Hicret, Ahlâk-ı Muhammedî’ye Göçtür…

Onbir senedir o yüce Peygamber, bu garip kullarına kendi adını anma şerefine nâil kılıyorlar. Onun adına -haddimiz olmayarak- ödül verme şerefine nâil olduk. Bizimle paylaşan bütün kurumlara şükürler olsun.

 

Hz. Mevlânâ Fîhi Mâ Fîh’te şöyle anlatır: Kuyunun dibinde bir canavar vardır ve kuyuya düşen herkese bir soru sorar. Kimse onu bilemediği için herkesi de öldürür. Sonunda bizlerden bir derviş kuyunun dibine düşer. Aynı soruyla karşılaşır; en sevdiğin şehir hangisi? Yavaşça düşünür. Bağdat dese… -doğrusu Bağdat’tır, en sevdiği şehir…- Sonra birden aklına gelir, der ki; en sevdiğim şehir, sevdiğimin şehridir.

 

Medîne sevdiğimizin şehri. Hocam Ken’ân er-Rifâî Hazretleri, vefâtından onbeş dakika önce öğrencilerine dönüp “Medîne’den çağırılıyorum, oraya gideceğim” buyuruyorlar. Bu bir göçtür ama ahlâksızlıktan ahlâklılığa göç etmiş bir peygamberin, zorluklardan hakîkate, mutluluğa göç etmiş bir peygamberin açtığı yolda, O’nun şehrinde O’na doğru varma yoludur. Öyle bir ülke ki, öyle bir şehir ki, kalplerinin içine peygamber sevgisini koymuş bir sürü insan, memleketi, şehri medenîleştirmişler. Medenî olmayan bir yeri o Peygamber aşkını merkeze yerleştirerek medenîleştirmişler. Bize de şunu diyorlar, kalbinizin içine Peygamber’i koyun ve medenîleşin. İnsan olmaya başlayın. O hâlde bugün bütün konuşmacıların çok güzel anlattığı gibi hicret, ahlâk-ı Muhammedî’ye göçtür. Hicret, İslâm’a, teslimiyete, Allah’ın önünde boyun vermeye göçtür. Hicret, negatiflikten pozitifliğe, dostsuzluktan dost olmaya göçtür. Hicret, nefsten rûha doğru yapılan göçtür.

 

Biz bugün hicretle birlikte bunları hatırlamak istedik ve çok değerli, çok çok değerli iki dostumuza da peygambere dost olma güzelliğini bize bahşettikleri için âcizane birer ödül verdik. Dileriz ki bu gece, hepimizin mânevî hicreti için bir başlangıç gecesi olur. Aydınlanmış, O’nun mübârek doğumuyla aydınlanmış yüreklerimiz O’nun mânâsına doğru göç eder. Ne kadar şanslıyız… Ne büyük bir peygamber, ne büyük bir sultan…

 

Gene Hz. Mevlânâ ile bitireyim müsaade ederseniz. Öyle diyor Fîhi Mâ Fîh’te, Allah, bütün güzellikleri, bütün saçılarını O’na, Hz. Muhammed’e saçtı. Sen bir varlık istiyorsan, git elini Peygamber’e aç. Çünkü ancak O’ndan alabilirsin. Allah yolundan, izinden, isrinden ayırmasın. Bu geceleri hazırlayan, sessiz sedâsız “ben yapmadım, arkadaşım yaptı” diyen sevgili çocuklarıma da şükürler olsun. Teşekkürler ediyorum.

 

(Not: Cemâlnur Sargut’un 11. Dost – İslâm’a Hizmet Ödülleri Gecesinde yaptığı konuşmadır.)

The following two tabs change content below.

Cemâlnur Sargut

Son Yazıları: Cemâlnur Sargut (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın