John Wooden

John Wooden ismini ilk kez bugün duydum. Amerikan Kolej Basketbol Ligi’nin belki de gelmiş geçmiş en başarılı antrenörü olduğu düşünülüyor. Yedisi arka arkaya olmak üzere toplam onbir şampiyonluk kazanmış. Bıraktığı miras bugünkü basketbolü şekillendirmiş. Öğrencileri arasında herkesin tanıdığı Kerim Abdülcabbar başta olmak üzere sayısız efsane sporcu var. John Wooden’dan etkilenmemin sebebi ise yukarıda saydıklarımın hiçbirisi değil.

Kendisine başarının tanımı sorulduğunda, alışılmışın çok dışında bir cevap veriyor: “Karşı takımı skor olarak yenebilirsiniz ama, ihtimalo gün mağlûbsunuzdur. Ya da karşı takım sizi skor olarak yense dahî o günün gâlibi siz olabilirsiniz. Başarı karşı takımdan bağımsızdır. Başarı sizin neyi ortaya koyabildiğinizle ilgilidir.” Öğrencilerine şunu tavsiye edermiş: “Oynadığınız bir maçtan sonra sizi gören birisi yüzünüze baktığında hangi takımın galip geldiğini anlayamamalıdır. Amacınız karşı takımdan daha çok skor kaydetmek değil; hergün gibi o günü de bir şâheser yapmakolmalı.”

Seyrettiğim konuşmasında kendi tanımladığı başarının prensiplerini anlatıyor John Wooden. Eski bir basketbol oyuncusundan bekleneceği üzere uzunca boylu, mavi gözlü, ince fakat güçlü duruşlu bir görüntüsü var.  Lâtife ederken dahî sözlerinin bir amaca hizmet ettiği besbelli. Bazen bir söz söyledikten sonra kendisi de o sözün yüklü olduğu anlamı idrak ederek kısa süreyle duraklıyor. Böyle bir duraklamayı kendi tanımladığı başarının prensiplerinden ilkini söyledikten sonra yapıyor: “Aslâ geç kalma. Aslâ!” Başını hafifçe eğerek bir süre susuyor.

Dünya basketboluna damga vurmuş yıldız oyuncularına soyunma odasında ilk anlattığı şeyin çoraplarını nasıl giymeleri gerektiği olduğunu söylüyor. Antrenmanlara ve maça kesinlikle temiz ve bakımlı gelmeyi bir kural bellemiş. Hatta önemli bir deplasman maçı öncesi en önemli oyuncularından birini temiz olmadığı gerekçesiyle takım otobüsüne almayı reddetmiş.

Kendisi de öğrettiği tüm prensipleri hayatında birebir yaşayan birisi. Çok istediği Minnesota Üniversitesi antrenörlüğü başvurusuna cevap gelmeyince UCLA’e mürâcaatediyor ve kabul ediliyor. Kabulünün ertesi günü Minnesota Üniversitesi’nin kendisini bir gün önce aradığını, fakat kar yağışı sebebiyle hatlarda sorun olması sebebiyle ulaşamadıklarını öğreniyor. Eşi de kendisi de Minnesota’da yaşamayı çok istemelerine rağmen UCLA’e söz vermiş olduğu için kararını değiştirmiyor.

“İyi kitapları kana kana iç” diyor prensiplerinin bir başkasında. “Oku” değil “iç!”. Oradaki bilgiyi öğrenmekle kalma, âdeta içtiğin su gibi bünyenin bir parçası yap. Hergün okuduğu kitap ise İncil… John Wooden aynı zamanda inancında çok sâdık bir Hristiyan. “Eğer” diyor, “Günün birinde beni inancım sebebiyle yargılarlarsa, umarım hüküm giydirecek kadar delil bulurlar. İnancımın herkese âşikâr olmasını dilerim.”

John Wooden UCLA’de tamı tamına onbir şampiyonluk yaşamış. Fakat ilk şampiyonluk için 18 yıl beklemiş. Bu onun için çok zor olmamış. “Odamı dolduran madalyalar ya da kupalar beni çok ilgilendirmiyor” diyor. “Önemli olan menzil değil, yoldur. Yoldan keyif almayı bilmeli. Sabır en önemli hikmetlerden biridir.”

John Wooden’ın konuşmasını izlerken, biraz da fiziksel özellikleri sebebiyle, aklıma hep Sâmiha Anne geldi. Yukarıda aktardığım hasletlerin hepsini Samihâ Anne’nin hayatında müşâhade ettik. Zamana riâyet, ahde vefâ, temiz olmak, tertipli olmak, hâdiselerden etkilenmeden istikâmeti dosdoğru tutmak, insân-ı kâmil’in alâmetlerinden. John Wooden’ı hatırlattıklarından dolayı rahmetle anıyorum.

The following two tabs change content below.

Hüseyin Gökhan

1976'da İstanbul'da doğmuşum. Kimya mühendisliğinden mezun olduktan sonra doktora öğrenimimi görmek üzere Amerika'ya gittim. Tasavvufla ilk tanışmam, New York'ta yaşayan hocam Ferihe Cerrahi Hanımefendi sayesinde oldu. Türkiye'ye döndükten sonra kendileri beni Cemalnur Sargut Hanımefendi'ye teslim ettiler. Bu değerli hanımefendilerin öğrencisi olabilmeyi hayatımdaki en büyük kazanç olarak görüyorum. İslam'ı doğru anlamanın yolunun Hz. Muhammed'i tanımaya çalışmak olduğunu, bunun için de bir mürşidin sohbetinde olmanın gerektiğini düşünüyorum. Talebe olmaktan aldığım zevki Her Nefes dergisinde yazdığım yazılarımla paylaşmaya gayret ediyorum.

Son Yazıları: Hüseyin Gökhan (Profiline git)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın