Akıl sâhibi bir adamın kalbinde, tarhlar ile ayrılmış sekiz bahçesi vardır. Bir bahçıvan, bakımını üstüne almış olduğu bahçelerinde nasıl her gün gezerek lüzumsuz ot ve dikenleri ayıklayıp atarsa, bizim bahçıvan Edhem Ağa’nın vecizelerinden biri olarak “Beyim bahçeye her gün bakılırsa güzel olur” dediği gibi, âkil kimselerin de her gün bahçelerine bakıp bunlarda biten diken ve yabânî otları atması ve sulaması lâzım gelir.
Bu bahçelerden biri, tevhîd bahçesidir. Şâyet burada, şirke âit ve şüpheye dâir otlar bitmişse, bunları koparıp atmak îcap eder. Mâlûmdur ki bütün ilimlerin gâyesi tevhiddir. Bu hâsıl edilince, dünyânın çeşitli zâhirî bilgilerine sahip olmuş bir kimsenin lüzûmsuz yere yorulduğu anlaşılır.
İkinci, tevekkül bahçesidir. Tevekkül demek, Allah’tan gayri fâil olmadığını bilmek demektir. Bu bilinmedikçe de ben Allâh’a mütevekkilim demek doğru olmaz. Bu bahçede de korku ve endîşe dikenlerini koparıp atmak lâzımdır.
Üçüncüsü tefviz, yâni kendini Hakkın irâdesine terkeylemektir ki bu bahçede tedbir ve ihtiyardan, şahsî isteğini kullanmaktan ileri gelen dikenler görülürse söküp atmak gerekir. İşini Allâh’a bırakanın yâni tefviz edenin ne elemi olur ne kederi. Her işini Allâh’a bırakmak, tedbir alsan, kendi irâdeni kullansan da bunu sırf bir âdettir diye yapmak, tedbîrinden bir şey beklemeden, bir fayda ummadan, Allah’tan gayri ve onun irâdesinden başka hiçbir şeyin tesîri olmayacağını bilmek ve tedbîrine bağlanmamak lâzımdır.
Dördüncü, sabır bahçesidir ki, başlıca dört kısma ayrılır: Biri, Hakk’a lâzım gelen kulluk hususunda karşına çıkacak güçlüklere sabır. İkinci, dünyânın zevklerine, sürurlarına, ferahlarına kendini kaptırmamak husûsunda sabır. Üçüncü, dünya fazlalıklarını elde etmeye çalışmamak hususundaki sabır. Dördüncü de, musîbetlere, felâketlere sabır.
Asıl tesbih de sabırdır. İşte bu dediklerimizin hilâfında, bahçesinde bir şey görürse onları çıkarıp atmak lâzımdır. Hazret-i Yûsuf kuyudan selâmet sahiline çıkmak için nasıl uzatılan ipe tutunup çıkmış ise, insanı da bu dünya zulmetinden nûrâniyete çıkaracak ip sabırdır. Allah, sabırlı olan kimseler ile beraberdir.
Beşinci bahçe rızâ bahçesidir ki, Allah’tan ne nîmet için bir şey istemek ne nikmetinden yâni ceza ve çile yollu verdiklerinden kurtulmak için yalvarmaktır. Bilâkis hâdiseleri olduğu gibi kabul etmeye çalışıp bu hâdiselere karşı dargınlık, küskünlük ve itirazda bulunmamaktır.
Altıncı, mârifet bahçesidir ki, Allah’tan gayri ne varsa ondan soyunmak ve Hak’tan gayriye meyil eylememek, Allâh’ın ahlâkı ile ahlâklanıp sabırlı ve razı, mütevekkil ve teslimiyet sâhibi olmaktır.
Yedinci bahçe muhabbettir ki, Allâh’ın aşk ve muhabbetine hiçbir şeyi tercih etmemektir. Nefis, evlât, mevki, servet putlarını kırıp atmaktır.
Sekizinci bahçeye gelince, bu da hikmettir ki kavilde, fiilde, talepte dürüst olmaktır. Yâni, Allâh’ı söylemek, Allah için işlemek, murâdı Allah’tan gayrı olmamaktır. İşte bu bahçelere giren bahçıvan, her şeye hayat veren su ile o güzel çiçekleri ve ağaçları sular ve bu sûretle de canına can katar.
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2000, s. 450)