RABBİM ALLAH’TIR!
Akl kurban kün be-pîş-i Mustafâ
Hasbiyallah gû ki Allâhem kefâ
Aklını pîş-i Mustafâ’da kurban et ve bana Allah’ım yeter, de! Bunu diyen, Rabbim Allah’tır, deyip istikâmet etmekle korku ve kederden kurtulur. O halde sen kendini Hakk’a verirsen, elbet o da senin için olur. (…)
Hakk’ın da her yaptığında bir hikmet vardır. Bunu görebilmek de tevhîddir. Bu tevhîdi elde edip Hakk’ı her yerde görürsen gıybet, riya, kibir, benlik, tefâhür edemezsin. Eğer bunları bilir ve yaparsan, mührü basar, pasaportunu eline verirler. Kalbin selâmeti de başka türlü olamaz. Bu olmadıkça da o kalp dâima puthânedir. Sen, istediğin kadar Allah’a tapıyorum da desen bunun hiçbir faydası yoktur. (…)
Şimdi şu konuştuklarımızı hulâsa edelim:
Kalb-i selîm, ilim ve amelle hâsıl olur. Bu ilim de tevhîd ilmidir: Allâhümme yessir lenâ ilme lâ ilahe illallah yâni, Allah’ım bana bu lâ ilâhe illallah ilmini müyesser kıl, demek ve bu ilme sahip olmayı istemektir. (…)
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2000, s. 214)