Farkında Olmak

Bizler şükretmeyi bilmiyoruz. Bizler kimi zaman iyiye kimi zaman da kötüye şükretmeyi bilmiyoruz. Bize verilmiş olan nimetlere şükretmeyişimizin temelinde, sahip olduklarımızın güzelliğinin idrakinde olmamamız yatıyor. İyi olayları görmemiz, eğer o olaylar bizim için bir rutin haline gelmiş ise bu olayları fark etmemiz zorlaşıyor. Bunun sonucunda da güzellikleri fark etmeyebiliyoruz. Hatta bu olayları sanki bir musibetmiş gibi görüyoruz. Ancak elimizde olanları kaybettiğimiz zaman bunların varlığının güzelliği ortaya çıkıyor ve ancak o zaman geçmişteki halimize özlem duyuyoruz.

Birçok zaman içinde bulunduğumuz halin güzelliğini görmememiz ve sadece kötülüklere odaklanmamız, bizi şükürsüzlüğe sevk ediyor. Bu noktada bir çocuğun dünyasını düşünelim. Aslında çocuk sadece dersleri ile meşguldür, onun dünyadaki rolü o gün itibariyle odur. Çocuk, özgür olmadığını düşünebilir, fakat aslında en özgür olduğu dönemdedir. Ancak hep daha sonrasının hayalini kurar ve bulunduğu ânın güzelliğini anlamayıp sanki büyüyünce her şey düzelecekmiş gibi düşünür. Bu fikir, kişi büyüdükten sonra çocukluğa duyduğu özlemle yer değiştirir. Olaylardan uzaklaşıp içinde bulunduğu sınavı tamamladıktan sonra olaylara bakışı tamamen değişir. İşte eğer olaylar sonlanmadan önce kendimize uzaktan bakabilirsek şükür içinde olduğumuzu fark etmek daha kolay olacaktır.

Cüneyd-i Bağdâdî şükür etmeyi şu sözü ile açıklar: “Nimeti ile Allaha âsî olmamaktır.” İnsan başına gelen musibetlere karşı bir noktadan sonra şükürsüzlüge düşer ve şikâyet etmeye başlar. Bu da onu isyana sürükler. Bu adeta bir süreç gibi, bir hastalık gibi gizliden gizliye bünyeye girerek ilerler ve kişi sonunda içinde bulunduğu güzellikleri de göremez hale gelir ve Allah’a karşı âsî olur. Oysa mümin kişi Allah’ından her dâim memnundur ve ona olan imanı tam ise başına gelen olayların aslında onun iyiliği için olduğunu bilir. Başa gelen olaylar onun tekâmülü için gerekli olan şeylerdir. Bunu bilen kişi için iyi veya kötü olay yoktur. Onun için her şey Allah’tan gelir ve Allah’tan gelen her şey güzeldir.

Kimi zaman insan başına gelenlere anlam veremez ve şükretmeyi unutur. Şükürsüzlük insanı mutsuz eder hayattan alıkoyar ve onu uzaklaştırır. Dünyevî meselelerle çokça meşgul hâle getirir ve bu da onun kendini geliştirmesini engeller.

Başına kötü bir olay geldiğinde insan meselenin farkına bazen daha çabuk varabiliyor. “Hayırlısı olsun”, “her işte bir hayır vardır”,  “çok şükür” gibi kalıplar, bizim toplumumuzda yer etmiş, toplumsal bilincimize işlemiş olan cümlelerdir; aslında şükretmek dilimizin içinde de yer bulmuştur. Dilimizde yer bulmuş olan kelimeler, bizim kült bilgilerimiz ile ilişkilidir. Bu cümleleri unutmamalıyız ve daima kullanmalıyız. Aslında bu tip cümleler, toplumların nasıl bir yaşam biçiminden geldiğini de bize anlatır niteliktedir.  

Dünyanın bir düzeni vardır. Bu düzen doğrultusunda başımıza gelen iyi ve kötü olayların farkında olur ve aslında iyi veya kötünün değil yalnız Allah’ın olduğunu idrak edersek şükrümüzde o denli artacaktır. Bizler hayatımızın ve yaşadıklarımızın idrakinde olmalı ve daima onun güzelliğini hatırlamalıyız. Ancak o zaman verdiklerinin ve aldıklarının ne kadar anlamlı olduğunu fark eder ve şükederiz.

The following two tabs change content below.

Dilara Öztürk

Son Yazıları: Dilara Öztürk (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın