“Ken’an Rifâî Tasavvuf Araştırmaları Merkezi, Uzakdoğu’daki Gözümüz, Kulağımız Olacak…”

Kyoto Üniversitesi’nde açılan bu merkezin çok önemli bir adım olduğunu, çok târihî bir adım olduğunu düşünüyorum. Japonya’da neredeyse yüz küsur yıllık bir geçmişi olan İslâmiyat çalışmalarının son otuz-kırk yılında tasavvufî çalışmalar, tasavvuf alanındaki çalışmalar ciddi bir ivme kazandı. Özellikle Izutsu’nun başlattığı bir ilginin devamında olan şimdiki o üçüncü, dördüncü kuşak arasında ciddi bir tasavvuf araştırmacısı grubu birikti, oluştu. Fakat bu sefer bu merkezin burada açılmış olmasının anlamı ve önemi biraz da bu grubu oluşturan üyelerin, bilim adamlarının, araştırmacıların arasında Türkçe bilen birtakım hocaların bulunması. Türkçe biliyorlar, bir kısmı Türkiye’de ciddi bir süre kalmışlar. Osmanlıca okuyabiliyorlar ve Türkçe yazılmış, Osmanlıca yazılmış kaynaklarımıza belli oranda hâkimler. Dolayısıyla sonucun biraz şöyle bir şey olması beklenir ve umulur inşaallah: Japonya’da açılan bu önemli tasavvuf araştırmaları merkezi özellikle Anadolu’daki Türkiye’deki Osmanlı tarihinde üretilmiş olan Türkçe yazılmış tasavvuf kaynaklarının Türkçe dışındaki dillerde tekrar yaşaması, canlanması, ihyâ edilmesi (bakımından) gündeme gelmesini sağlayacaktır kanaatindeyim.

Başka bir önemli tarafı da şu: Özellikle Orta Doğu merkezli tasavvuf araştırmaları veya Hindistan merkezli tasavvuf araştırmaları ciddi bir birikime ulaşmış durumda. Fakat Uzak Doğu’daki tasavvuf araştırmaları konusunda hâlâ kat edilecek çok mesâfe var. Malay Takımadaları, Cava, Endonezya arka planı hatta Çin, Çin’deki Uygur varlığı, Uygur Türkleri’nin varlığı, buralarda da ciddi bir tasavvufî gelenek, birikim var; önemli figürler, akımlar hâlihazırda yaşıyorlar. Fakat bize uzaklığı sebebiyle, yani coğrâfî olarak Türkiye’ye uzaklığı sebebiyle biz buralarla yeterince ilgileniyoruz diyemeyiz. Dil engelleri, coğrâfî engeller vesaire…

Bu merkez aynı zamanda âdeta (…) bir tür Uzak Doğu’daki gözümüz, kulağımız olacaktır kanaatini taşıyorum. Bu açılış süresince, bu geçirdiğimiz birkaç gün boyunca çok kıymetli anlara şâhit olduk. Çok güzel tanışıklıklar, dostluklar edinildi. Cân-ı gönülden koşturan ve hizmet etmek isteyen insanlarla bir arada olduk. Japon arkadaşlarımız arasında da hakikaten çok hevesli, kafasında bir sürü gündemi olan, gündem başlığı olan, birçok projeye başlamak için hevesli bir topluluk gördük. Çok genç olan arkadaşlar var. Meselâ işte burada İmam Birgivî üzerine çalışma yapmış, Abdulganî Nablusî üzerine çalışma yapmış, yapmakta olan, Abdullah Bosnevî üzerine çalışmış, çalışmakta olan gibi -yani çok ilginç bir şekilde burada olmasını beklemediğimiz- birtakım, yani karşılaşmayı beklemediğimiz birtakım başlıkların, projelerin, soruların, sorunların gündemi olduğunu gördük.

Kyoto Üniversitesi’nde sürpriz bir şekilde çok önemli birtakım dersler açılmış. Türkçe dersi var, Osmanlıca dersi var. Bu merkez bu derslerimizi domine edecektir, bu dersleri de daha ileriye taşıyacaktır kanaatindeyim. Osmanlıca dersinde Türkiye’deki birçok sosyal bilimler alanında faaliyet gösteren fakültelerde bile okutulmayan birtakım Osmanlıca metinlerin okutulduğunu gördük. Okutan arkadaşlarla tanıştık. Târih-i Nâimâ’yı okutuyor meselâ. Âşıkpaşazâde Tarihi’ni okutuyor, yani Osmanlıcasını okutuyor, bunu okuyan Japon öğrenciler var. Bu merkez aynı zamanda burada birikmiş olan bu enerjiyi de belli istikāmetlere kanalize edecektir kanaatindeyim. Osmanlıcanın, Türkçenin burada bir kez daha mevcut çalışmaların üzerinde canlanarak yükseleceği kanaatindeyim. Yeni meraklıların doğacağı kanaatindeyim.

Japonca gibi bizim uzak olduğumuz ve tanımadığımız bir dilde üretilen çok önemli tasavvufî birikim var, bilimsel birikim var. Yazılmış makāleler var, yazılmış kitaplar var. Izutsu’nun bizzat kendisinin kitapları ve diğer arkadaşların çalışmaları var. Meselâ bu çalışmalar Türkiye’de tanımadığımız çalışmalar. Bunları tanıma imkânı bulacağız. Izutsu’dan sonra onun bıraktığı yerden devam eden arkadaşların da yaptıkları konusunda fikir sahibi olacağız. Bir de tabiî onlar da bizim çalışmaları tanımış olacaklar. Hâsılı hakikaten çok önemli bir adım, önemli bir başarı. Allah bu teşebbüsü hayırla sonuçlandırsın, muvaffakiyetler versin. Gönül vermiş olan bütün hâdimlerine, hizmet edenlerine Allah sağlık, sıhhat, âfiyetler versin, güç versin. Daha da ileriye taşımak için inşaallah fetih nasip etsin, büyük açılımlar nasip etsin diye duâ ediyoruz.

Ahmet Murat Özel

 

(Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat Özel – Yalova Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi – Kyoto Üniversitesi Ken’an Rifâî Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin açılış töreninin ardından yapılan röportaj – 7 Mart 2016)

 

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın