Üsküdar Üniversitesi, İki Doğu’nun Köprüsü: Tasavvuf Kültürü Eğitim Programı Projesi Açılış Sempozyumu

İKİ DOĞUNUN KÖPRÜSÜ: TASAVVUF KÜLTÜRÜ EĞİTİM PROGRAMI
AÇILIŞ SEMPOZYUMU

AÇILIŞ SEMPOZYUMU PROGRAMI

22 Ekim 2016 – Cumartesi
Nermin TARHAN Konferans Salonu
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke

KAYIT
09:00 – 09:30

AÇILIŞ KONUŞMALARI
09:30 – 11:10

ARA
11:10 – 11:40

PROJE AÇILIŞ KONUŞMASI
11:40 – 12:10

“Japonya’da Tasavvuf Çalışmalarının Geçmiş, Şimdi
ve Geleceği: Tasavvufun Üçlü Eksen Çerçevesi ve
Disiplinlerarası Yaklaşımı”
Yasushi TONAGA, Prof. Dr.
Japonya, Kyoto Üniversitesi, Kenan Rifai Tasavvuf
Araştırmaları Merkezi, Asya ve Afrika Saha Çalışmaları
Enstitüsü

ÖĞLE YEMEĞI

PANEL 1
14:30 – 15:40

“Tasavvufun Japon Geleneksel Dini Şintoizmle
Karşılaştırılmalı Üçlü Eksen Çerçevesinde Antropolojik
Anlayışla Değerlendirilmesi”
Masayuki AKAHORİ, Prof. Dr.
Japonya, Tokyo Sophia Üniversitesi, İslâm Araştırmaları
Enstitüsü, Küresel Çalışmalar Okulu Dekanı

“Tasavvufun Üçlü Eksen Çerçevesi Perspektifinden Sudan
Tarikatlarında Tasavvufun Yorumu”
Daisuke MARUYAMA, Doç. Dr.
Japonya, Tokyo, Japon Savunma Akademisi, Beşerî
Bilimler Bölümü

ARA
15:40 – 16:00

PANEL 2
16:00 – 17:30

“Proje Kapsamında Görüş ve Değerlendirmeler”
Mahmud Erol KILIÇ, Prof. Dr.
Türkiye, İstanbul, Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı
Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf Ana Bilim Dalı

“Tasavvufun Teşekkül Dönemindeki Önemli Sûfîlerin Tasavvuf
Tarifleri Üzerinden İslâm Düşünce Geleneğinde Tasavvufun Yeri”
Osman Nuri KÜÇÜK, Prof. Dr.
Türkiye, İstanbul, Üsküdar Üniversitesi, Tasavvuf Araştırmaları
Enstitüsü

“Hakikatin Kestiği Parmak: İlk Tasavvuf Klasiklerinde Sufilere
Yönelik Eleştirilerin Ana Eksenleri”
Ahmet Murat ÖZEL, Yrd. Doç. Dr.
Türkiye, Yalova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf Ana Bilim
Dalı

KAPANIŞ
17:30

İKİ DOĞUNUN KÖPRÜSÜ: TASAVVUF KÜLTÜRÜ EĞİTİM PROGRAMI

Projeyi Destekleyen Kuruluş
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Proje Yürütücüsü
Üsküdar Üniversitesi, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü,
İstanbul, Türkiye

Proje Ortakları
Kyoto Üniversitesi, Asya ve Afrika Saha Araştırmaları
Enstitüsü (Graduate School of Asian and African Area
Studies), Kyoto, Japonya
Kerim Vakfı, İstanbul, Türkiye

Özet
Projenin amacı iki ülke araştırma kurumları arasında mevcut
akademik ve araştırma kapasitelerinin bir araya getirilerek
kültürel ve akademik işbirliğinin geliştirilmesidir. Proje, Japonya
ve Türkiye arasında tasavvuf alanı imkânlarının kuracağı
köprü ile akademik ve kültürel işbirliğini geliştirecektir.
Tasavvuf, akademik açıdan doktrin, toplumsal yaşamdaki
kültürel ve ahlaki boyutları ile Türkiye’nin tarihi ve kültürel
yapısına yönelik kapsamlı bir ilgi alanı ortaya koymaktadır.
Bu yöndeki anlayışın gelişmesi için araştırmacıların birincil
kaynaklara ulaşabilmesi, okuyabilmesi, kaynakları yerinde
değerlendirebilmesi gereklidir. Türkçe yazılmış eserler
Türkiye dışındaki akademik çevrelerde çok az bilinmektedir.
Tasavvufun kültürel, doktrinel ve ahlaki tarafının Türk
toplumu üzerinde önemli tezahürleri bulunmaktadır.

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü,
Kyoto Üniversitesinde ilgili konularda çalışan lisansüstü
öğrencilere yönelik Tasavvuf Kültürü içerikli bir eğitim
programı gerçekleştirecektir. Altı hafta sürecek olan
program 180 saat teorik ders içermektedir. Programa, Kyoto
Üniversitesi ve Japonya’nın ilgili konularda çalışmalarda
bulunan diğer Üniversitelerinden 10 doktora öğrencisi
katılacaktır. Program kapsamında Osmanlı Türkçesi ve
Paleografyası dersleri verilecek, Türkiye’deki yazma eser
birikimi tanıtılacak, tasavvuf düşüncesi ve İslam felsefesi
konuları ve birincil kaynakları, Osmanlı dönemi Türkçe
tasavvuf metinleri başta olmak üzere, incelenecektir. Bu
projeyle Tasavvuf Kültürü Eğitim Programına katılan genç
araştırmacılar, tasavvuf konularını akademik, literatür
merkezli bir meselenin de ötesinde, bu toplumu ve
kültürünü daha yakından tanıyarak anlama imkanı elde
edeceklerdir. Saha araştırmalarına konu olacak popüler
kültürün içindeki tasavvufi temaların anlaşılması, kültürel
ilişkiler tesis edilmesinde önemli ipuçları taşımaktadır.
Yapılacak çalışmalar tasavvuf konularının, ilk planda
Japon araştırmacıların akademik çalışmalarında daha
fazla yer bulması yönünde katkı sunabilir. Japonya önemli
bir akademik geleneğin temsilcisidir. Projenin, genç
nesil araştırmacıların Beşeri ve Sosyal Bilimler alanında
vereceği eserlerle, uzun vadede iki ülke toplumsal bakış
açıları üzerinde ve kamusal diplomasinin gelişmesinde
olumlu etkiler yaratması beklenmektedir. Ayrıca Türkiye
ve Japonya’da bulunan araştırmacıların yapacakları diğer
çalışmalarda karşılıklı olarak gelecekteki kapasitelerinin ve
ilgilerinin yönlenmesinde katkı sağlayabilir.

Kaynak: http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Tasavvufa Giriş I Eğitim Programı

TEKNİK ÖZELLİKLER

  • 15 hafta boyunca, haftada 4’er saat, toplam 60 saatlik bir eğitim programı
  • 23 Eylül 2016 –14 Ocak 2017 tarihleri arasında
  • Hafta içi ve hafta sonu sınıfları
  • Hafta içi grup: Cuma günü 09.00 – 13.00 / Hafta sonu grup: Cumartesi 09.00 – 13.00
  • 1 kültürel gezi
  • KESİN KAYIT DUYURUSU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

 

DERSLER

 

Tasavvuf Düşüncesine Giriş Osman Nuri Küçük, Doç.Dr.

16 saat

Tasavvufun İslâmî ilimler arasındaki yerini, asırlardır şekillenen metodolojisinin esaslarını ve bunun İslâm düşüncesi ve pratiği üzerindeki etkilerini; tasavvufun insan telakkisini, Allah- evren-insan ilişkisinde insan için öngörülen manevi tekâmülleri, Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, İbn Arabî gibi âriflerin hayat ve öğretileri üzerinden ele almaktadır. Bu öğretilerin günümüzle irtibatı; tasavvufun, insanın ‘anlam arayışına’ önerdiği çözümler ile bunların insanın bireysel ve sosyal hayatına tesirini şekillendiren temel dini/tasavvufi kavramlar incelenmektedir.

 

Tasavvuf Tarihine Giriş Muhammed Bedirhan, Dr.

16 saat

Tasavvufun kökeni, bir disiplin olarak ortaya çıkışı, kurumsallaşması ve farklı coğrafyalarda tarihsel süreçteki temsilleri gibi konuların ele alınacağı bu derste, bir yandan da önemli sufi şahsiyetlere değinme imkanı bulunacaktır.

 

Metinlerle Tasavvuf Cemalnur Sargut, Arzu Eylül Yalçınkaya, Öğr. Yard.

12 saat

Bu ders kapsamında tasavvuf başyapıtlarından okumalar yapılarak bu eserleri okuma ve yorumlama becerisi geliştirilecektir.

 

Tasavvufî Türk Edebiyatına Giriş Emine Yeniterzi, Prof. Dr.

8 saat

Bu derste, tasavvufî Türk edebiyatının Orta Asya ve Anadolu’daki ilk temsilcileri olan Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ ve Yûnus Emre’nin tasavvuf anlayışındaki insan/kul olma değer ve bilinci, ahlak güzelliği ve zengin bir iç dünyaya sahip olmanın yollarına dair tavsiyeleri tasavvuf ve edebiyat sarmalı içinde ele alınacak; bu öğretilerin tespit, tahlil ve terkip yöntemleri öğretilecektir.

 

Tasavvufun Diğer Disiplinlerle İlişkisi Nevzat Tarhan, Prof. Dr., İsmail Taşpınar, Prof. Dr.,Sinan Canan, Prof. Dr.

8 saat

Tasavvufun diğer disiplinlerle birlikte ele alınacağı dersler kapsamında katılımcılar tasavvufun yaşamın tüm alanlarına nüfuz etmiş olan ilişkisini keşfetme fırsatı bulacaklardır. Bu ders kapsamındaki seminerler dört hafta süresince psikoloji, davranış bilimleri ve sanat konularında, alanında tanınmış uzman kişiler davet edilerek verilecektir.

 

Kültür Gezisi Kerim Exclusive, Kerim Vakfı

Bu gezi hafta içi grupları için Cumartesi günü, hafta sonu grupları için Pazar günü yapılacaktır.

 

AYASOFYA’DA GİZLİ HİKMETLER

   

 

Seminer ve Gezi Programı:

 

Gezi Lideri                                          : Yard. Doç. Dr. Nazende Yılmaz

Önerilen Başlama ve Bitiş Saati     : 09:00 – 17:00

Toplam Süre                                       : 8 saat

Seminer Süresi                                   : 09:00 – 11:00

Transfer Gidiş                                     : 11:15 – 12:15

Öğle Yemeği                                        : 12:30 – 13:30

Gezi Süresi                                          : 2 saat

Transfer Dönüş                                  : 16:00 – 17:00

 

Dahil olan Hizmetler: Seminer, Gidiş-Dönüş Transfer, Öğle Yemeği, Müze Giriş Ücreti

 

Seminer ve Gezi hakkında kısa bilgilendirme:

Gelmiş geçmiş en etkileyici mabetlerden biri olan Ayasofya, günümüzde de birleştirici bir rol üstlenmeye devam ediyor. Bünyesinde birbirinden farklı pek çok kültürü ve inancı barındırıyor. Bu özelliğini belki de “Kutsal Hikmet” olarak nitelendirilen “Aya Sofya” isminde aramak doğru olacaktır. Kilise yapılmadan evvel aynı yerde yer alan pagan mabedinin de isminin bu olduğu rivayet edilir. Camiye çevrildikten sonra dahi isim değişikliğine uğramamıştır. “Kutsal Hikmet” ya da “Gizli Hikmet” denilince akla ne gelir? Tarihte hikmeti insanlara ilk öğretenler hep hakîm peygamberler değil midir? İlmin babası İdris A.S., Muhteşem mabedi yaptıran Süleyman Peygamber, sonradan Kabbala’ya dönüşen Hz.Musa’nın ilmi ve son olarak, belki de en parlak haliyle İbn-i Arabi’den yansıyan Muhammedî ilim.. İşte bunların izleri ve sembollerini “Aya Sofya” kubbesinin altında görmek mümkündür.

 

Nazende Yılmaz Kimdir?

Nazende Yılmaz Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümünü bitirmiş, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünden yüksek lisansını almıştır. “19. Yüzyıl İstanbul Kültür Ortamında Müzik ve Mekân” tez çalışması ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Sanat Tarihi Programında Doktorasını tamamlamıştır. Sanat Tarihi ve Kültür Tarihi üzerine çeşitli üniversitelerde dersler vermiş, A.B.D. Duke Universitesinin Türkiye’deki yaz okulu bünyesinde Dr. Bruce Lawrence ve Dr. Miriam Cook liderliğinde çalışmıştır.

Halen İstanbul Medipol Üniversitesi, Güzel Sanatlar Mimarlık ve Tasarım Fakültesi,  İç Mimarlık Bölümünde Yardımcı Doçent olarak hizmet vermektedir. Sanat tarihi, mimari ve müzik ilişkisi alanlarında pek çok yurt içi ve yurt dışı yayınları mevcuttur.

Kaynak: http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/60/tasavvufa-giris-i-egitim-programi

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Tasavvufî Eser Okumaları Eğitim Programı

TEKNİK ÖZELLİKLER

  • Toplam 30 saatlik bir eğitim programı
  • Hafta içi Sınıfı: 23 Eylül 2016 – 13 Ocak 2017 tarihleri arasında 15 hafta boyunca Cuma günleri, 09.00- 11.00 arasında 2 saat
  • Hafta sonu Sınıfı: 24 Eylül 2016 –14 Ocak 2017 tarihleri arasında 15 hafta boyunca Cumartesi günleri, 13.30 – 15.30 arasında 2 saat
  • 1 kültür gezisi
  • KESİN KAYIT DUYURUSU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

 

DERSLER

İbn Atâullah el-İskenderî ve Hikem-i Atâiyye

Ahmet Murat Özel, Yard. Doç. Dr.

16 saat

Tasavvuf tarihinin en etkili klasiklerinden biri İbn Ataullah İskenderi’ye ait olan Hikem-i Ataiyye eseridir. Tasavvuf klasikleri arasında, üzerine yazılmış yüze yakın yorum (şerh) ile en çok yorumlanan eserlerin başında gelmektedir. İki yüz elli civarında tasavvufi özlü söz içeren eser, maneviyat yolculuğunun en kritik meselelerine dair çarpıcı açıklamalar içerir. Seminerimizde bu etkileyici eseri okumaya ve anlamaya çalışacağız.

 

Ken’an Rifâi ve 20. Asrın ışığında Müslümanlık, Abdülkerîm El-Cîlî ve İnsan-ı Kâmil

Cemalnur Sargut, Arzu Eylül Yalçınkaya, Öğr. Yard.

14 saat

Bu derste tasavvufun temel konularından olan “insan-ı kâmil” kavramı hakkında, okunan eserlerle genel bir çerçeve sunulacak, konunun ilişkili olduğu meseleleri ve tasavvuf tarihindeki yaklaşımları tanıtılacaktır.

Kaynak: http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/62/tasavvuf-eser-okumalari

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Mevlânâ ile Manevî Gelişim ve Yaşam Bilgeliği II. Kur Eğitim Programı

Doç. Dr. Osman Nuri Küçük

Program, konuları bakımından birbiriyle irtibatlı dört kur şeklinde yapılandırılmıştır. 2016-2017 Güz döneminde açılacak olan ikinci kur 12 haftadır ve dersler 20 Ekim 2016 – 12 Ocak 2017 tarihleri arasında Perşembe günleri 15.00 – 17.00 saatlerinde gerçekleştirilecektir.

Programa yalnızca I. Kuru tamamlamış olanlar katılımcılar kayıt yaptırabilir. 

 

Programın Amacı ve Hedeflenen Kazanımlar

Programın gayesi Mevlânâ özelinde ehlullahın dine, hayata, insana, olaylara, evrene, insanın dünyadaki var oluşuna, insanın kapasite ve yeteneklerine, gam ve kederlerine, gönül hastalıklarına, sevgisizlik ve ayrılık ıstırabına, sevme potansiyeline, sevememe kuraklığına, kozmik aşka bakış açısına dair temel kavramların tanıtım ve anlaşılmasına yöneliktir. Program kapsamında Mesnevî dersleri üzerinden her insanın kendi iç arkeoloji sürecine dair temel sezgisel yöntemler ve yaşam bilgeliği üzerinde durulacaktır.

Dersler A. Avni konuk ve Ankaravî’nin Mesnevî şerhleri esas alınarak orijinal dilindeki beyitler üzerinden yapılacaktır.  İrfanî boyutu ile beyitler o haftanın kavramları üzerinden şerh edilecektir. Katılımcıların Mesnevî’nin o haftalık bölümünü Türkçe çevirisinden okuyarak gelmesi istifadeyi artıracaktır.

Bu ilkeler ışığında hedeflenen kazanımları şöyle özetleyebiliriz.

  • Ders anlatıcının Mevlâna’nın düşüncelerinden hareketle düzenlediği gönül terapi ilkeleri
  • Varoluşsal (ayrılık, değersizlik, başarısızlık, tatminsizlik, ölüm, anlamsızlık, suçluluk, …) korkularımızla yüzleşme
  • “kendini bilme”’ de ilk adım: Gönül kederlerinin, depresif duyguların kaynağını teşhis ve anlamlandırma
  • Tahrip edici dürtü ve düşüncelerin kontrolü ve yönlendirilmesi
  • Öz-benlik değer bilinci
  • Her bireyin kendi varlık kemâlini keşfe giden tekâmül yolunun sezgisel prensipleri.
  • Katılımcıların duygu durum ve gönül hallerinin seyrinin derste verilen ölçüm araçlarından yararlanma.
  • Yaşam ve çalışma zevkimizin nitelik ve niceliğinde olumlu değişim
  • Kendimizi enerjik ve canlı hissetmenin yolları
  • Estetik yönümüz
  • Yaratıcı bir hayal dünyasının ontolojik ve sezgisel yolu
  • Varlık algımızın eşik sınırları
  • Sevme becerisinin katmanları
  • Varlık ailesinin bir ferdi haline gelme: “vahdet şuuru”
  • Değerler manzumesi
  • Gönül sıhhati
  • Yaşam bilgeliğinin esaslarına ilişkin bilişsel ve sezgisel farkındalık

Kaynak: http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/64/mevln-ile-manev-gelisim-ve-yasam-bilgeligi

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Tasavvufî İrfan Işığında Kur’ân ve Resulûllah, I, II, III. Kur Eğitim Programı

Doç. Dr. Osman Nuri Küçük

KAPSAM

İslâm dini başka bir niteleme olmadan sadece İslâm sözcüğü ile ifade edilmelidir. Ancak insanların din algısı Resulullah (sav) dönemi dâhil, her dönem kendi seviyelerine uygun olmuştur. Sahabe arasında inançta bir tarz, mizaç ve derinlik farkı mevcuttur.

Dini ilimlerin her biri İslâm’ı ve onun iki temel kaynağını kendi penceresinden yorumlamıştır. İncelenen lafızlar aynı gibi görünür ama yorum ve mana her disiplinin kendi usulüne göre farklılık içerir. Bir kelamcının anladığıyla filozofun, müfessirin, fakîhin veya vâizin anladığı ve anlattığı din algısı, dinin bir yorumlama biçimidir. Aynı zannedilse de farklı niteliktedir. Bu farklılık, farklı özellikleriyle var olan insan doğasına, dini terminoloji ile söylenecek olursa ilahi murada uygundur.

İslâm tasavvufu, temel olarak Resulullah’a (sav) dayanır. Ancak onu ortak insan tecrübesine verdiği önem nedeniyle ırk ve dilleri farklı birçok toplumdaki, aziz, mistik ve bilgenin ezeli hikmet geleneğinden beslenerek anlamaya çalışır. Bu anlayış diğer dini ilimlerle ilişkilidir. Ancak kendine özgü (sui generis) bir idrake sahiptir. Tasavvufî irfân geleneği asırlardır Kur’ân ve Sünnete dayanan ve onların verilerini derin bir tecrübenin ışığında yorumlayan muazzam bir kültür mirasına sahiptir. Bu ders, mutasavvıf düşünürlerin vahiy ve Resulullah algısının usul ve umdelerini bu konudaki kaynaklardan istifade ile incelemektedir.

Bu program birbirini izleyen kurlar şeklinde düzenlenmektedir. Birinci kurda konunun genel bağlamı ve doktrin boyutu üzerinde bilgi alan değerli katılımcılarla ikinci ve üçüncü kurlarda aldıkları teorik bilgilerin uygulanarak etüt edileceği iki klasik eser takip edilecektir.

 

BİRİNCİ KUR:

6 hafta, 12 saat, her Cumartesi 11.00 – 13.00 saatlerinde, 24 Eylül – 5 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. 

  • Sufi düşünürlerin vahyin mahiyetine, Kur’an’a ve Mushafa dair yaklaşımları
  • Ayet nedir?
  • Kur’an’ı yorumlamadaki yöntem ve ilkeleri
  • Kur’an’ın ana kavramları ve bu kavramlara ilişkin sûfi müfessirlerin eserlerinden örnek ayet yorumları
  • Sufilerin Resulullah’ı ve sünneti anlamada takip ettikleri metot.
  • Velayet-Nübüvvet ilişkisi.
  • Resulullah’ın tarihsel yönü evrensel veçhesi: İnsan-ı Kamil Anlayışı
  • Resulullah’ın söz ve uygulamalarındaki çok katmanlılık
  • Sufilerin hadisleri anlamadaki yöntemleri
  • Buhari ve Müslim’den örnek hadis okumaları ve tasavvufi açıklamaları
  • İbnü’l-Arabi ve Mevlâna’nın bazı hadislere dair yaptığı yorumlar
  • Konevî’nin kırk hadis şerhinden seçme hadisler ve tasavvufi şerhleri

 

İKİNCİ KUR:

9 hafta, 18 saat, her Cumartesi 11.00 – 13.00 saatlerinde, 12 Kasım 2016 – 14 Ocak 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. 

Her hafta birinci saat, İlk tasavvufi tefsir kabul edilen Sehl Tusterî’nin eseri

Horasan erenlerinden olan Sehl b. Abdullah Tusterî (v. 283/896) İlk tasavvufi tefsir kabul edilen ve ilk dönem Sehliyye adıyla kendisine bir tasavvufi fırka nispet edilen tasavvuf büyüklerindendir. Hallac-ı Mansur’un şeyhi olarak da bilinir. O döneme kadar Kur’an ile ilgili dil özelliklerine dair çeşitli tefsirler yapılmıştır. Söz konusu eserin orijinalliği şu yönüyledir. Daha sonraki yazılan tasavvufi/işâri tefsirler çeşitli sufilerden derlemedir. Bu da hal, makam ve bağlamı farklı olan sufilere ait görüşlerin toplanması anlamına gelmektedir. Bağlamları farklı olan görüşlerin arasındaki irtibatın kurulması, ehli olmayan için son derece zordur. Tasavvufi tefsir konusunun gereken ilgiyi görmemesinin ana nedeni bu bağlam dağınıklığıdır denilebilir. Tümüyle Sehl’in görüşlerinden oluşan eser bu açıdan bütünlük ve ayetlerin tasavvufi hakikatlerine dair derinliğe haizdir. Eser Kur’an ayetlerinin dil bilgisinin ötesine uzanan anlam dünyasına dair katılımcılara bir bakış açısı sunacaktır. Bu bakış açısı Kur’an’ın evrensel mesajını, insan –evren- Allah ilişkisinin ipuçlarını ve Kur’an’ın ana konularını bir sûfî büyüğünün kalbine doğan manalar üzerinden takip etme fırsatı verecektir.

Her hafta ikinci saat, İmam Buhari’nin Sahih-i Buhari adlı hadis kitabı

Sevgili Peygamber Hz. Muhammed’in (sav) hadislerini ihtiva eden Sahih-i Buhari adlı eser, dini gelenekte Kur’an’dan sonra en otantik kabul edilen ikinci eserdir. Toplanan ilk hadis kitabıdır.

Derste ele alınacak hadisler klasik dilbilimsel ve yüzeysel hadis okumalarının ötesinde, İslâm’ın deruni ve ihsan yönünü teşkil eden ehlullahın şekillendirdiği tasavvufî gelenekle anlaşılan Resulullah (sav) anlayışı üzerinden etüt edilecektir. Hadisleri anlamadaki yöntem ve derinlik üzerinde durulacaktır.

Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olması hasebiyle Allah – insan – hayat ve metafizik konularındaki rehberliğinden ve evrensel mesajlarından istifade edilmesi hedeflenmektedir.

 

ÜÇÜNCÜ KUR:

12 hafta, 24 saat, her Perşembe 12.00 – 14.00 saatlerinde, 20 Ekim 2016 – 12 Ocak 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. 

İkinci kur içeriğinin devamı niteliğindedir. Aynı eserlerin okunmasına devam edilecektir.

http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/63/tasavvuf-irfn-isiginda-kurn-ve-reslullah

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Tasavvufa Giriş II Eğitim Programı

 TEKNİK ÖZELLİKLER

  • 15 hafta boyunca, haftada 4’er saat, toplam 60 saatlik bir eğitim programı
  • 23 Eylül 2016 –14 Ocak 2017 tarihleri arasında
  • Hafta içi grup: Cuma günü 13.30 – 17.30
  • 1 kültürel gezi
  • KESİN KAYIT DUYURUSU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

 

DERSLER

Tasavvuf Terimleri Muhammed Bedirhan, Dr.

16 saat

Bu derste yakaza, zühd, semâ, vakit, vecd, tecellî, vuslat ve ubûdiyet olmak üzere sekiz temel tasavvuf kavramı ele alınacaktır. Söz konusu terimlerin yer aldığı Seyyid Mustafa Râsim Efendi’nin Tasavvuf Sözlüğü (TS) (Istılâhât-ı İnsân-ı Kâmil) (İstanbul: İnsan Yayınları 2008) ile ders anlatıcısının telif ettiği DİA’daki (Diyanet İslam Ansiklopedisi) ilgili maddeler ders materyali olarak kullanılacaktır.

 

Tasavvuf Klasikleri  Arzu Eylül Yalçınkaya, Öğretim Yardımcısı

16 saat

Bu derste, tasavvuf literatürünün en çok yankı uyandıran, en etkili eserleri örnek metinlerle ve yazarlarının hayatları ekseninde ele alınacaktır. Her bir eser, tarihsel bir bağlama oturtularak, kendisinden önceki dönem ve sonrasıyla ilişkili olarak incelenecektir. Böylece bir yandan da, tasavvuf tarihinin eserler hattında bir tarihçesi çıkartılmış olacaktır.

 

Sufî Geleneğin Bazı Simaları Osman Nuri Küçük, Doç. Dr.

14 saat

Bu derste sufi geleneğin önemli temsilcilerinden 16 mutasavvıfa yer verilecektir. Ele alınan zatların hayatları ve eserlerindeki ana konular üzerinde durulacak aynı zamanda tasavvufi düşüncenin gelişim evrelerine göndermeler yapılacaktır.

 

Tasavvufî Türk Edebiyatı I Emine Yeniterzi, Prof. Dr.

8 saat

Dinî-tasavvufî Türk şiirinin on dört ve on beşinci yüzyıllardaki dört temel eseri (Mantıku’t-Tayr, Garîb-nâme, Mevlid, Muhammediyye); kaleme alan şairler, tertip, muhteva, Türk kültür ve inanç dünyasına katkıları, örnek metinlerden hareketle eserlerde yer alan temel öğretilerin tespit ve tahlilleri çervesinde incelenecektir.

 

Seminerler Nevzat Tarhan, Prof. Dr., İsmail Taşpınar, Prof. Dr.,Sinan Canan, Prof. Dr., Cemalnur Sargut, Ahmet Murat Özel, Yard. Doç. Dr.

6 saat

Tasavvufun diğer disiplinlerle birlikte ele alınacağı dersler kapsamında katılımcılar tasavvufun yaşamın tüm alanlarına nüfuz etmiş olan ilişkisini keşfetme fırsatı bulacaklardır. Bu ders kapsamındaki seminerler üç hafta süresince psikoloji, davranış bilimleri ve sanat konularında, alanında tanınmış uzman kişiler davet edilerek verilecektir.

 

Kültür Gezisi Kerim Exclusive, Kerim Vakfı

Bu gezi hafta içi grupları için Cumartesi günü, hafta sonu grupları için Pazar günü yapılacaktır.

 

SÜLEYMANİYE’de MİMARİNİN MÜZİĞİ-MÜZİĞİN MİMARİSİ

   

 

Seminer ve Gezi Programı:

 

Gezi Lideri                              : Yard. Doç. Dr. Nazende Yılmaz

Başlama ve Bitiş Saati          : 09:00 – 16:45

Toplam Süre                           : 7 saat 45 dakika

Seminer Süresi                       : 09:00 – 11:00

Transfer Gidiş                        : 11:15 – 12:15

Öğle Yemeği                           : 12:30 – 13:30

Gezi Süresi                             : 1 saat 30 dakika

Transfer Dönüş                     : 15:45 – 16:45

 

Dahil olan Hizmetler: Seminer, Gidiş-Dönüş Transfer, Öğle Yemeği, Müze Giriş Ücreti

 

Seminer ve Gezi hakkında kısa bilgilendirme:

Osmanlı Mimarisi ve musikisinin ortak değerleri, bu medeniyetin klasik devri olarak kabul edilen XVI.yüzyılda inşa edilen Süleymaniye Külliyesi‘nde çok rahat gözlemlenebilir. Koca Sinan’ın “kalfalık eserim” diyerek alçakgönüllülükle sunduğu bu yapı, aslında İstanbul’da yapılagelmiş en ihtişamlı ve bir o kadar da âhenkli bir yapıdır. Bu âhengin içinde devrinin müziğini, Pisagor’un bahsetmiş olduğu gezegenlerin müziğini, hatta batı müziğinin armonisini dahi bulmak mümkündür. Nitekim, bu husus Saî Mustafa Çelebi’nin kalemiyle Koca Sinan’ın ağzından şu sözlerle ifade edilmektedir;

“ Yedi kat göğün kurucusuna şükürler ve dokuz kat gökyüzünü billûr kubbeyle örten Allah’a sonsuz övgüler olsun ki, O bu su ve toprak işliğinde, kuralsız ve pergelsiz olarak, bünyesinde can ve yürek olmayan insanoğlunun sarayını biçimlendirip süsledi; kalp camiilerini iyi ahlâkla doldurup şen kıldı.”

Buradan da anlıyoruz ki yaradılış ve sanat anlayışının temelinde kelimeler ve bunların ifade ettikleri kavramlar vardır.

 

Nazende Yılmaz Kimdir?

Nazende Yılmaz Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümünü bitirmiş, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünden yüksek lisansını almıştır. “19. Yüzyıl İstanbul Kültür Ortamında Müzik ve Mekân” tez çalışması ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Sanat Tarihi Programında Doktorasını tamamlamıştır. Sanat Tarihi ve Kültür Tarihi üzerine çeşitli üniversitelerde dersler vermiş, A.B.D. Duke Universitesinin Türkiye’deki yaz okulu bünyesinde Dr. Bruce Lawrence ve Dr. Miriam Cook liderliğinde çalışmıştır.

Halen İstanbul Medipol Üniversitesi, Güzel Sanatlar Mimarlık ve Tasarım Fakültesi,  İç Mimarlık Bölümünde Yardımcı Doçent olarak hizmet vermektedir. Sanat tarihi, mimari ve müzik ilişkisi alanlarında pek çok yurt içi ve yurt dışı yayınları mevcuttur.

 

Kaynak: http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/61/tasavvufa-giris-ii-egitim-programi

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Tezsiz Yüksek Lisans Programı

Programa Başvuru Ve Ön kayıt:

Adaylar başvurularını 2 Haziran 2016 Perşembe tarihinden itibaren aşağıdaki adres üzerinden yapabilirler. Programa 4 yıllık lisans bölümlerinden mezun olanlar başvurabilir. Programa başvurularda ALES notu gerekmemektedir.

http://sis.uskudar.edu.tr/oibs/ogrsis/basvuru_login.aspx

 

Programın Teknik Özellikleri:

Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Tezsiz Yüksek Lisans Programı toplam iki yarıyıldan oluşmaktadır. Program kapsamında öğrenci 7 adet zorunlu ve 3 adet seçmeli ders alacaktır. Haftalık ders yükü en az 15 saattir. Program iki yarıyıl süresince toplam 30 kredi (75 AKTS eşdeğeri) ders ve bir Dönem Projesinden meydana gelmektedir. Öğrenci programı bir yıllık süre içerisinde tamamlayamadığı takdirde öğrenciye en fazla bir dönemlik ek süre tanınır.

 

Başvuru ve Ön kayıt               : 2 Haziran – 4 Eylül 2016

 

Mülakat Tarihleri                   : 8 Ağustos 2016               Saat: 10.00

5 Eylül 2016                     Saat: 10.00

 

Öğrenciler belirlenen iki tarihten birisinde sınava girebilirler.

 

Mülakat Yeri:

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke, Altunizade Mh. Haluk Türksoy Sk. No: 14 Üsküdar/ İstanbul

 

Kesin Kayıt İşlemleri                      : 9 Ağustos-9 Eylül 2016

Derslerin Başlama Tarihi            : 19 Eylül 2016

 

ÖĞRENİM ÜCRETLERİ :

Peşin Ödemelerde %5 indirim uygulanacaktır. Kredi kartı ödemelerinde toplam bedel 12’ye bölünebilecektir. Üsküdar Üniversitesi tarafından uygulanmakta olan özel indirimler hakkında aşağıdaki bağlantıdan bilgi edinilebilir.

http://uskudar.edu.tr/tr/sayfa/168/yuksek-lisans-burslari

http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/sayfa/30/tasavvuf-kulturu-ve-edebiyati-tezsiz-yuksek-lisans-programi

afis

Yasushi Tonaga: Dünya terörden ancak böyle kurtulabilir

Japonya’da Tasavvuf Araştırmaları Merkezi kuruldu. Merkezin başında ise Prof. Dr. Yasushi Tonaga var…

Balçiçek İLTER / GAZETE HABERTÜRK

Bir grup Japon profesör düşünün, hepsi alanlarında yaptıkları çalışmalarla iyi tanınan, çok değerli isimler… Hepsinin kaldırımda yan yana dizildiğini ve biz Türkleri taşıyan otobüs gözden kaybolana kadar el salladıklarını söylesem? Peki hepsinin sular seller gibi Türkçe konuştuğunu? Haydi bir detay daha vereyim, Kyoto Üniversitesi’nde bir tasavvuf kürsüsü açıldığını? “Yok artık!’’ mı dersiniz? Demeyin. Çünkü bu söylediklerimin hepsi tamamen gerçek. Geçen hafta Pazartesi Sohbeti konusu olacaklardı ama malum ülkemiz son derece acı bir tecrübeyle sarsıldı, o yüzden bu “Memlekette ve uzandığı yerlerde güzel şeyler de oluyor’’ yazısı bugüne kaldı.

Pazartesi Sohbeti’nin konukları, tasavvuf araştırmalarıyla tanınan Cemalnur Sargut ve Kyoto Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yasushi Tonaga.

ABD VE ÇİN’DE AÇILMIŞTI

Önce biraz bilgi… Kenan Rifai İslam Araştırmaları adı altındaki yapılanma Japonya’da ilk değil. TÜRKKAD ve Kerim Vakfı tarafından 2009’da ABD North Carolina Chapell Hill’de, ardından 2011’de Çin Pekin Üniversitesi İleri Beşeri Bilimler Enstitüsü’nde açılmış. Cemalnur Sargut’un merkezin açılışında söyledikleri, işi özetliyor galiba: “Tam da bugün bu anlayışa ihtiyacımız var. Terörden ancak böyle kurtulabiliriz. Tasavvufu üst seviyede bir ahlaki eğitim olarak görmeliyiz. 5 yıl önce Amerika’da başladık bu enstitüleri kurmaya, mezunlarımızdan biri Amerika’nın en önemli İslam yazarlarından biri. Çin’de açmaya karar verdiğimizde ‘Yapmayın Hocam’ dediler. Ama bakın, inanınca oluyor!’’

NİYE JAPONYA?

Kyoto gezisinden öğrendiğim bir başka bilgiye gelince… Milattan 4-5 asır önce Çin’de, Pekin civarında Lao-Tzu adında bir bilgenin yazdığı, ‘Tao Te Çing’ isimli 81 bölümden oluşan kısa bir kitap var. Yaklaşık 100 yıl sonra bu kitaba bir yorum getiren Çuang-Tzu diye bir başka Taocu düşünürün bir kitabı daha bulunuyor. Profesör Isutzu, Tao Te Çing ve Çuang- Tzu’nun buna getirdiği yorumu temel alarak Taoculuktaki anahtar kavramların da semantik bir incelemesini yapıyor. Ve görüyor ki, İbn Arabi’nin tasavvufundaki anahtar kavramlarla Lao-Tzu ve Çuang-Tzu’nun Taoculuğundaki anahtar kavramlar arasında hemen hemen bire bir benzerlik var. Birbirinden 9 bin 500 kilometre uzaklıkta 3 kişi… İkisi Pekin’de milattan 4-5 asır önce yaşamış. Üçüncüsü milattan 12 asır sonra İspanya’da. 17-18 asırlık bir zaman aralığı ve büyük bir lisan farkı var: 28 harfle yazılan Arap alfabesi, 40 bin idiogramla yazılan Çin alfabesi. Şimdi bu düşünürlerin aynı şeyleri söylemesi ve aynı dünya görüşünü dile getirmesi.. Ve Profesör Izutsu… Ve izinden giden Cemalnur Sargut, Yasushi Tonaga… İşte belki de “Niye tasavvuf, niye Japonya?’’ sorusunun çok kısa bir cevabı….

‘JAPONLARA İSLAM’IN ASIL YÜZÜNÜ ANLATACAĞIZ’

Prof. Dr. Yasushi Tonaga Kyoto; Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin başında. Tonaga, Kyoto Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Fakültesi Öğretim Üyesi, aynı zamanda üniversitenin İslam Araştırmaları Merkezi’nde araştırmacı olarak görev yapıyor. Tonaga, İslam tasavvufu eğitimi gören öğrencileri Türkiye’ye gönderiyor. Bu nedenle öğrencilerinin çoğu tıpkı kendisi gibi Türkçe’yi gayet iyi konuşuyor. Tonaga’nın en büyük hedeflerinden biri, İslamafobi’ye karşı Japon halkını bilinçlendirmek. Profesör, bir hocasının İbn Arabi ve onun ideolojisi üzerine yazdığı bir kitaptan etkilenerek tasavvufa ilgi duymuş. 1986-1988 döneminde Kahire Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra Türkiye’ye gelmiş. Osmanlı döneminin İslam kültürü için önemini anladıktan sonra o döneme ilişkin İslam medeniyeti ve İslam’da mistisizm konularını araştırmaya başlamış.

-Niye tasavvuf?

Sadece İslam tasavvufu değil, genel olarak mistisizm ilgimi çekiyor. Bu yeni açmış olduğumuz merkezde de çeşitli mistisizm trendlerinin karşılaştırması üzerine bir çalışma yapmak istiyorum. Sadece sufizmle değil, aynı zamanda İslam sufizmi ile Budist mistisizm karşılaştırması mesela…

-İslamofobi var mı Japonya’da?

Japonya’da İslamafobi Avrupa ya da Amerika’ya nazaran çok yüksek değil. Zaten Japonların İslam hakkındaki genel bilgileri de oldukça az. Zaten ben birkaç çeşit İslam olduğunu düşünüyorum. Biri çok terör odaklı radikal İslam. Ama Türkiye’deki geleneksel İslam bu tarz bir İslam’dan çok farklı. Çünkü sufizm ve tarikat geleneği başka. Işte bu merkezde sufizme dayalı Türk İslam örneğiyle İslam’ın asıl yüzünü göstermek istiyorum. Merkezimizde genel Japon toplumunu İslam’ın diğer yüzü, yani sufi İslam’ı hakkında bilgilendirmeyi başarabilirsek, onlar da İslam’ı farklı bir ışık altında görmüş olacaklar ve belki de İslam’ın güncel imajını değiştirmede bir katkımız olacaktır.

-Öğrencilerden bahseder misiniz?

Her yıl 1 ya da 2 öğrenci seçerim tasavvuf araştırmaları için… Bunlardan bazıları Arap tasavvufu, bazıları da İran tasavvufuyla ilgilenir. Son zamanlarda ise öğrencilerimin yarısı Türk tasavvufuyla ilgileniyor. Öğrencilerim birkaç ay hatta bazen birkaç sene Türkiye’de bulunuyorlar. Burada gerek alan çalışmalarını yürütüyorlar ya da zamanlarını kütüphanelerde ve arşivlerin arasında geçiriyorlar.

UZAKDOĞU-ORTADOĞU ARASINDA KÖPRÜ

-Japonlar tasavvuf düşüncesine ne kadar yakın?

Japon halkının tasavvufa ilgisi büyük çünkü Japonya’da mistisizm geleneği var. Gelecekte ise Kyoto’nun tasavvuf çalışmaları alanında Asya ve Uzakdoğu için bir merkez haline dönüşmesini istiyorum. Merkezimizin Uzakdoğu ile Ortadoğu arasında köprü görevini görmesini istiyoruz. O yüzden öğrencilerimin çoğunu sufizm araştırmaları için Türkiye’ye göndermek istiyorum. Yalnızca modern Türkiye’de tasavvuf değil aynı zamanda Osmanlı dönemi tasavvufu konusunda araştırma yapmaları için. Ayrıca Türk öğrencilerin ile akademisyenlerin de Kyoto Üniversitesi’ne gelip seminer vermelerini çok isterim.

Kerim Vakfı Kurucu Üyesi Cemalnur Sargut

‘PARÇAYI DEĞİL, BÜTÜNÜ GÖRMELİYİZ’

-Açılış konuşmanızda “İslami terör’’e vurgu yaptınız… Öte yandan Türkiye birçok terör dalgasıyla başa çıkmaya çalışıyor, biz sıradan insanlar nasıl dik duracağız peki?

En büyük hatamızla başlayayım mı? Kitaplarımızı, yani manevi kitaplarımızı o devrin kitabı olarak okuyup, “Ay, ne güzel” deyip, bırakıyoruz. Halbuki bunların gayesi onu bugünkü hayata indirgemek, ‘Ben bunları nasıl yaşarım?’ı anlayabilmek. Ve tasavvuf da budur zaten. Tasavvuf bir yaşam ilmidir. Sadece fikir ve bilgiden ibaret değildir; tasavvuf bir hal ilmidir. Hadiselerin iç manalarını görebilmek; ancak en büyükten en küçüğe, yani makrodan mikroya, yahut mikrodan makroya Allah’ın aynı hakikati, farklı farklı biçimlerde anlatışını idrak etmektir. Dolayısıyla; Allah’ın bizim için ortaya koyduğu her şeyin doğru ve güzel olduğu önce imanla kabul edilirse, hadiseleri kötü görmek diye bir şey söz konusu olamaz. Onlardan çok büyük dersler çıkarılabilir. Ancak, bütünü görücü göz lazım, parçayı görücü değil. Parçayı gören göz; kendine verilen zarar üzerinde durur ve bunu bir haksızlık olarak görür. Halbuki bir annenin 4 çocuğu varsa, bir tanesi diğerlerinden şikâyetçi ise ve şikâyetinde haklı gibi gözükse de; anne diğer 3 çocuğunun da fikirlerini alır. Hepsini bir araya getirecek şekilde, hepsinin arasında sulh sağlayacak şekilde ortak bir karara varır.

-Peki bu öğretiyi günlük hayata nasıl uygulayacağız? Nasıl isyan etmeyeceğiz yaşananlara?

Allah’ın adaletine güveneceğiz. Biz kendimiz açısından bakarsak belki bazı hadiseleri adaletsiz gibi görsek de bütün açısından, toplum açısından, yukarıdan bakışı ön plana alırsak, o zaman ne kadar büyük bir adalet olduğunu ve her hadisenin benim tekamülüm için lütuf olduğunu görürüz. Anlıyoruz ki kuyudan su çıkması için ona epey bir kazma darbesi vurmak gerekiyor. Benim de su gibi olan manamın ortaya çıkması için bazı sıkıntı ve acıları çekmem lazım. Bunlar benim için lütuftur. Ameliyat da acılı bir iştir, ama sonuçta insanı sıhhate kavuşturur. Böyle düşünmeye başladığın zaman; hadiselerdeki sıkıntıyı değil, lütfu görmeye başlarsın. Teröre karşı tek çare birleşmektir. Allah farklılıkları kabul ederek birbirimize sahip çıkmamızı istiyor. Bu dengeyi ve adaleti kaybettiğimiz için de belki bugün yaşadığımız terör gibi problemler karşısında dik duramıyoruz.

-Siz acıların en büyüğünü yaşadınız, evladınızı kaybettiniz. Şehit haberlerinden sonraki tepkiler için ne düşünüyorsunuz?

Bir kere olaya bütünden baktığımız zaman, onların şehit olmasında mutlaka bir mana vardır ve kimsenin ölüm tarihi gecikmez, mutlaka vaktinde olacaktır. Karşıdan baktığım zaman; ailelerin acısını içimde hissediyorum. O bakımdan da terörle mücadele etmenin şart olduğunu ama hadiselere kalben itirazı da terk etmenin şart olduğunu görüyorum. İnsan mücadelesini aşırı üzüntü hissetmeden yapmalı. Hayatı kendine cehennem etmeden mücadele yaparsa; o zaman çok başarılı olur. Çünkü o nefsi için değil ancak Allah için mücadele yapıyordur. Böyle bakmak çok daha önemlidir, bu bakış açısından da; kardeşimizin, yani orada o evlatlarını kaybeden annelerin, babaların acılarını içimizde duyacağız… Ben de anne olarak evlat kaybetmiş biriyim dediğiniz gibi, ama bir yandan da Allah’ın şehadet şerefine ulaştırdığı askerlerimiz için Allah’a şükrediyorum, şükretmeliyiz.

-Amerika, Çin ve bugün Japonya… Tasavvuf kürsüleri son hızla ilerliyor…

İlk yola çıktığımda biz bile bu noktaya geleceğimizi düşünmemiştik. Dünyada büyük bir arayış var ve bu arayışa en iyi tasavvuf ilminin cevap vereceğini düşünüyorum.

http://www.haberturk.com/gundem/haber/1216113-yasushi-tonaga-dunya-terorden-ancak-boyle-kurtulabilir

Japonlara tasavvuf düşüncesi çok yakın

ABD ve Çin’in ardından Japonya’da da Tasavvuf Araştırmaları Merkezi kuruldu. TÜRKKAD ve Kerim Vakfı’nın girişimleri ile Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nde kurulan Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin başına gelen Prof. Yasushi Tonaga: “Mistisizm ilgimi çekiyor” diyor
TÜRKKAD ve Kerim Vakfı tarafından 2009 yılında ABD North Carolina Chapell Hill’de ardından 2011’de Çin Pekin Üniversitesi İleri Beşeri Bilimler Enstitüsü’nde açıldı Ken’an Rifai İslam Araştırmaları Kürsüleri… Bu iki kürsünün ardından bir başka uzak nokta, Japonya hedefteydi. Geçtiğimiz hafta merkezin resmi açılışı için Kyoto’daydık. Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin açılışı Kyoto Üniversitesi üst düzey temsilcileri ile TÜRKKAD, Kerim Vakfı üyeleri ve Türkiye’deki tasavvuf alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla yapıldı. TÜRKKAD İstanbul Şube Başkanı, Kerim Vakfı kurucu üyesi ve tasavvuf araştırmaları ile tanınan Cemalnur Sargut merkezin açılışında gururluydu: “Tassavufu üst seviyede bir ahlaki eğitim olarak görüp, uç düşüncelerden terörizmden, tartışmadan uzak kalmak için bu tür enstitülere ihtiyacımız var. Beş yıl önce Amerika’da başladık bu enstitüleri kurmaya, mezunlarımızdan biri Amerika’nın en önemli İslam yazarlarından biri. Çin’de açmaya karar verdiğimizde “Yapmayın Hocam” dediler. Ama bunu da başarabildik. Şimdi Japonya’ya kadar ulaştık. Burada da başarılı olacağımızı düşünüyorum.” Kyoto Üniversitesi Tassuvuf Araştırmaları Merkezi’nin başına çok iyi derecede Türkçe bilen Prof. Yasushi Tonaga getirildi. Tonaga, Kyoto Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Fakültesi öğretim üyesi, aynı zamanda üniversitenin İslam Araştırmaları Merkezi’nde araştırmacı olarak görev yapıyor. Tonaga İslam tasavvufu eğitimi gören öğrencilerini Türkiye’ye gönderen bir isim. Bu nedenle öğrencilerinin çoğu tıpkı kendi gibi Türkçe’yi gayet iyi konuşuyor. Dünyanın bir ucunda Türkçeye ve tasavvufa bu kadar hakim Japonlar görmek hayret vericiydi. Tonaga’nın en büyük hedeflerinden biri İslamofobiye karşı Japon halkını bilinçlendirmek. Tonaga, bir hocasının İbn Arabi ve onun ideolojisi üzerine yazdığı bir kitaptan etkilenerek tassavufa ilgi duyuyor. 1986-1988 döneminde Kahire Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra 1987’de Türkiye’ye geliyor. Osmanlı döneminin İslam kültürü için önemini anladıktan sonra Osmanlı döneminde İslam medeniyeti ve İslam’da mistisizm konularını araştırmaya başlıyor. O tarihten itibaren zaman zaman Türkiye’ye gelip yaşayan Tonaga ile tassuvuf aşkı üzerine sohbet ettik:JAPONYA’DA İSLAMAFOBİ AZ
– Siz kendinizi tasavvufun neresinde tanımlıyorsunuz?

– Tasavvuf düşüncesiyle yakından ilgileniyorum ama sadece İslam tasavvufuyla değil, genel olarak mistisizm ile yani dünyada bilinen her türlü mistisizm ilgimi çekiyor. Bu yeni açmış olduğumuz merkezde de çeşitli mistisizm trendlerinin karşılaştırması üzerine bir çalışma yapmak istiyorum, sadece sufizmle değil, aynı zamanda İslam sufizmi ile Budist mistisizm karşılaştırması mesela…
– İslamofobinin bu kadar yaygınlaştığı bu dönemde işiniz epey zor…
– Japonya’da İslamofobi Avrupa ya da Amerika’ya nazaran çok yüksek değil. Zaten Japonların İslam hakkındaki genel bigileri de düşük. Zaten ben birkaç çeşit İslam olduğunu düşünüyorum. Biri çok terör odaklı radikal İslam. Ama Türkiye’deki geleneksel İslam bu tarz bir İslam’dan çok farklı. Çünkü sufizm ve tarikat geleneğiyle ilgili bu durum. Zaten bu merkezde sufizme dayalı Türk İslam örneğiyle İslam’ın asıl yüzünü göstermek istiyorum. Merkezimizde genel Japon toplumunu İslam’ın diğer yüzü, yani sufi İslamı hakkında bilgilendirmeyi başarabilirsek, onlar da böylelikle İslamı farklı bir ışık altında görmüş olup İslam’ın güncel imajını değiştirecektir.UZAKDOĞU ORTADOĞU KÖPRÜSÜ
– Öğrencilerinizi tasavvuf araştırmalarıyla ilgili nasıl yönlendiriyorsunuz?

– Her yıl bir ya da iki öğrenci seçerim tasavvuf araştırmaları için… Bunlardan bazıları Arap tasavvufu bazıları da İran tasavvufuyla ilgileniyor. Son zamanlarda öğrencilerimin yarısı Türk tasavvufuyla ilgileniyor. Her sene öğrencilerim birkaç ay hatta bazen birkaç sene Türkiye’de bulunuyorlar. Burada gerek alan çalışmalarını yürütüyorlar ya da zamanlarını kütüphanelerde ve arşivlerin arasında geçiriyorlar.
– Japonlar tasavvuf düşüncesine yakın mı? Bu merkezde neyi hedefliyorsunuz?
– Japon halkının tasavvufa ilgisi var. Arabistan’daki İslam ve Türkiye’deki arasında büyük farklar var. Onun kökeninde tasavvuf var. Japonya’da mistisizm geleneği var. Japonlara tasavvuf düşüncesi çok yakın. Gelecekte ise Kyoto’nun tasavvuf çalışmaları alanında Asya ve Uzakdoğu için bir merkez haline dönüşmesini istiyorum. Merkezimizin Uzakdoğu ile Ortadoğu arasında köprü görevini görmesini istiyoruz. O yüzden öğrencilerimin çoğunu sufizm araştırmaları için Türkiye’ye göndermek istiyorum, yalnızca modern Türkiye’de tasavvufu değil aynı zamanda Osmanlı dönemi tasavvufu konusunda araştırma yapmaları için. Ayrıca Türk öğrencileri ile akademisyenlerin de Kyoto Üniversitesi’ne gelip seminer vermeleri ya da okumaları için başımızın üstünde yerleri vardır.http://www.sabah.com.tr/pazar/2016/03/20/japonlara-tasavvuf-dusuncesi-cok-yakin

İslamofobiyi Tasavvufla Yeneceğiz

Kyoto Üniversitesi bünyesinde hizmet verecek olan Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof.Dr. Yasushi Tonaga, öğrencilerini tasavvuf araştırmalarını yapmak için özellikle Türkiye’ye gönderdiğini söylüyor ve ekliyor: “ İslomofobiye karşı sufizme dayalı Türk İslam örneğiyle İslam’ın asıl yüzünü göstermek istiyorum.”

Türk Kadınları Kültür Derneği(TÜRKKAD) ve Kerim Vakfı’nın girişimleriyle ABD ve Çin’den sonra Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nde de Kenan Rifai Tasavvuf Araştırma Merkezi açıldı. Geçtiğimiz hafta Japonya’nın Kyoto şehrinde yapılan resmi açılışa biz de katıldık. Kyoto Üniversitesi, bilimsel çalışmaları ve aldığı Nobel ödülleriyle tanınıyor. TÜRKKAD ve Kerim Vakfı’nın girişimiyle İslam Enstitüsü Bölümü içinde kurulan Kenan Rıfai Merkezi ise bundan sonra İslam tasavvufu araştırmalarıyla aynı üniversitenin bünyesinde adını dünyaya duyurmayı hedefliyor. Merkezin direktörlüğüne Kyoto Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Fakültesi öğretim üyesi ve aynı zamanda aynı üniversitenin İslam Araştırmaları Merkezi’nde araştırmalarını yürüten Prof.Dr. Yasushi Tonaga getirildi. Tonaga, İslam tasavvufu çalışmak isteyen öğrencilerini öncelikle Türkiye’ye gönderiyor. Bunun sebebini de “İslam kültürünü iyi anlamak için Osmanlı kaynaklarını iyi bilmek lazım” diye açıklıyor. Törene katılan akademisyenlerin çoğu Türkiye’de çalışmış ve çok iyi derecede Türkçe biliyorlar. İslamofobiye karşı Japon halkına İslam’ın terör ve şiddet değil barış dini olduğunu anlatmak istediklerini söyleyen Tonaga, “Yeni merkezimiz genel Japon toplumunu İslam’ın diğer yüzü, yani İslam sufizmi hakkında bilgilendirmeyi başarabilirse, onlar da böylelikle İslamı farklı bir ışık altında görmüş olup İslamın güncel imajını değiştirecektir” diyor. Tonaga ile tasavvuf yolculuğunu, Türk tasavvuf araştırmalarını, yeni açılan Kenan Rifai Merkezi’ni ve İslamofobiyi konuştuk.

Önce şuradan başlayalım. Tasavvufa ilginiz nasıl başladı?
Tasavvufla alakam üniversitedeki ilk yılımda başladı. Ayrıca Toshihiko Izutsu’nun İbn Arabi ve onun ideolojisi üzerine yazdığı bir kitaptan etkilenmiştim.

Izutsu’dan etkilenip siz de İbn Arabi üzerine mi çalışmaya başladınız öyle mi?
Evet.

BUDİZİMLE SUFİZMİ KARŞILAŞTIRMAK İSTİYORUM

Sadece akademik olarak mı ilgilendiniz yoksa sufizme kişisel olarak da ilgi duydunuz mu?
Ben kendimi maalesef sufi olarak tanımlamıyorum. Tasavvuf düşüncesiyle çok yakından ilgileniyorum, ancak sadece İslam tasavvufuyla değil, genel olarak mistisizm ile yani dünyada bilinen her türlü mistisizm ile ilgileniyorum. Profesör Izutzu da aynı şekilde genel olarak mistisizm ile ilgileniyordu, özellikle de Doğu’daki mistisizm ile, yani oryantal olan mistisizmle. Ona göre İslam sufizm demekti. Bu çalışmaları yaparken “Izutsu Oryantalizmi” adı altında kendi oryantal felsefesini oluşturmak istiyordu. Taoculuk, Budistlik, Zen mistisizmi ve Budistliğin çeşitli mistisizm trendlerini ve Hint mistisizmini vesaire içeren bir oryantal felsefeydi bu. Mümkün olduğu kadar ben de onun düşünce yolundan gitmek istiyorum. Bu yeni açmış olduğumuz merkezde de çeşitli mistisizm trendlerinin karşılaştırması üzerine bir çalışma yapmak istiyorum, sadece sufizmle değil, aynı zamanda İslam sufizmi ile Budist mistisizm karşılaştırması mesela.

 


OSMANLI DÖNEMİ ÇOK ÖNEMLİ

Türkiye ile bağlantınız nasıl başladı?
1986-1988 yılları arasında Kahire Üniversitesi’nde okudum. Bu sırada 1987’de Türkiye’yi görmeye geldim. O an Osmanlı döneminin İslam kültürü için çok önemli olduğunu anladım, ancak yeterince bilgi sahibi değildim ve Osmanlı döneminde İslam medeniyeti ve İslam’da mistisizm konularını araştırmaya karar verdim.

Türkiye’de ne kadar süre araştırma yaptınız?
Daha önce de belirttiğim gibi, Türkiye’ye ilk 1987 yılında geldim. Daha sonra 1991’de ve ardından birkaç defa daha geldim. Ayrıca 2002 yılında tekrar gelip İstanbul Üsküdar’da altı ay kaldım. O tarihten itibaren de her yıl yaz mevsiminde İstanbul’da bir ay kalmaya başladım.

EL YAZMALARI SUFİZME İLGİMİ ARTIRDI

Çalışırken belgelerden yararlandınız. Özellikle de Osmanlıca metinlerden. Bunlar sizin çalışmalarınıza ne tür katkıda bulundu?
İslam medeniyeti konusu üzerindeki araştırmalarıma ilk olarak Arapça ve Farsça ile başladım. Bunlar Türk kültürü için önemli. Süleymaniye Kütüphanesinde çok sayıda el yazması buldum. Bunlar sadece Arapça ve Farsça değildi, aralarında çok sayıda Osmanlıca el yazması da vardı. Bu el yazmaları sufilik üzerine araştırma yapma isteğimi arttırmıştı.


Kyoto Üniversitesi’nde Tasavvuf Kürsüsü açma fikri nasıl ortaya çıktı?

Sufi araştırmaları için Japonya Kyoto Üniversitesi’nde Kenan Rifai Sufi Araştırmaları Merkezi’ni açmış bulunmaktan çok mutluyum. Kyoto Üniversite’sinin mistisizm çalışmaları üzerine uzun bir tarihi vardır.Özellikle de Budizm, Taoculuk v.s. gibi Uzak Doğu mistisizmi. Bununla birlikte İslam mistisizmi ile ilgili yeni trendler üzerinde çalışmalara başlandı. Dolayısıyla Kyoto Üniversitesi’nde bu sufi araştırma merkezinin açılmasının Japonya’daki tasavvuf çalışmaları ve Uzak Doğu için çok önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum.

İSLAM’IN ASIL YÜZÜ GÖSTERİLMELİ

Bu merkezde İslam ile ilgili yapılan çalışmaların dünyadaki İslamofobi’nin önüne geçmesi konusunda bir katkısı olacak mı? Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Japonya’da Avrupa ya da Amerika’da olduğu gibi çok aşırı bir İslamofobi yok. Ama terör sebebiyle Japonların genel olarak İslama bakış açıları çok negatif. Ancak ben birkaç çeşit İslam olduğunu düşünüyorum. Biri çok terör odaklı radikal İslam. Ama Türkiye’deki geleneksel İslam’ın bu tarz bir İslam’dan çok farklı olduğunu düşünüyorum. Ve bunun sufizm ve tarikat geleneğine bağlı olduğunu düşünüyorum. Ben de sufizme dayalı Türk İslam örneğiyle İslam’ın asıl yüzünü göstermek istiyorum.Japonya’da İslamofobi çok yüksek düzeyde değil. Bu sebeple şanslıyız. Ama Japonların İslam hakkındaki genel bilgi düzeyi de çok düşüktür. Dolayısıyla İslama bakış açımız çok yanlıdır. O yüzden, yeni merkezimiz genel Japon toplumunu İslam’ın diğer yüzü, yani sufi İslamı hakkında bilgilendirmeyi başarabilirse, onlar da böylelikle İslamı farklı bir ışık altında görmüş olup İslamın güncel imajını değiştirecektir.

Ortadoğuya baktığımız zaman İslam ülkeleri arasında savaş ve şiddet söz konusu. Yine son zamanlarda İslam’ın adı IŞİD ile anılmaya başladı.Bütün bunlar Japonlar’a İslamı anlatırken sizi zorluyor mu?
Sufizm alanında uzmanlık yapan biz Japonlar için zor bir durum bu. Genel Japon toplumuna İslam’ın özünde radikallik ya da şiddet olmadığını anlatmak kolay değil. Bizim bu insanlarla sadece üniversite içinde değil aynı zamanda üniversite dışında verilen seminerlerde de konuşup görüşmek için çok imkanımız oluyor. Onlara İslam’ın özünde barış ve sevgi dolu bir din olduğunu ve bunun sufizm dayalı olduğunu anlatıyoruz. Ama bir gün verdiğim seminerlerden birinin hemen ardından bir bomba olayı gerçekleşti. Dolayısıyla o terör olayı sayesinde Japon halkını anlatmak istediğim her şey alt üst oldu. Bu çok üzücü bir durum ama Japon halkının İslam’a bakış açısını düzeltmek için çabalamaya devam etmemiz gerektiğine inanıyorum.


Osmanlı’da sufizm üzerine çalışan ilk japon’um

Japonya’dan Türkiye’ye gelen çok sayıda akademisyen var. Bu akademisyenlerden çoğu Süleymaniye’deki Osmanlı arşivleri üzerinde çalışıyor. Ama iki ülkeye baktığımız zaman ikisi birbirinden çok uzak. Sizce bu ilginin sebebi nedir?
Çok sayıda Japon akademisyenin Osmanlı arşivleri üzerinde ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde çalıştığı doğrudur. Ama benden önceki Japon akademisyenler İstanbul’a Osmanlı tarihi üzerinde çalışma yapmak için geliyordu. Yani İslam düşüncesi, özellikle de sufizm üzerinde çalışma yapmak için değil. Muhtemelen bu konu üzerinde Süleymaniye’deki arşivlerde araştırma yapan ilk Japon bendim ama benden sonra çok sayıda genç benim izimi takip ederek Süleymaniye’deki Osmanlıca el yazmalarından bilgi topluyor. Şimdilerde sufizm konulu Osmanlı arşivleriyle ilgilenen Japon akademisyenlerin sayısı giderek artmakta.

Öğrencilerimin yarısı Türk tasavvufuyla ilgileniyor

Bugüne kadar kaç öğrenci yetiştirdiniz, tasavvufun hangi alanlarında çalışmalar yaptılar?
Okulda üç lisansüstü bölüm vardır. Bu üç bölümden biri bizim bölümümüzdür ve bu bölümde üç departman vardır. Bu departmanlardan biri de İslam Dünyası Araştırmalarıdır. Biz sadece lisansüstü eğitim verilmektedir, lisans eğitimi verilmemektedir. Ve her sene bu lisansüstü eğitim için yalnızca üç öğrenci seçiyoruz. Yani her sene ben tasavvuf araştırmaları için bir ya da iki öğrenci seçiyorum. Bunlardan bazıları Arap tasavvufu bazıları da İran tasavvufuyla ilgileniyor.

Öğrencilerinizi daha çok Türkiye’ye yönlendiriyorsunuz bunun sebebi nedir?
Son zamanlarda ise, öğrencilerimin yaklaşık yarısı Türk tasavvufuyla ilgileniyor, Osmanlı dönemi tasavvuf ile modern Türkiye’de tasavvuf. Öğrencilerimizi yabancı ülkelere, göndermek için çeşitli programlarımız bulunmakta. Bu ülkelerden biri de özellikle Türkiye’dir. Bu nedenle, her sene öğrencilerim birkaç ay hatta bazı durumlarda bir-iki sene Türkiye’de bulunuyorlar. Burada gerek alan çalışmalarını yürütüyorlar ya da zamanlarını kütüphanelerde ve arşivlerin arasında geçiriyorlar.

Türk akademiyenin başımızın üstünde yeri var

Kenan Rifai Enstitüsü kuruldu ve siz de bunun başındaki isimsiniz. Bundan sonra bu merkezde neler yapılacak? İslam’a katkısı, sufizme katkısı ne olacak?
Geçen yaz Türkiye’ye gitmeden önce Japonya’da Kerim Vakfı’nın Kyoto Üniversitesi’nde sufizm üzerine bir merkez açmaya niyet ettikleri konusunda bilgilendirildim. Ağustos 2015’te de yazın bir ay İstanbul’da kalma fırsatım olmuştu. O sırada Kerim Vakfı ile de görüşmek için birkaç fırsatım olmuştu. Bir görüşmemizde de merkezin kurulması hakkında anlaşmaya vardık ve ardından görüşmelerimiz devam etti. Kasım 2015’te Kenan Rifai Sufi Araştırmaları Merkezi’ni kurmaya karar verdik. Hazırlık ofisini o zaman açtık. Mart 2016’da da Kyoto Üniversitesi’ne yaklaşık 50 seçkin Türk misafir davet edip merkezimiz için çok heyecanlı bir açılış töreni düzenledik.

KÖPRÜ KURMAK İSTİYORUZ

Gelecekte ise burasının tasavvuf çalışmaları alanında Asya ve özellikle de Uzak Doğu, güneydoğu Asya, doğu Asya, vesaire için bir merkez haline dönüşmesini istiyorum. Merkezimizin ayrıca Uzak Doğu ile Orta Doğu arasında köprü görevini görmesini istiyoruz. O yüzden öğrencilerimin çoğunu Sufizm araştırmaları için Türkiye’ye göndermek istiyorum, yalnızca modern Türkiye’de tasavvufu değil aynı zamanda Osmanlı dönemi tasavvufu konusunda araştırma yapmaları için. Ayrıca Türk öğrencileri ile akademisyenlerin de Kyoto Üniversite’ye gelip seminer vermeleri ya da okumaları için başımızın üstünde yerleri vardır.

http://www.yenisafak.com/hayat/islamofobiyi-tasavvufla-yenecegiz-2432790