Ertesi yıl arkadaşlarına mektup yazıp Paris’teki evini boşaltmalarını, kitap ve evrakı kendisine göndermelerini istedi.

1948’de Mısır tâbiiyetine geçmek için müracaat etti. Bu isteği ancak uzun teşebbüsler ve çok yüksek seviyede müdahaleler sonunda gerçekleşebildi. 1947’de bozulan sağlık durumu 1950’nin son aylarında daha da kötüleşti. 7 Ocak 1951’de vefât etti. Vasiyeti üzerine Seyyidinâ Hüseyn Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Derrâse Mezarlığı’na defnedildi.

Abdülvâhid Yahyâ eserlerinde daha çok Hindû doktrinlerini incelemek ve terminolojisini kullanmakla beraber, yeri geldikçe bütün dinlerden bahseder. İslâm tasavvufuna ayırdığı birkaç makale dışında İslâmiyet ve tasavvufa pek az yer verir; ancak bazı temel mefhumları, bilhassa “tevhid”, “vahdet-i vücûd”, “insân-ı kâmil”, “şeriat”, “tarikat” ve “hakikat” gibi mefhumları sık sık kullanır. Tevhid ve vahdet-i vücûdu düşüncesinin hem hareket hem de varış noktası olarak bütün yazılarında görmek mümkündür.

Sanskritçe ve Arapça’yı, Hint, Çin ve İslâm tasavvufu hakkındaki bilgilerini Doğulu üstatlardan şifâhî olarak öğrenen Abdülvâhid Yahyâ’nın tarikatlar Şâzeliyye ve Ekberiyye’dir.

“İslâm Tasavvufu” adlı makalesinde bütün an‘anevî doktrinler içinde şeriat ve hakikat farkının en açık bir şekilde İslâm’da ifade edildiğini, şeriatın herkes için müşterek, hakikatin ise yeterli kabiliyete sahip bir havas zümresine mahsus olduğunu belirtir. Ona göre İslâm tasavvufu herhangi bir dış tesirle doğmamıştır. Hz. Peygamber’e ulaşan bir intisap zinciri bulunmaktadır ve tamamen İslâmî’dir.

1904-1914 yılları arasında, az veya çok gizlilik vasfı taşıyan “occuliste”, “théosophiste” ve ispirtizmacı teşekküllere girip bunları içerden tanıma imkânını elde eden Abdülvâhid’e göre bu sözde ruhçu ve mâneviyatçıların görüşlerine dayanarak sağlam bir fikir binası kurulamaz. Onların görüşleri, değişik kelimelerle ifade edilen bir materyalizmden ibârettir.

Eserlerinde mevcut ve geçmiş bütün dinlerden bahseden ve modern Batı medeniyetini her yönüyle tenkit süzgecinden geçiren Abdülvâhid Yahyâ çeşitli din, fikir ve sanat çevrelerini derinden etkilemiştir. Fikirlerini benimseyenler Études Traditionelles dergisinde toplanmış, ölümünden sonra da bu dergiyi onun görüşleri doğrultusunda devam ettirmişlerdir. Titus Burckhardt (İbrâhim İzzeddin), Michel (Mustafa) Valsan, bazı fikrî ihtilâfları olmakla beraber İsviçreli Fritjof Schuon (Şeyh Îsâ), Martin Lings (Ebûbekir Sirâceddin), ve Ananda K. Coomaraywamy, onun ana fikirleri çerçevesinde kıymetli ilmî yayınlar yapmışlardır.

Abdülvâhid Yahyâ’nın eserleri İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Almanca gibi Batı dillerine tercüme edilmiştir. Kitaplarında René Guénon adını kullanmış, sadece Arapça yazdığı makaleler Abdülvâhid Yahyâ ismiyle yayımlanmıştır. On yedi kitap, beşi Arapça olmak üzere 350 kadar makale yazmış, makaleleri konularına göre derlenerek ölümünden sonra dokuz cilt halinde basılmıştır. Doğu ve Batı, Modern Dünyanın Bunalımı, Yatay ve Dikey Boyutların Sembolizmi, İslâm Maneviyatı ve Taoculuğa Toplu Bakış, Vedanta’ya Göre İnsan ve Halleri, Hristiyan Mistik Düşüncesi, Büyük Üçlü gibi, Türkçe’de de yayınlanan birçok eseri bulunmaktadır.

(Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin Rene Guenon maddesinden yararlanılarak hazırlanmıştır)

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın