Gurbette Ramazan

İnsan yakınında sahip olduğu değerlerin kıymetini bazen bilemiyor. Bu yüzden belki uzaktaki daha kıymetli oluyor…

Amerika’da ailemden ve ülkemden uzakta geçirdiğim ilk ramazanda bu duyguyu yoğun olarak yaşadım. Amerika’daki ilk ramazanımda, iftar zamanı, ezan sesini duymak için pencereyi açmak istedim, ancak biliyordum ki pencereyi açtığım zaman duyacağım şey, derin bir sessizlikti. O zaman düşündüm, ülkemde her gün duymaya alıştığım ezan sesi ne kadar özelmiş ve güzelmiş… Ülkemde yaşarken, günlük koşuşturma içinde o ulvi sese ne kadar dikkat vermiştim acaba, diye düşündüm. Ramazanda kurulan iftar sofraları meğerse ne kadar özelmiş. Aile ve dost meclisinin bir masa etrafında toplanıp, ilk suyu yudumlama heyecanını birlikte yaşaması, masada bulunan fırından yeni çıkmış pidenin o muhteşem kokusu, iftar zamanında ev sahibinin yaşadığı o tatlı telaş ne kadar güzelmiş.İnsan bunların değerini, yokluğunda anlıyormuş.

Fakat sonra, birdenbire, nerede olursak olalım, yüce Rabbimizin bizimle beraber olacağı, zaman ve mekân kavramının sadece biz insanlar için mevcut olduğu düşüncesi aklıma geldi. Sahip olmadıklarımızın üzüntüsünü bir kenara bırakıp neye sahipsek onu en iyi şekilde yaşamalı ve değerlendirmeliyiz. Bu düşünce ile, daha sonraki günlerde, iftar saatinden önce teknoloji yardımıyla, internetten bir iftar program bulup hem onu dinleyip hem iftar yemeğimizi hazırlamaya başladım. Sonrasında da yine bilgisayardan gelen ezan sesiyle orucumuzu açmaya basladık. Bazı zamanlarda, gurbeti paylaştığımız arkadaşlarımızın iftar soframıza eşlik etmesiyle soframız daha şenlenmeye başladı.

Nerede olursak olalım, ramazanı idrak etmek ve hakkıyla yaşamak dileğiyle, ramazanınız ve bayramınız mübârek olsun.

 

Dilek Anderson

 

The following two tabs change content below.

Nefes Arşiv

Nefes Akademi; tasavvufî bilginin güvenilir kaynağı...
0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Yorum Yazın