Sohbetler (Kasım-Aralık 2017)

Ehl-i Beyt sevgisinden konuşulurken, Hocamız, o saâdetli devrin şu vak’asını anlattı:

– “Bir gün Hazret-i Hüseyin evlâtlariyle yemek yerken, köle elindeki sıcak çorbayı Hazret’in üstüne döktü. Kaynar çorbadan vücûdu müteessir olmuştu. Köleye bir şey söylemedi; fakat yüzüne sertçe baktı. Köle suçlu ise de hem ârif, hem de lutuf ile muâmele görmeye alışık olduğundan hemen “Allah öfkesini yenenleri sever âyetini okudu. Hazret-i Hüseyin derhal “Gayzımı yendim” buyurdu. Bundan cesâret alan köle, bu defa da “Allah affedenleri sever âyeti ile sözüne devam edince, Hazret-i Hüseyin yine tereddütsüz “Seni affettim” cevâbını verdi. Köle iyice yüz bulmuştu: “Allah ihsan edenleri sever âyetini de okuyunca Hazret-i Hüseyin büyük bir cömertlik ve anlayışla “Seni azat ettim yâ köle!” buyurdu.

İşte Ehl-i Beyt’i sevmek, onların yoluna gitmek demektir. Yoksa kuru kuruya muhabbet iddiasında bulunmanın hiçbir faydası olmaz. Düşünün ki kölelik müessesesinin hüküm sürdüğü bir devirde, hizmetkârına karşı geniş haklara sahip olan bir efendi, karşısında o hizmetkâr, sevabı dolayısiyle değil, günâhı sebebiyle hem affa mazhar oluyor, hem de hürriyetine kavuşuyor.

 

(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyâtı, 2000, s. 11)

 

***************

 

Tebessümün insanlık âlemindeki mevkii çok ehemmiyetlidir. Hep muvaffakiyetler tebessümle hâsıl olur. Gülümsemez bir kimseyi görürsen hasta zannedersin. Bu adam hiç gülmüyor, hasta veya asabî, dersin.

Tebessümü bilmeyen bir koca, karısını mes’ut edemez ve nihâyetinde de anlaşma hâsıl olmaz. Kezâlik tebessümü bilmeyen bir kadın da kocasını mes’ut edemez.

Milletler arasındaki karakter farkında da tebessümün yeri büyüktür. Şen bir millet, muvaffakiyet ve refah içinde demektir.

Bir doktor tebessüm etmeyi bilmezse, mesleğinde muvaffakiyet gösteremez.

İki balcı varmış. İkisi de yan yana küpler içinde bal satarlarmış. Balcının birine çok müşteri gelir, ötekine ise kimseler gelmezmiş. Balını satamayan adam, oradan geçmekte olan bir ârif kişiye dert yanarak éİkimiz de bal satıyoruz. Hattâ benim balım komşumunkinden daha da iyi. Böyle olduğu halde niçin benimkini kimse almıyor da, herkes ona gidiyor, ondan alıyor?” demiş. Balcının sualine muhatap olan ârif de “Oğlum, senin küpün bal satıyor ama yüzün de sirke satıyor!” demiş.

Resûlallah Efendimiz ekseriyetle mütebessimdirler. Havva ile Âdem’in birbirleriyle buluştukları vakit tebessüm ettikleri söylenir.

Aşkın da başlangıcı öyledir, evet öyledir!

 

(Ken’an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtı Neşriyâtı, 2000, s. 151-152)

 

The following two tabs change content below.

Ken'an Rifâî

Son Yazıları: Ken'an Rifâî (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın