Sohbetler (Ocak 2014)
Mevlânâ Hazretleri, kendisini ziyarete gelen bir papazı kapıya kadar teşyî ettikleri zaman, bunun sebebini soranlara ‘Ben onun sıfatı ve mevkiine değil, ona bu vazifeyi veren Hakk’a hürmeten bu muâmeleyi gösteriyorum’ diye cevap verir.
Siz de, neden herkesin mutlaka kendi meşrebinizde olmasını istiyorsunuz ve istediğinizi bulamayınca da ayıplıyorsunuz? Siz onu ayıpladığınız gibi, onun da sizin hâlinizi beğenmeyeceği tabiîdir. Meselâ bâzı kimseye iyilik yapmak, tokat vurmak gibi gelir. İyilikten hoşlanan kimseye fenâlık etmek, ne türlü tesir ederse, kötülükten hoşlanan kimseye de iyilik aynı tesiri yapar, çünkü istîdat ve anlayışı ona elverişlidir.
Buna karşılık ‘Mâdem ki herkes bir vazife ile mükellef ve memurdur diyorsunuz, o hâlde fenâlık yapanlar neden cezâ görüyor?’ diyecek olursanız, işte bu suâliniz ile ortaya nâzik ve ince bir mesele çıkmış olur. Şöyle ki Cenâb-ı Hakk’ın birbirine zıt isimleri vardır. Meselâ Muiz olduğu gibi Müzil de vardır. Hâdî olduğu gibi Mûdil de vardır. Afüv olduğu gibi Müntakim de vardır. Bu isimler, isimlerin küllü olan Cenâb-ı Hak’tan ‘yâ Rabbî, bize bu isimlerin gereğini yerine getirebilmek için bir zuhur yeri ihsan et!’ diye niyazda bulunarak birer vücut istediler. Cenâb-ı Hak da bu taleplerini yerine getirdi ve her bir isim bir mazhara, bir vücûda büründü.
O halde, kahır yaptığın vakit, karşında Müntakim isminin zuhûrunu bekle… Evet, bir kimseye fenâlık yaparsan intikam alıcı isim hemen karşına gelir. Onun için ‘zulüm yapan neden cezasını bulur?’ diyemezsin. Çünkü zâlime karşı âdil ismi vardır.
Eğer bu kaideyi bilirsen, ‘niçin, neden böyle oluyor? Filân kimse neden böyle yapıyor?’ diyemezsin. İşte bu noktadan lâ faile illallah, lâ mevcûde illallah, yâni Allah’tan başka fâil ve mevcut yoktur, mânâsı çıkar.
‘Neden bu kimse böyle hareket ediyor, ben olsam böyle yapmazdım…’ demek abestir. Yapamazsın, çünkü sen o isme mazhar değilsin. Meselâ Allah seni Muiz yâni İzzet ismine lâyık etmiş, Müzil ismine değil…
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyâtı, 2000, s. 135-136)
*****
Sâmiha Hanım:
– Hak’tan ayan bir nesne yok, gözsüzlere pinhan imiş, sözüyle ifâde olunan gizlilik Hakk’ın kıskançlığı değil midir?
– “Evet… Allah’ın gizli sırlarını yine Allah’ın gayreti yâni kıskançlığı gizler. Bir erkeğin karısını nâmahrem bir erkekten kıskanıp saklaması gibi… Mürşidin de hakîkati meydandadır, aşikârdır. Fakat kendini herkese bildirmez. Nitekim Hazreti Mevlânâ da ‘Ben bir pergerim. Bir ayağım şeriatta durmakta; diğer ayağımla yetmiş iki milleti dolaşırım’ buyurur ve yine ‘Bende olanı gizlemek için onlar ile beraber görünürüm. Papazla papaz, hoca ile hoca, çocukla çocuk olurum. Fakat bunların hiçbiri değilim. Hem de hepsiyim, der. Bu, adetâ, mavi boncuk kimde ise benim gönlüm ondadır. Yâni herkes kendi zanmnca benim yârim oldu, meselesi gibidir.”
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyâtı, 2000, s. 217)
*****
Allah gizli değildir. Ondan başka bir şey yoktur ki gizli olsun. Her şey o, her gördüğün Hak… Gizlilik yok… Gizlilik sende, görmemezlik de sende… Eğer sana Allah’ı göstermeyen vücûdunu, yâni mevhum varlığını ortadan kaldırırsan, Hakk’ın gizli olmadığını anlarsın. Hak’tan ayan bir nesne yok /Gözsüzlere pinhan imiş.
Sen gözsüz olduğun, kör olduğun için Hakk’ı göremiyorsun. Ayıplanmaz. Bir köre, ‘niçin güneşi görmüyorsun?’ denemez. Çünkü kördür. Allah, görünen herşeyle kendini göstermiş, gizlememiş ayan etmiştir. Fakat bunu herkes göremez. Zîrâ görmek için istîdat sahibi değildir. Şu da var ki, bir kimsede zamanla o istîdat ve kabiliyet imkânı gelişebilir ve evvelce anlayamadığını duyamadığını anlayıp hissedebilir.
Meselâ Mesnevî okuyorsunuz. Bazen birinci defa okuduğunuzda anlayamadığınız bir mânâ, ikinci veya üçüncü okuyuşta sizin için gerçek mânâsını gösterebiliyor. Ve meselâ ortadan, hakikate müteallik bir söz söylüyorum. Açık, Türkçe, rumuzlu falan değil… Yüz kişi içinde ya üç ya dört kişi anlıyor. Üst tarafı ise dinlediği halde, bütün işittikleri kulaklarına girmeden dökülüp gidiyor.
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyâtı, 2000, s. 394-395)
Ken'an Rifâî
Son Yazıları: Ken'an Rifâî (Profiline git)
- Sohbetler (Ekim-Kasım-Aralık 2018) - 31 Aralık 2018
- Sohbetler (Temmuz-Ağustos-Eylül 2018) - 2 Ağustos 2018
- Sohbetler (Nisan-Mayıs-Haziran 2018) - 7 Haziran 2018
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!