Türkiye’nin Ermeni Meselesi – II

Sâmiha Ayverdi’nin “Türkiye’nin Ermeni Meselesi” isimli kitabının Sertaç Karaağaoğlu tarafından hazırlanmış bir özetini bölümler hâlinde dergimizde yayınlamaya başladığımızı geçen sayımızda belirtmiştik. Bu sayımızda sözkonusu özetin ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

***

Osmanlı Hükümeti 1914’te Cihan Harbi’ne girdi ve seferberlik ilân edildi. Aynı gün -21 Temmuz 1914- Taşnaksutyun ve diğer komitelerin yaptıkları fevkalâde toplantı sonunda taşra şubelerine şu tâlimat gönderildi:

“Rus ordusu hududdan ilerler ve Osmanlı askeri çekilir ise, her tarafına birden eldeki vesâit ile kıyam olunacak, Osmanlı ordusu iki ateş arasında bırakılacak, binalar ve beylik müesseseler bombalarla berhavâ edilecek, yakılacak, hükümet kuvvetleri işgal olunacak, levâzım kafilelerine baskın yapılacaktır. Aksine, Osmanlı ordusu ilerler ise, Ermeni askerleri silâhlarıyla Ruslara iltihak edecek ve kıtalarından firarla çeteler teşkil edileceklerdir.”

Bu bir başlangıçtır, ama bundan sonraki tüm gelişmeler bu minval üzere olmuştur. Bu arada, Fransa, İngiltere, Ermenileri kışkırtmalarını daha da arttırmışlardır. Taşnaksutyun’un faaliyeti, Çarlık Rusyası için, Türk Ermenistanı’nın işgaline efkâr-ı umumiyyeyi hazırlamaya mâtuftu. Beynelmilel vaziyet ve Çarlık Rusya’nın temâyülü hiçbir zaman Ermenistan muhtâriyetini vücûda getirmek değildi.

Seferberlik ilân edilmişti. Meşrûtî idârenin bütün nimetlerinden istifâde eden, daha evvel isyanlarda elebaşılık yapmış sergerdeleri Meclis-i Mebûsan’da mebus olarak bulunduran Ermenilerin de harbe iştirak etmesi icâp ediyordu. Ama komiteler ve rûhânî reisler, ırkdaşlarına kat’iyen harbe girmemelerini söylüyorlardı. Birçoğu bu emre uydu. Komiteler harbe gidenlerin silâhlarıyla beraber kaçmalarını emretmişti. Emir harfiyen yerine getirildi. Türk ordularından kaçırdıkları silâhları, Türkleri öldürmek için kullandılar. Osmanlı Devleti karşısında savaşan İtilâf Devletleri, Ermenileri ileri karakol olarak kullanmaya başladılar.

Taşnaksutyun Komitesi 1910 yılında Kopenhag’da yapılan Sosyalistler Kongresi’nde verdikleri muhtırada, Türkiye’deki faaliyetlerini şöyle özetler:

“1908 senesine kadar komitemizin Türkiye’deki faaliyet ve icraatı gizli ve gece olurdu. Silâh talimleri daima gece icrâ edilirdi. Faaliyetimiz tamamıyla ihtilâlî ve siyâsî bir mâhiyeti hâizdi. Aynı faaliyete bugün Memâlik-i Osmaniye’deki merkezlerimizde devam ediyoruz. Yalnız şu fark var ki, bunlar şimdi âşikâr ve gündüzleyin oluyor.”

Gönüllü olarak Rus ordusunda çarpışan Ermenilerin hâricinde kalanlar da Türk ordusunu içeriden hançerlediler. Ermeniler İtilâf Devletleri’ne casusluk yapıyorlardı. Ama bu, İtilâf Devletleri için kâfî değildi. Arkada ailesini, çocuğunu, annesini, babasını, kardeşini bırakıp cepheye giden Türk askerinin cepheden kaçması veya düşmanla iyi savaşamaması için geride bıraktıklarından emin olmaması lâzımdı.

Gene 1914-1918 Harbini müteakip Fransızlar Hatay’a girdikleri zaman, Ermeni çetecilerini silâhlandırıp eli-kolu bağlı müdâfaasız Türk halkını genç-ihtiyar, kadın-çocuk ayırmadan katliama tâbî tutmaları ne hazindir. Fakat daha da hazini, her zaman olduğu gibi, Garb’ın öldürenleri mazlum, ölenleri zâlim kabul ve ilân etmesidir.

Ermeni milleti o kadar kan dökücü ve gözünü kıpmadan cinâyet işlemeye elverişli bir iç bünyeye sahiptir ki, Gregoryenlerin bir Katolik Ermeni rahibini kaçırıp, mezhebinden dolayı işkence ile öldürdükleri mâlûmdur.

1914-1918 Harbi ile beraber, Türk orduları, birçok cephede çarpışma vaziyetine girmiştir. İşte böyle bir zamanda Ermeniler, İtilâf Devletleri’nin işlerini kolaylaştırmak için II. Meşrutiyet’ten bu yana yapılan hazırlıkları süratlendirmeye başladılar. Ellerinde bol miktarda silâh, bomba vs. bulunuyordu. Karşılarında da harb eden bir devletin, iç güvenlik için tutabildiği az sayıda asker ve asıl mühimi, kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklar vardı. Ermeniler için kahramanlık gösterme yolunda bundan büyük fırsat mı olurdu? Neticede Zeytun (Kahramanmaraş), Kayseri, Bitlis, Erzurum, Ma’murâtü’l-Aziz (bugünkü Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Yozgat, Van, İzmit, Adapazarı, Hüdâvendigâr (Bursa), Adana, Halep ve İzmir vilâyetlerinde, II. Meşrutiyet’ten evvelki isyanlara ilâveten bir de sabotaj hareketlerine girişildi. Gönüllü Ermeni birlikleri teşkil edilmişti. Bunlar, Rus ordusu saflarında Türklere karşı savaştırılıyordu. Daha evvel İngiltere’ye, Amerika’ya ve Rusya’ya gönderilmiş Ermeniler, bilhassa Kayseri ve Sivas’ta bomba imâl ediyorlardı. Çeteler tarafından öldürülen askerlerin ve Müslüman ahâlinin cesetleri parça parça ediliyor, gözleri oyuluyor ve akla hayâle gelmedik vahşetler yapılıyordu.

Cephede savaşan askerin içerilerine kadar sokulan Ermeniler ve bilhassa kilise mensupları, İtilâf Devletleri ve bilhassa Rusya hesabına casusluk yapıyorlardı. Meselâ Ma’murâtu’l-Aziz vilâyetinde İngiliz Konsoloshanesi’nde tercüman olan bir Ermeni, Onbirinci Kolordu hakkında bizzat dolaşarak topladığı mâlûmatla beraber yakalanmıştı. Burada bir parantez açıp İngiliz, Rus, Fransız gibi bütün ecnebi sefârethane ve konsoloshanelerindeki çeşitli hizmetlerin Ermeniler tarafından görüldüğünü ifâde edelim.

Birinci Cihan Harbi’nin başlangıcında harbe girememiş olan Amerika’yı tahrik ederek harbe sokmak için, Amerikan Koleji muallimlerinden Mr. Herborg’u Suşehri’nde öldürmüşlerdi. Bu cinayetin Türkler tarafından yapıldığı hakkında propaganda yapılmış ise de, Amerikan Konsolos Vekili Mr. Kek’in iştirakiyle kurulan komisyon, cinayetin Ermeniler tarafından ve zikredilen maksada mebni yapıldığını tespit etmiştir.

Van hududunda Türkler, Ruslarla muhârebe ederken, içerdeki Ermeniler orduyu arkadan vurarak şehrin düşmesini sağlamışlardı.

Hükümet, memleketin en buhranlı zamanında bunu kaçırılmaz bir fırsat bilerek hayatımıza kasteden askere, jandarmaya, kadınlara, çocuklara, ihtiyarlara karşı en müthiş cinayetleri irtikab eden, casusluk ve sabotaj yapan komitelere ait şubelerin derhal kapatılarak üyelerinin dağıtılmasına, nihayet 11 Nisan 1331’de (1915) karar verdi. Çıkarılan kanun:

“Madde 1- Vakt-i seferde ordu ve kolordu ve fırka kumandanları ve bunların vekilleri ve müstakil mevki kumandanları, ahâli tarafından herhangi bir kuvvetle hükümet emirlerine, memleket müdafaasına ve asâyişin muhâfazasına taalluk eden icraat ve tertibâta karşı muhâlefet ve silâhlı tecâvüz, mukavemet görürlerse, derhal askerî kuvvetle şiddetli surette bunları cezalandırmaya, yapılan tecâvüz ve mukavemeti esâsından imhâ etmeye mezun ve mecburdur.

Madde 2- Ordu ve müstakil kolordu ve fırka kumandanları, askerî sırları ifşâ veya casusluk ve hıyânetlerini öğrendiklerini köylerde ve kasabalarda meskûn kimseleri teker teker veya toplu olarak diğer mahallere sevk ve iskân edebilirler.

Madde 3- İşbu kanun neşir tarihinden muteberdir.”

14 Mayıs 1331 (1915)

Ermenilerin bulundukları yerden başka bir yere nakledilmeleri, bir devlet güvenliği zarûreti olarak tecelli etmiştir. Zira Ermeniler, orduyu arkadan vurmuşlar, erkeksiz kalan kadınlara, babasız kalan çocuklara tasallut etmişler, askerî manevraları ve ordunun vaziyetini İtilâf Devletlerine raporlar halinde bildirmişlerdir.

Ermeni komiteleri gene de çeteler hâlinde faaliyetlerine devam ettiler. Öyle ki, güvenlik kuvvetlerinin nezâretinde bir yerden başka bir yere nakledilen kafilelere hücum ederek, hem jandarmaları katlettiler, hem de kendi ırkdaşlarını yollarda perişan eylediler. Ayrıca nakledilen Ermeniler, ayrıldıkları yerleri ateşe vererek, büyük zararlara sebep olmaktan da geri kalmadılar. Bu nevî müdahale ve hıyânetler olmasaydı, nakil işleminin sâkin ve rahat geçeceği muhakkaktı.

Ermeni komiteleri, sahte ve uydurma isimlerle Avrupa gazetelerinde makaleler yazıyorlar, beyannâmeler neşrediyorlar ve durmaksızın katliamdan bahsettiriyorlardı. İngilizler öteden beri Ermenileri şarkta siyâsî menfaatleri için bir âlet olarak kullanmışlar, bunları siyâsî memurları, misyonerleri vâsıtasıyla kendi menfaatleri uğrunda felâketten felâkete sürüklemişlerdi. Fakat şu son teşebbüsleri, harb ettikleri devleti içten yıkmak gayesini güdüyordu.

The following two tabs change content below.

Sâmiha Ayverdi

Son Yazıları: Sâmiha Ayverdi (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın