HER ZERREDE O…

(…) Bir âyette buyruluyor ki: “Benim yarattığım şeyde tefâvüt göremezsin.” yetin zâhirî mânâsı bu. Fakat her âyette nice âlemler vardır.

Yâni, şerif olsun, denî olsun, câhil olsun, âlim olsun, kâfir, mü’min, âlî olsun, talî olsun, her zerrede, mevcûdatın her zerresinde Cenâb-ı Hak, cüz’î veya küllî esmâsiyle tecellî etmiştir. Bu ne büyük bir söz, ne büyük bir kāide, bir edebe dâvet ve ne büyük bir tevhîd, bir lâ ilâhe illallah’tır.

Bütün mevcûdat, kâfir, mü’min, süflî, âlî, hiçbir zerre yoktur ki, Cenâb-ı Hak ona cüz’î veya küllî esmâsiyle tecellî etmesin. Her bir mahlûk, her bir zerre, her isim sahibi kendi isminin aslını dâvet ediyor, celbediyor ve kendisi de o ismin câzibesine tutuluyor ve bu onun için bir sırât-ı müstakim oluyor.
(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2000, s. 123)

 

The following two tabs change content below.

Ken'an Rifâî

Son Yazıları: Ken'an Rifâî (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın