“Şimdi Yeni Bir Şeyler Lâzım”

Şiddet, savaş, saldırganlık, öfke her yerde… Özellikle bizim coğrafyamızda, komşularımızda, akşam ekranlardan yansıyan görüntülerde, sokaklarda, yanıbaşımızda… Özellikle Gazze’de yaşananlar, yürek yakan görüntüler dayanma gücümüzü zorluyor. İnsan olarak, olan bitenden utanç duyuyoruz, anlamaya çalışıyoruz ama çözemiyoruz. Bir şeyler yapmak istiyoruz ama olay öyle vahim ki ne yapacağımızı bilemiyoruz, çâresizlik belimizi büküyor.
Öte yandan paradoksal olarak müdâhale etme (ya da edememe) şeklimizden ya da içsel olarak kendi yaşadıklarımız üzerinden de kavgaya tutuşuyoruz. Şiddete karşı birtakım ses duyurma çabaları var ama onlar da ne yazık ki şiddet içeriyor.
Mevlânâ’nın dediği gibi, şimdi yeni bir şeyler söylemek lâzım…
Beyin çalışmaları, nörobilim çalışmaları bize söylüyor ki bir kelimeyi zikrettiğimiz zaman o kavramı dikkat alanımıza sokmuş oluyoruz. Yani “Şiddete karşıyız” “Kahrolsun Savaş” vs. diyerek bu duruma karşı olumlu bir şeyler yapmış olmuyoruz, hattâ bilmeden körüklenmesine bile katkıda bulunabiliyoruz.
“Peki ne yapacağız, susup oturacak mıyız?” diye sorabilirsiniz. Yine nörobilim araştırmaları bize söylüyor ki ne istemediğimizi değil, ne istediğimizi dile getirirsek, söylemlerimizde, düşüncelerimizde, hareketlerimizde daha çok isteklerimize odaklanırsak yerine gelme olasılığı daha yüksek.
Psikoloji çalışmalarında kullandığımız bir uygulama var; danışanlarımızı içsel bir sürece tâbî tutarak en içteki arzularına ulaşmalarını sağlıyoruz. Bu bir terapi tekniği, detaylarına çok girmek istemiyorum, ama asıl söylemek istediğim şu: Bu tekniği uyguladığımızda görüyoruz ki, hangi ırktan, hangi yaştan, hangi etnik kökenden, hangi sosyal sınıftan, hangi cinsiyetten (listeyi uzatabilirsiniz) olursa olsun, “insan” olduğumuz için hepimizin en derinlerdeki ortak arzumuz barış, huzur, birlik ve en önemlisi SEVGİ.
Şimdi de diyebilirsiniz ki, biz tek başımıza bu konuda ne yapabiliriz ki, sorun bu kadar büyükken?
Çalışmalarımda sıklıkla kullandığım kısa bir Hint filmi var, internet üzerinde. Aslında Hindistan’ın tanıtımı için çekilmiş. Adı “Lead India”. Seyretmenizi öneririm ama özetle içeriği ve mesajı şöyle: İşlek bir yolun üzerine kocaman bir ağaç devriliyor ve tabiî trafiği felç ediyor. Okul servisleri, özel araçlar, herkes koca kütüğün arkasında mahsur kalıyorlar. Sonra çok şiddetli bir yağmur başlıyor. Durum o kadar kontrol dışı ve kimsenin yapacak bir şeyi yok gibi görünüyor ki, herkes çâresizlik içinde araçlarının içinde durumdan şikâyetçi şekilde oturuyor. Bir şeyler yapması gereken görevliler de durumun vahameti karşısında önce yüksek sesle itiraz eden mağdur kişileri sakinleştirmeye çalışıyorlar, sonra da çekip gidiyorlar. Herkes çaresizlik içinde bekleşirken okul servisinden bir çocuk atlıyor ve kendinden kat be kat büyük kütüğe yüklenerek kaldırmaya çalışıyor. Tabiî bu durum yetişkinlere çok garip görünüyor. Ancak çocuk ağacı yerinden oynatacağına o kadar inançlı ve o kadar gayretli ki önce diğer çocuklar sonra da yavaş yavaş da olsa yetişkinler yardıma, duruma müdâhale etmeye geliyorlar. Ortak amaçlarına, kütüğü yoldan kaldırmaya hep bitlikte öyle bir asılıyorlar ki başta çok uzak bir ihtimal, hattâ imkânsız gibi görünen hâl gerçekleşiyor, yol açılıyor.
Kıssadan hisse: Eğer inanırsak ve çok çok odaklanırsak, vazgeçmeden o yolda devam edersek, etrafımızdakileri de harekete geçirme gücümüz var. Önce biz sevmeyi öğrenerek başlamalıyız. Koşulsuz, neden beklemeden, hepimiz insan olduğumuz için, aynı kaynaktan geldiğimiz, bıkmadan usanmadan sevgi gösterirsek, sevgiyi yayarsak bu sevgisiz ortamı düzeltmeye başlayabiliriz.
Hatice Cenan Hazretleri’nin hepimizin bildiği sözlerini bir kere daha hatırlatmak isterim:
“İnsanları seveceksin. Senin içinde tükenmez af, merhamet ve müsâmaha hazineleri var. Onun için bütün mahlûkatı aynı yorulmaz hız ve aynı tükenmez iştiyakla seveceksin. Sende mevcut cevheri cömertçe harcamalısın, hatâlarında ve sevaplarında onlarla bir olarak seveceksin. Doğumları ile çoğalıp ölümleri ile eksilecek kadar onlarla olacaksın.”
SEVGİ ile kalın, sevgi hissedin, sevgi yayın, sevgi konuşun, sevgi gösterin. Sevgiye odaklanın, sadece sevmeye inanarak…

 

The following two tabs change content below.

Sema Süvarioğlu

Son Yazıları: Sema Süvarioğlu (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın