Editörden (Temmuz-Ağustos 2015)

Merhaba Her Nefes Dostlarımız,

Bu sayımızda konumuz “Umre” ibâdeti, doğrusu böyle bir konu nasıl yazılabilir, anlatılabilir ve paylaşılabilir bilemiyorum. Mâlûm, bir şarkı sözü vardır, “Aşk yaşanır, anlatılmaz” diye… O mübârek topraklarda olmak bir başka hâldir… Âciz bir beşer olarak, her zaman, âlemlere rahmet o mübârek sevgilinin yaşadığı yerlere gidince, aslında herkes kendince ve kendine göre, ama muhakkak dolu dolu zamanlar yaşıyor diye düşünmüşümdür. Herkes kendi yaşadığını bilir ve anlatır. Her giden, oradan ihtiyacı olanı, ihtiyacı olduğu kadar alırken, hangi huyunu ve sevmediği hangi özelliğini ne kadar verebiliyor? Doğrusu bilemiyorum. Allah oralarda bulunup bırakmak istediklerimizi oralarda bırakmayı ve inşaallah oraların nuru ile nurlanmayı isteyen herkese nasip etsin.

Velhâsıl bu ayki konumuz da diğer konularımız gibi çok güzel ve özel bir konu… Ama sanırım, biraz daha kişiye özel, biraz daha gönlümüzde yer eden bir konu. Belki biraz mahrem, belki sadece gönül diliyle anlatılan ve anlaşılan bir konu. Bilemiyorum… Bildiğim, Hz. Mevlânâ’nın aşkın ne olduğuna dair kendisine gelen soruya “Ben ol da bil!” demesi gibi, kişiye özel ve ancak o kişinin yaşadığı şekliyle anlamamız gereken bir konu olduğudur.

Biz de Her Nefes ekibi olarak, sizlere kendimizce yaşadıklarımızdan, özlediklerimizden ve hissettiklerimizden bir sayı hazırladık. Bu sayımızda yer alan yazılar arasında ilk defa umreye giden, umreye giden ve bir süredir gidemeyerek orayı çok özleyen, hasret çeken tüm dostlardan kelâmlar var. Biz bu sayımızı çok beğendik. İnşaallah sizler de beğenirsiniz. Her zamanki gibi ve elbette kusurları bize, güzellikleri her şeyin sahibine âit olan bir sayımıza daha hoşgeldiniz, safâlar getirdiniz.

The following two tabs change content below.

Yosun Mater

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın