Bir Vizyon ve Hizmet Markası: TÜRKKAD

Ankara’da 6 Mayıs 1966 tarihinde bir dernek kuruldu.

“Ev Kadınları Derneği” idi adı…

Mutasavvıf ve mütefekkir Sâmiha Ayverdi, o dönemde memleketin içinden geçmekte olduğu fikrî ve sosyal darboğazı aşmak, toplumu bölünme noktasına getiren fikir akımlarının gençler arasında tesir göstermesini aileyi ve ailenin temel direği olan kadını güçlendirerek engellemek ve toplumda birleşmeyi sağlayacak değerleri hâkim kılmak için gönül dostlarından Sabahat Gülây’a Ankara’da bir dernek kurulmasını telkin etmişti. İşte 1966’da kurulan “Ev Kadınları Derneği”, bu dernektir.

Bakanlar Kurulu kararıyla 1970’de “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” arasına alınan ve 1973’de değiştirilen adıyla Türk Kadınları Kültür Derneği…

Mânevî kurucusunun düsturuyla, karşılıksız ve menfaat hissinden tamamen uzak bir hizmet anlayışı ve aşkıyla yola çıkan bir grup insanın kurduğu hizmet kapısı… Hizmeti Allah’ın kendisine bir tebessümü olarak görenlerin kapısı…

Sâmiha Ayverdi söyle diyor: “Hür doğmuş olan insan, kendini, kendinde gizli ve mevcut olan iç kuvvetlerin emrinden kurtaramadığı, beşerî hassalarına hâkim olup onlara söz geçiremediği müddetçe, ister ilim, ister san’at, ister teknik veyâ devlet adamı olsun, ne zaman ve nasıl patlayacağı belli olmayan bir sürprizli bombadır ki, bir an iyilik yaparken, ednâ bir tahrikle, kötülük yapmaktan da geri kalmayacak olan zavallı bir esirdir. Şu hâlde, dünyâyı mâmûr eden, kendi kendinin efendisi olmuş bulunan insan olduğu gibi, vîrân eyleyen de gene maddece hür, mânâca esir olan adamdır. Dünyâ için en büyük tehlike ise, serseri mayınlar gibi, çarpacağı yer kestirilemeyen bu kendinden habersiz kalabalıklardır.” 

Millî mücadelede cephane taşıyan, can ve kan veren anaların kızları ve torunları, işte bu “kendi kendinin efendisi” olan ve “mânevî hürriyeti” yaşayan bir topluluğun da çekirdeğini oluşturmakta olduklarının bilinciyle çalışmaya başlıyorlar. Bu mânâda bugün geriye baktığımızda bir kere daha fark ediyoruz ki, derneğin vizyonu içerisinde çocukların yetiştirilmesi sorumluluğunu taşıyan annelerin fikren ve mânen güçlendirilmesi ve toplum içerisinde faal ve faydalı olmalarının sağlanması düşüncesi yer alıyor. Ancak kurulduğu günden bu yana derneğin çalışmalarının yöneldiği kitle hiçbir zaman yalnızca kadınlar ve anneler olmamış; bunu da o günden bugüne yapılan faaliyetleri ve katılımcıları tesbit eden fotoğraflarda görüyoruz.  

Ayrıca faaliyetler incelendiğinde dikkat çeken bir başka husus, toplumun her kesiminden ve farklı sosyal seviyelerinden gelen insanımız için hizmet üretilmiş olması. Okuma yazma bilmeyenler için okuma-yazma kursları düzenlendiği gibi, okuryazarların kültürel seviyelerinin yükselmesi için kitap tanıtma toplantıları da tertip edilmiş. Yine Osmanlı Paleografyası (Osmanlıca metinleri okuma) kursları açıldığı gibi doğru ve güzel Türkçe konuşma kursları da açılmış. Çocuklar için çocuk iftarları yapıldığı gibi, gençler için kültür gezileri ve konferansları da düzenlenmiş. Tiyatro eseri yarışmaları açıldığı gibi, çocuk şarkıları beste yarışmaları da gerçekleştirilmiş.

Toplumu ve gelişmeyi bir bütün olarak ele alan bir anlayış içinde ve kültürümüzü meydana getiren dil, din, tarih, sanat, örf ve âdetlerimizle ilgili konulara ağırlık verilmek kaydıyla çok çeşitli kültürel ve sosyal faaliyetler hayata geçirilmiş. Klasik sanatlarımızın ve mûsıkîmizin yaşatılması için kurslar açılmış, konserler yapılmış; yurt içinde ve yurt dışında Türk süsleme sanatları ve Türk el işleri sergileri açılmış… Saz şairlerinin bestelenmiş şiirleri kayda alınmış… Türk kültür ve medeniyetiyle ilgili bilimsel toplantılar düzenlemiş, konferanslar verilmiş.

Bütün bu faaliyetlerle ilgili olarak dikkati çeken bir şey daha var ki, bu faaliyetlerde konusunun uzmanı ve liyâkat sahibi kişilerle işbirliği yapılmış. Derneğin arşivini incelediğimizde, meselâ mûsıkî çalışmalarında Çinuçen Tanrıkorur ve tarih ve kültür konferans ve gezilerinde de İlber Ortaylı gibi isimlerle ve üstelik bir defaya mahsus olmayan faaliyetler gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu mânâda dernek, faaliyetlerinde ehliyeti ve kaliteyi esas alan bir anlayışı düstur edinmiş.

***

Yukarıda özetlenen bu faaliyetler, esasen yalnızca derneğin Ankara’da bulunan genel merkezi tarafından yapılanları yansıtıyor. Bugün Türk Kadınları Kültür Derneği, dokuz şubesiyle neredeyse tüm Türkiye sathında, kuruluşundaki aşk ve gayret esasına uygun olarak hizmette… Faaliyet alanlarındaki ölçek, inanılmaz bir boyutta genişlemiş durumda. Dernek, Anadolu’ya damgasını vurmuş bir mutasavvıfları anmak üzere her yıl düzenlenen uluslararası sempozyumlar, Hz. Muhammed dostlarına vefâ göstermek maksadıyla her sene verilen “DOST” İslâma Hizmet Ödülleri, “Bir Kul Bir Resûl”, “Osmanlı Devleti’nde Ehli Beyt Sevgisi” ve “Suyun Mimârî Yolculuğu” gibi sergiler dolayısıyla tüm dünyada ve Türkiye’de ilgili çevrelerce tanınır ve takdir edilir hâle gelmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde North Carolina Üniversitesi’nde ve Çin’de Pekin Üniversitesi’nde kurulan Kenan Rifâî İslâm Araştırmaları Kürsüleri ile, son olarak da Japonya’da Kyoto Üniversitesi’nde kurulan Kenan Rifâî Tasavvuf Araştırmaları Merkezi, İstanbul Şubesi başkanı Cemâlnur Sargut’un öncülüğü ve derneğin kurumsal inisiyatifi ile gerçekleştirilmiş, İslâm ve insanlık âlemi için selâmet vizyonu taşıyan, uzak görüşlü ve muazzam projelerdir.

Bugün bir marka hâline gelmiş olan Türk Kadınları Kültür Derneği -2008’de tasdik edilen tüzük değişikliğinde yer alan kısa adıyla TÜRKKAD-, mayası insan-ı kâmiller tarafından çalınan her türlü işte olduğu gibi bir başarı ve bereket modeli olarak ortadadır. Aşk, birlik ve dirlik düsturundan ayrılmadığı müddetçe de daha uzun yıllar bereketli hizmetlerine devam edecektir.

The following two tabs change content below.

Melike Türkan Bağlı

Son Yazıları: Melike Türkan Bağlı (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın