Aşk, Edep ve İrfan
Bir küçük kız, ayakları çıplak…
Ayakkabılarını evde unutmuş,
Hiddetten kor olmuş gözleri, çakmak çakmak…
Koca bir tel kapıya yaslanmakta, topacık elleri ürkek…
Kapının kenarına ilişiyor sessizce, huzurla uykuya dalıyor.
….
Aradan tam tamına on altı sene geçiyor.
İnsanlar göçüyor, kıtalar değişiyor, okullar bitiyor.
Genç kız, bir anne ile tanışıyor.
Aşk buluyor, kendini görmeye, hakikati yaşamaya başlıyor.
Bir gün o anne “hadi yarın sen de gel Fatih’e” diyor.
Genç kız o sabah kendini bir zamanlar kapısında uyuyakaldığı konağın önünde buluyor.
Ürperiyor, korkuyor önce, “bu nasıl iştir?” diye düşünüyor, anlayamıyor.
Sonra dinlediği hikâyeyi anımsıyor: Getiren ve götürenin bir olduğunu.
Her yanımızın ilim, her anımızın ipuçlarıyla, işaretlerle dolu olduğuna
imân ediyor.
….
Bugünlerde soruyorlar kadına tanıdıkları,
“Kimdir Ken’an Rifâî Hazretleri” diye?
O an kalemin ucu kırılıyor.
“Biz aşk, edep ve irfan ikliminde buluştuk” diyebiliyor kadın.
Öyle de değil mi zaten?
O kâmil insan bize mârifetin mânâ âlemine yükselebilmek olduğunu anlatmıyor mu?
Ve bu âleme yükselebilmek için maddî âleme bağlayan bağlardan kurtulması gerektiğini…
O vakit söylenecek söz yoktur dilde.
Zira bize düşen görev, kendisinin mirâsına sahip çıkıp yollarından tevhide ulaşmaktır, nasipse…
Allah bizleri o hikmetli yola revân etsin inşaallah…
Sesil Pir
Son Yazıları: Sesil Pir (Profiline git)
- Değişen Ben, Değişen Kıta! - 25 Ağustos 2017
- İsviçre’de Ramazan - 30 Haziran 2017
- Her Nefeste Şükür - 6 Mayıs 2017
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!