Oruca Tıbbî Bir Bakış

Ramazanın yaz aylarına geldiği bu yıl oruç tutmanın fayda ve zararları üzerine sık sık tartışıldığına şâhitlik eder oldum. Ben, oruç tutmanın faydalı olduğuna inanıyorum. Aksi hâlde, insanın ruh ve beden sağlığını bir bütün olarak görüp ikisini birden ihyâ etmeye çalışan İslâm dininin şartlarından biri olmazdı diye düşünmekteyim. Bu inancıma tıbbî bir delil ararken, Dr. Halûk Nurbâki’nin orucun faydaları konusunda bir yazısını buldum. Bu yazının hem benim gibi orucun faydalarını merak edenlere bir cevap olmasını hem de vücûdumuzda olanlardan haberdar olmamıza vesile olmasını dilerim.

Hayat getiren nimet oruç

“Eğer gerçekleri anlıyorsanız, her güçlüğe rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”

Bilindiği gibi Sûre-i Bakara’nın 4 âyeti (183-187) dinimizin temel ibâdetlerinden orucu emretmekte ve şartlarını bildirmektedir. Orucun maddî-mânevî hikmetleri saymakla bitmez. Biz 184. âyetin son cümlesinde vurgulanan hikmetleri tıbbî açıdan açıklayacağız.

Âyetin bu bölümüne dikkat edilirse, zor şartlarda bile oruç tutmanın hayırlı olduğu, dolayısı ile bizler için birçok nimetler getirdiği vurgulanıyor. Bu hikmetlerde ancak gerçekleri anlıyorsanız fark edilir buyruluyor.

Yakın yıllara kadar oruç, sindirim sistemi açısından bir dinlenmeden ibâret sanılırdı. Tıp ilerledikçe anlaşıldı ki, oruç tıbbî bir mûcizedir. İşte âyetin son cümlesi onun için “Eğer siz gerçekleri anlıyorsanız” diye başlamıştır.

Şimdi (…) orucun bilimsel açıdan sağlığımıza neler getirdiğini özetleyelim.

  1. Orucun sindirim sistemine etkileri:

Sindirim sistemi bilindiği gibi çok kalabalık bir organlar ailesinden kuruludur. Ağız ve çenemizdeki tükürük bezleri, dil, ağız, yutak, yemek borusu, mide, 12 parmak bağırsağı, karaciğer, pankreas gibi önemli organlar ve çeşitli bağırsak bölümleri bu sistemin elemanlarıdır. Bu sistemin önemli bir yanı bütün karışık bu organların bir kompitür sistemle otomatik idare edilmesindedir. Daha yemeğe başlarken hatta niyet ederken tüm bu sistem kendi görevine göre faaliyete geçer. Tabiidir ki, bu sistem günde 24 saat devamlı çalışmanın, çoğu kez sinirliliğin ve yanlış beslenmenin etkisi ile yıpranır.

İşte oruç tümü ile bu sisteme getirilen yılda bir aylık dinlenmedir. Fakat orucun asıl mûcizevî hikmeti karaciğer üzerindedir. Zirâ karaciğerin sindirim sistemi görevinden başka 15 görevi vardır. Sanki ömür boyu nöbet tutan bir görevli gibi yıpranır durur. Bu yüzden sindirim nedeni ile safra salınması onda diğer görevleri aksatma sorunları yaratır.

Oruç süresince karaciğer 4-6 saat istirahat etmektedir. Yukarıda izah ettiğim nedenlerle oruç dışındaki perhizler yeterli olmaz. Zirâ onda bir gramlık yiyecek mideye girdi mi sindirim sistemi kompitürü harekete geçer ve karaciğer hemen faaliyete başlar. Bilimsel olarak denebilir ki, bu dinlenme senede bir ayı temsil etmelidir.

Çağımızın canına düşkün insanı her fırsatta kan tahlili yaptırarak kendini emniyette hissetmek ister. Halbuki karaciğer hücresi dile gelse “Bana yapacağın en büyük yardım oruçtur” diyecektir.

Orucun karaciğere yardımı bir yandan da kan kimyası yolu iledir. Karaciğerin en güç görevlerinden biri alınan besinlerle yakılan besinleri dengede tutma zorluğudur. Vücuda giren her besini depo etmek ya da kanda yanmasını biçimlendirmek zorundadır. Halbuki oruçta, özellikle gündüz besin alınmaması nedeni ile karaciğer bu besin depolama işinde fevkalâde rahatlar. Ve bu rahatlık sırasında vücut için hayâtî önemi hâiz globülinler hazırlar. Bu sâyede korunma sisteminiz güçlenir.

Orucun, çok hassas birer organ sayılan yutak ve yemek borusu üzerinde dinlendirici etkisi de paha bilmez bir nimettir.

Midenin oruçtan aldığı etkilerin tümü olumludur. Mide tüm salgılarında şartlı salgı salar. Bu nedenle aç kalınca asit birikimi olduğu halde, oruçken asit birikimi olmaz. Zirâ oruca niyetle birlikte asit salgısı durur. Mide kasları ve salgı hücreleri böylece Ramazan boyunca dinlenmiş olur.

Arızasız, hastalığı olmayan bir mide de, iftarda gayet güçlü olduğu için, hayatında hiç oruç tutmamışların mesnetsiz iddialarının tersine başarılı bir sindirim yapar.

Oruç bağırsaklara da hem salgı hem hareket eden kaslar açısından tam bir dinlenme sağlar. Bağırsakların iç derileri ardında temel savunma sistemimizin bir parçası olan PEYER plakları vardır. Oruçta bu plaklar tam bir revizyona tâbî tutulur. Böylece sindirim yolundan geçen hastalıkların tümüne karşı daha dayanıklı oluruz.

  1. Orucun Dolaşım Sistemine Getirdiği Nimetler:

Oruçken gündüz kan hacmi azalır. Bu olay kalbe ciddi bir rahatlık sağlar. Daha önemlisi hücre arasındaki suyun azalması doku basıncının azalmasına neden olur. Halk arasında küçük tansiyon denilen doku basıncı kalp için pek önemlidir. İşte oruçta küçük tansiyon daima düşüktür ve de kalp rahattır.

Yine günümüz insanı, çeşitli hayat şartları nedeni ile tansiyon yükselmesinden muzdariptir. Senede bir ay tutulan oruç özellikle küçük tansiyonu düşürür.

Orucun dolaşım sistemine en önemli etkisi damarlar üzerine olanıdır. Bilindiği gibi damarları yıpratan, eskiten nedenlerin başında özellikle besin artıklarının iyi yakılmaması gelmektedir. Halbuki oruçken iftara yakın saatlerde kandaki tüm besinler yakılır ve artık kalmaz. Böylece damarlarda yağ bezleri ve artıklar daralma yapmaz. Yine çağımızın temel sağlık sorunlarından olan damar sertliklerine oruç en büyük korunma tedbiridir.

Dolaşım sisteminin bir parçası sayılabilen böbrekler oruçta dinlendiğinden çok kıymetli bir organımız da oruçla sağlığa kavuşmuş olur.

  1. Orucun hücrelere etkisi:

Hücreleri en çok etkileyen olay hücre içi ve hücre arası su dengesini ayarlamadır. Oruçlu iken hücre arası su asgariye (en aza) ineceğinden hücre fonksiyonlarında ciddi bir istirahata, dolayısıyla sağlığa kavuşur.

Size hücre dilinden bir örnek vermek gerekirse: Hipofiz, Tiroid, Pankreas salgı bezleri Ramazanı hasretle beklemektedir. Hiç değilse bir ay soluk almaları için.

  1. Orucun Sinir Sistemine Etkisi:

İyice bilmelidir ki, oruçlu iken bazılarında görülen huysuzluk ve tiryakiliğin sinir sistemi ile bir ilgisi yoktur. Bu hal nefsden gelen bir tepkidir.

Oruçta asıl sinir sistemi tam bir rahatlama içindedir. Bir ibâdeti yerine getirme mutluluğu bizdeki gerginliklerin, huysuzlukların hemen hemen tümünü yok eder. Daha içten bir teslimiyetle kederlerimiz bile kaybolur.

Günümüzün en önemli tıp sorunlarından olan stresler böylece büyük ölçüde kalkar.

Orucun bütün gün bizi cinsel arzulardan uzaklaştırması da sinir sistemi üzerindeki pek çok olumsuz etkiyi kaldırır.

Abdest ve orucun müşterek özellikleri ile çok ciddi bir düzene kavuşan beyin dolaşımı sinir sistemindeki sağlığın pek açık bir müjdecisidir.

Daha önce değindiğim gibi, tüm sinir sistemine etkili iç salgı bezlerindeki dinlenme de, orucun bu sisteme sağladığı yararların bir parçasıdır.

Ramazan boyunca ibâdet zevki ile huzura kavuşan bilinçaltı adeta yıkanmış gibi sinir sistemindeki gerginlikleri tümü ile siler.

  1. Kan yapımı ve orucun hikmetleri:

Kan kemik iliğinde yapılmaktadır. Vücutta kan ihtiyacı belirdikçe refleks kemik iliğini uyarır. Özellikle zayıf ve kansızlarda ve de kent biçimi yaşayışta kemik iliği çok tembeldir. Bu yüzden sarı benizliler gün geçtikçe artmaktadır.

Oruçlu iken kanda besinler en az düzeye düşünce; kemik iliği uyarılır. Bu yüzden, kanlıların tersine, böyle kansızlar oruç tuttuklarında daha kolay kan yaparlar. (Elbette ciddi bir kan hastalığı olanlar tıbbî kontrollerini hekimlerin tavsiyesine göre yaparlar)

Oruçlu iken karaciğer dinlenmiş olduğundan kemik iliğinin kan yapmak için ihtiyaç duyduğu maddeleri daha iyi ve sağlıklı hazırlar.

Orucun bu çok yönlü biyolojik hikmetleri nedeni ile zayıflar oruç tutunca şişmanlar. Aksine şişmanlar da oruç tutunca genel sağlıktaki olumlu etkileri nedeni ile zayıflar.

 

KAYNAK: Nurbaki, H. (1989). Hayat getiren nimet oruç. Kur’an-ı Kerim’den Âyetler ve İlmî Gerçekler (s. 98-102). Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

The following two tabs change content below.

Ayça

Son Yazıları: Ayça (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın