MÂNEVÎ HAZİNENİN ANAHTARI
İnsan oğlunu ters yoldan doğru yola çekmek, galiba, Allah’ın kullarına vermiş olduğu en mübârek imtiyaz ve imkân. Zîra herkes iyilik yapamaz. Hayra vesîle ve âlet olmak bir müstesnâ Hak vergisidir. Hattâ ve hattâ ibâdettir.
Sokrat’ın pek hoşlandığım bir sözü vardır: “Kimse, hakîkatin güzel yüzünü görüp de çirkinliklere tâlip olamaz.” der.
Dikkat edecek olursak, yanlışlar, kötülükler, fenâlıklar, hep güzeli, iyi ve doğruyu tanımamaktan ileri gelmiyor mu?
Hakîkatin tadını alan kimsede, dalâlet ve kötülük bataklığının câzibesine yer olur mu?
(Sâmiha Ayverdi, Mektuplardan Gelen Ses, Hülbe Yayınları, 1985, s. 116)
***
Hâdiseleri zorlamak bizim işimiz olmamalı. Hâline râzı ol… Sabır, her zorluğun anahtarıdır.
Dûrendiş ol, basiretli ol, teennî göster.
Çileler ve ıztıraplar, onları iyi karşıladığımız takdirde birer mânevî hazîne demektir. Karı, yağmuru, fırtınayı yemeden gül fidanı çiçek açar mı?
(Sâmiha Ayverdi, Mektuplardan Gelen Ses, Hülbe Yayınları, s. 47)