Geçmiş Zaman Olur ki… (Ramazan Hâtıraları)

Her birimiz geçmişte yaşadığımız hâtıralardan Ramazan ile ilgili olanları bambaşka bir özlemle hatırlar, yâd ederiz. İşte bazı arkadaşlarımız o hâtıralardan bazılarını dergimiz için kayda geçirdiler…

Ramazan’ın bereketine hep beraber hayırla erişelim ve bu güzel ayı hep güzel hatırlanacak şekilde yaşayalım inşaallah…

***

Ah Medine İftarları!

Benim için en güzel ramazanlar Medine’de geçenler… Gerçek mânâda oruçlu olmak sıcağa rağmen orada daha kolay ve daha güzel, çünkü orada herkes oruçlu veya oruca saygılı. İftara yakın insanların sokaklarda hurma, zeytin, su, yoğurt vb. dağıtmaları, Ramazan’ı hep birlikte yaşama zevki… Mescîd-i Nebevî’nin avlusunda bembeyaz taşların üzerine sıra sıra örtüler serilip de her renkten insan yerlere oturarak birarada iftar vaktini beklerken gökyüzünün renkten renge girmesi ayrı bir güzel…

Umreye ilk gittiğimiz sene ilk gün orucumuzu açtıktan on veya on beş dakika sonra hocanın âniden namaza dâvet etmesi üzerine, hepimiz telâşla olduğumuz yerde biraz geri çekilerek namaza durduk. Tam namaz kılarken görevlilerin gelip üzerinde henüz bitmemiş yiyecekler olan örtüleri çekmesi üzerine çok şaşırdık. Kimimiz hafif bir sesle “eyvah yiyecekler!” dedi. Kimi hafif öne doğru bir adım atar gibi oldu. Tabiî sonra toparlanıp namazda olduğumuz hatırladık. Namazla yiyecekler arasında gidip geldikten sonra namaza devam ettik. Nasıl kıldığımızı tabiî Allah bilir…   Namaz bittikten sonra halimize epey güldük. Ama diğer günler tedbirliydik. Açılmamış içecekleri ve meyveleri çantamıza koyup biraz daha hızlı yemeyi öğrendik.

Ve gerçek orucun birlikten geçtiğini öğrendik.

 

Zehra Karpuz

***

 

Halka Hizmet, Hakk’a Hizmet…

Herhalde 16 yaşındayım, Cemâlnur Hocam’ın da gençlik yılları… Biz gençleri  iftara dâvet ediyor, Meşkûre Annem’in evinde, 10. katta. Sayısı belki 50 kadar olan gençler, salonu tamamen kaplamış olan yer sofrasında oturarak neşeyle iftar ediyoruz. Namaz kılıyoruz. O günden aklımda kalan en önemli detay, bu kadar kişinin bulaşıklarını kimin yıkadığı. Sofraları toplarken görüyoruz ki Meşkûre Annem mutfakta yerini almış, bulaşıkları kendisinin yıkayacağını söyleyerek hiçbir itirazı kabul etmiyor. Hepimizi çıkarıyor mutfaktan, bizi Cemâlnur Hocamızla başbaşa bırakıyor. Efendisinin evlâtlarına ve aslında bütün yaradılmışlara hizmeti, hayatının gayesi haline getirmiş olan Meşkûre Annem. Tuttuğumuz oruçların, biraz da olsa onlara benzememize vesile olması niyazıyla…

 

Dilek Güldütuna

***

 

İftar Tadında Sahurlar

Sanırım ortaokul dönemindeydim. Ramazan orucumuzu tutuyoruz… Bir akşam bize bir arkadaşımız geldi kalmaya. İftarımızı ettik; hoşbeş muhabbet derken yattık. Annem bizi sahura kaldırdı her gece olduğu gibi. O dönemde annem bizim öğrenci olarak oruç tutmamıza hürmeten olsa gerek, hepimizden önce sahura kalkar, sevdiğimiz yiyecekleri hazırlar, sofrayı kurar ve sonra bizi kaldırırdı. Biz de kalkar, sohbet ve muhabbet içinde yemeğimizi yer yatardık. Bu, bizim için çok normal bir durumdu. Ama arkadaşım çok şaşırdı. “Biz bir gözümüz açık, diğeri kapalı, sessiz sâkin, uykumuz açılmadan sahurumuzu yaparız. Sizin bu durumunuz çok şaşırtıcı” demişti. Oysa dediğim gibi bu bizim ev için çok normal bir durumdu.

Galiba atladığımız bir şey var bu sıralar: İftar tadında sahur yapabilmek …

Bu ramazan, iftar tadında sahurlar  yapabilmeniz dileğiyle…

 

Sibel İnci

***

 

Ramazan Çocuklar İçin…

Ramazan hâtırası deyince aklımda sadece tek bir gün canlandı. Kaç yaşlarındayım bilmiyorum ama bayağı küçük olduğum kesin. Bizim evde çocuk iftarı olacakmış. O zamanlar daha farklıydı tabiî. Özel yemek salonlarına gerek olmayan, daha küçük bir grup çocuktuk. Annem özenle hazırlandı. Hattâ kapılar yerlere konarak masa yapıldı. Ben küçük olduğum için de olabilir ama o kapılar bana devâsâ uzun bir sofra gibi gelmişti.

O gün sadece çocuklarındı. Balon patlatma oyunu oynadık. Gönlümüzce gürültü çıkardık. Kimse “sus, yapma etme” demedi. Bir anda salona bir kadın girdi. Büyükler bize “zenne geldi” dediler. Kadın dediğime bakmayın. Gelen, bir ağabeyimizdi. Çocuklardan daha çok büyüklerin eğlendiğini hatırlıyorum. Kafama takılan şey, o ağabeyin nasıl kadına benzediğiydi. Ama o gizemi de haylaz çocuklar hemen çözdüler ve son balonlar da kendileri tarafından patlatıldı. Olan olaylardan çok o günkü hislerimi hatırlamak daha kolay. Kendimi güvende, sıcak bir ortamda ve bütün o kalabalık benim ailemmiş gibi hissetmiştim. Bence ramazanın en büyük olmazsa olmazı da bu: Aileyle beraber televizyon olmadan birlikte vakit geçirmek ve çocuklara güzel anılar bırakmak… Bunun için o gün zenne olan ağabeyimize ayrıca teşekkürler…

 

Gazale Birol

 

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın