Nuh’un Gemisi

Muharrem ayında din tarihi bakımından birçok önemli olay yaşanmıştır. İslâm  tarihi açısından kuşkusuz en acı olay, bu ay içinde olmuş Kerbelâ vak’asıdır.

 

İslamda mâtem yoktur. Şehâdet makamına erişmiş biri Peygamber’in elinden kevser şarabını içmiş ve Hz. Allah’ın cemâline mazhar olmuştur. Müslümanlıkta nefret de yoktur. Herşey Yüce Allah’tan gelir. Başımıza gelen hâdiselere göğüs germek ve râzı olmak Allah’ın isteğidir. Bu durumda Yezid’e lânet okuyup, nefret etmek de yersiz ve gereksizdir. Biz Ehl-i Beyt’i örnek alıp mücâdelemizi yapmalı, zâlimle değil zulümle uğraşmalıyız. Muharrem’in ilk on günü içinde yaşanan bu hâdise bizim mâtem tutmamız için değil, Ehl-i Beyt’i hatırlamak, saygı duymak ve onlara duyulan aşkın artması içindir.

 

Bu hâdisede Yezid nefsimizi, Hz. Hüseyin de ruhumuzu temsil eder. Nefis ehli biz beşerler, hâdiseler karşısında nefsimizin istediğini yaparsak Hz. Hüseyin’in başını kesmiş oluruz. Ruhumuzun istediğini yaparsak Yezid’in başını kesmiş oluruz. İçimizde  Kerbelâ hâdisesi her gün tekrar tekrar oluyor. Nefsimizi ancak aşk ile adam edebiliriz. Biz ne kadar kirli isek Ehl-i Beyt o kadar temiz, biz ne kadar kibir, kıskançlık ve nefret içindeysek onlar o kadar iyi ve kusurlardan arınmıştır.

 

Allah, Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamberimiz birçok hadisinde Ehl-i Beyt’ten bahsetmiştir. Bir hadiste “Size iki şey bırakıyorum, biri Kur’an, öteki Ehl-i Beytim” denmiştir. Ehl-i Beyt, Kur’an’ın yaşıyan hâlidir. Kur’an ile eşdeğer tutulan ev ehline  muhabbetin, Kur’an’a duyulan muhabbetle eşit olduğunu söyler mutasavvıflar.

 

Ehl-i Beyt sevgisi peygamber sevgisidir. Hz Ali’yi sevmeden Peygamber’i sevemeyiz. Peygamber’i sevmeden Hz. Ali’yi sevmek de mânâsızdır. Bir başka hadiste ise Hz. Muhammed der ki “Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir, ona binen kurtulur.” Ehl-i Beyt aşkı peygamber aşkı ile aynıdır. Ehl-i Beyt, Hz. Muhammed, Hz. Fatma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşur. Peygamber’in ailesinden evinin ehli olanlar, peygamber ahlâkını giyinenler Ehl-i Beyt’tir. Ahzab Sûresi’nin 33. âyetinde Allah Teâlâ buyuruyor: “Hakkıyla Allah irâde etmiştir, siz Ehl-i Beyt’den her türlü kötülük, kirlilik, kusur ve noksan beşerî zaafları kaldırsın ve sizleri tastamam, temiz, pâk kılsın.”

 

Allah’ın sevdiğini sevmek bizi O’na yaklaştırır. Nuh’un gemisinde olanlar, Allah, peygamber aşkını ve Ehl-i Beyt sevgisini bir gören insanlardır. Allah bize de nasip etsin inşaallah. Âmin…

 

 

The following two tabs change content below.

Banu Büyükcıngıl

Kendimi tanımak sevdasıyla yola çıktım. Sonra bu yolculukta parça parça olduğumu hissettim. Aramak, önce kendimi parçalara ayırmak mı demekti bilmiyordum. Sanki karanlıkta bir balçık çamurunun içinde yol almaya çalışıyor ve üşüyordum. Bir zaman sonra karşımda bir ışık gördüm, gayrı ihtiyari ışığa doğru yürüdüm. Işığın içinden geçerek cennet tasvirlerine benzeyen bir bahçenin içine aktığımı hissettim. Bu bahçenin içinden de cennette olduğu gibi dört nehir akıyordu; bal nehri, şarap nehri, süt nehri ve su nehri. Bu cennet bahçesi İnsan-ı Kamil'di. Onu farkettiğim günden beri, yaşadıklarımı ve hissettiklerimi Her Nefes Dergisi'nde paylaşmaya çalışıyorum.

Son Yazıları: Banu Büyükcıngıl (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın