Bakü’de “Dinle”me Zamanı

Ben, damarlarında tasavvuf kanı akan, ama aynı zamanda Rusya’nın esâretinde kalarak tasavvuf bilincinden uzakta kalmış bir ülkede, Azerbaycan’da büyüdüm. Her ne kadar bu bilinçten uzakta kalsak da kalbimizin derinliklerinde o duygu, aşk her zaman vardı.

2009 yılında can sıkıntısıyla televizyon kanallarını karıştırırken bir ses televizyonu pürdikkat izlememe sebep oldu ve her zerremi fethetti. O ses, Cemâlnur Hocam’ın sesiydi. Aşkın sesiydi. Beni İstanbul’a çağıran sesti. Hemen iletişim adreslerini internetten buldum ve e-mail yazdım.

Ve çağırılmıştım! İstanbul’daydım! Konuşmamız esnâsında “Dinle kitabınızı Azerbaycan diline çevirebilir miyim?” diye ağzımdan kaçırmıştım. Tabiî ki ben ağzımdan kaçırdığımı sanmıştım, söyletenin onlar olduğundan habersiz… Çok sevindi. Yanındaki herkese anlattı. Şaşırmıştım… Tabiî ki hocam işin sonunu görmüştü, ben ise ne teklif ettiğimin bile farkında değildim.

2009 yılında “Dinle” kitabını tercüme etmeye başladım. Bazen isteğimi kaybediyordum. Hocamı dinledikten sonra yine çeviriye devam ediyordum. Birkaç sene geçti ve kitap artık bitmek üzereydi. Bu sefer Nefes Yayınevi’nden Erman Bey ile görüştük ve Türk devletlerinde telif hakları ile ilgili olan zorluklardan bahsetti. Ben tamamen karamsar olmaya başladım. Nasılsa olmayacak gözüyle baktım. 2013 yılında milletvekilimiz Ganire Paşayeva ile görüştük ve kitabı ona anlattım. Hocamı çok sevdiğini, kitabı basmaktan çok büyük memnuniyet duyacağını, hattâ hocama imza günü ve söyleşi düzenleyebileceğini de anlattı. İşte o an ben durumun farkına vardım.

“Dinle” kitabı demek, vatanımda tasavvufun yeniden doğuş binasına bir tuğla koymaktı. “Dinle” kitabı demek, vatanıma ve milletime azıcık da olsa hizmet etmekti. “Dinle” kitabı demek, Hakk’a hizmetti. Ülkemizin şu anki durumu tasavvufa çok ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Hocamın, dolayısıyla “Dinle”nin bu ihtiyacı kapatmada bir adım olacağına inanıyorum.

Ve hiçbir şey, zamanı gelmeden vukû bulmaz. İşte 2009 yılından beri bir türlü kitabın basılamaması, aslında kitabın zamanını beklemesiydi.

Beklenen gün geldi çattı. Yıl 2014 ve “Dinle” kitabı Azerbaycan’da kitabevlerinde yerini buldu.  Bunun sevinci tarif edilemez.

Bu kitap bana ‘dinle’meyi öğretti. “Dinle” bana hizmet etmenin zevkini öğretti. Hocamın okyanusunda bir damla olabilmenin mutluluğu tarif edilemez. Lûtfettiler, oldu. İşte huzur, işte cennet…

“Dinle” kitabını çevirirken beni en çok etkileyen bir bölümle yazımı bitirmek istiyorum:

“İnsan-ı Kamil, hərkəsdə Allahı görmə dərəcəsinə çatan insandır. Hədisi şərifdə “Sənə kasıb əlini açdığı zaman sənin pulun kasıbın əlindən əvvəl Allahın əlinə düşər” sözünü Hz.Ciili belə açıqlayır: ’Sən birinə hirslənib qışqırdığın zaman,o dediyin sözlər əvvəlcə Haqqa gedər.Ona görə də utan və demə.’ Deməli,bu nöqteyi nəzərdən, bu tövhid anlayışı içində baxsaq İnsanı Kamil şəksiz şübhəsiz hər insana, Allaha münasibət göstərmiş kimi davranır.”

İlahe

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın