Sebepler Kifâyetsiz Kalınca
Tasavvuf ile tanışmış her kim var ise bilir ki, her iyide biraz kötü, her kötüde biraz iyi vardır; ve ikisinin de kaynaklandığı yer mutlak sûretle aynıdır. Fakat bazı hikâyeler vardır, neyin iyi, neyin kötü, kimin haklı, kimin haksız olduğunun hiçbir önemi yoktur. Zira mühim olan sonuçtur. İşte haftalardır Gazze’de yaşananlar benim için böyle bir hikâye…
Ben kendimi dünya politikası üzerine beyânatta bulunacak kadar donanımlı görmüyorum. Benim işim, benim içim, bizim işimiz, bizim içimiz, siyâset değil; hiçbir zaman olmadı. Fakat bu konularda çalışan birçok kıymetli hocamızın yazılarını okumaya devam etmekte, öğrenmeye, anlamaya çalışmaktayız.
Bugün herhangi bir kimse internette, tek bir dilde şöyle kabaca bir araştırma, tarama yapsa, Filistin taraftarı sayısız profesörün yazılarını ve hemen yanında İsrail taraftarı sayısız profesörün savunmalarını bulabilirler.
Benim gibi şanslı iseniz, belki üst komşunuz İsrailli’dir ve uyayamadığı geceler, kapınızı çalıp su kaçağını tâmir etmeye gelen Türk teknisyene Kanada doğumlu olduğunu söylediğini anlatır. Babasını da eşi diye tanıttığını… Zira ülkesinde yaşananlardan utanmaktadır. Korkar garip…
Diyelim birimiz veya hepimiz, bütün günlerimizi ve hattâ aylarımızı işin ‘gerçeği’ni bulmaya adadık. Bu konudaki uzmanların araştırmalarını bulduk, okuduk; komşumuzu, arkadaşlarımızı dinledik. Diyelim ki, bir sürü yeni ve değerli bilgi kazandık. Peki elimize geçen bütün verileri tartarken, netice fark eder mi? Biz kim haklı, kim haksız diye düşünürken, ölen çocuklarından bir teki bile azalır mı? Bir tek anne bile daha az ağlar mı elimizdeki veriler sayesinde?
İşte tam da bu yüzden, Gazze’de yaşananlar, o veya bu çıkış sebebinden öte, kimin haklı, kimin haksız olduğundan bağımsız, başlı başına bir insanlık ayıbıdır.
Bu yüzyılda, bu donanımda, gelişmiş diplomasi yapıları ve olasılıkları varken, politika aracı olmuş taraflar, diyalog kurabilme yetisini yetirmiş liderler yüzünden yüzlerce çocuk gün ve gün ölmektedir. Aileler evlerini kaybetmekte, ülke talan olmaktadır. İşin en acıklı kısmı da bizler, yani dünyalılar, bütün bu olanları sessizce izlemekle yetinmekteyizdir.
Benim duâm odur ki, takdiri ve merhameti sonsuz olan Rabbim, tez zamanda ilgili kimselerin gözlerine indirdiği perdeleri kaldırsın ve inşaallah bu yaşananlar bir daha tekrar edilmemek üzere son bulsun.
Bizler de, bu zor zamanlarda, insan olmanın getirisi ile, orada olan kardeşlerimize yardım edebilecek vâsıtalar bulup, peşlerinden gidebilmeyi meşgale edinelim.
Allah o topraklarda yaşayan bütün insanların yardımcısı olsun. Âmin.
Sesil Pir
Son Yazıları: Sesil Pir (Profiline git)
- Değişen Ben, Değişen Kıta! - 25 Ağustos 2017
- İsviçre’de Ramazan - 30 Haziran 2017
- Her Nefeste Şükür - 6 Mayıs 2017
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!