18. “Dost” İslam’a Hizmet Ödülleri sahiplerini buluyor…

“Hz. Peygamber ve Şehir Tasavvuru” başlıklı 18. DOST İslâm’a Hizmet Ödülleri takdim töreni 18 Ekim Pazartesi günü ONLINE olarak gerçekleştirilecektir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğumunun yıldönümünü ve herkesi tevhid bayrağı altında toplayan sevgisini idrak etmek gayesiyle her yıl verilmekte olan “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri”  18 Ekim Pazartesi günü ONLINE olarak gerçekleştirilecek olan törenle sahiplerini bulacak.

“Hz. Peygamber ve Şehir Tasavvuru” başlığı ile düzenlenecek gecede takdim edilecek 18. “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri, Türkiye’den Sadettin Ökten’e  ve yurt dışından Seyyid Hüseyin Nasr’a veriliyor.

ÖDÜL TÖRENİ TARİHİ:  18 Ekim Pazartesi, Saat: 20:00

CANLI YAYIN: https://kerimvakfi.org/vakfin-calismasi/18-dost-islama-hizmet-odulleri/

Gecenin Sponsorları: Nefes Yayıncılık ve Tuti Kitap  

Katılım, herkese açık ve ücretsizdir.

***18. DOST – İslâm’a Hizmet Ödülleri Takdim Gecesi canlı yayını, Nefes Yayınevi A.Ş. tarafından gerçekleştirilmektedir.

Meşkûre Sargut Hatırasına 2021 Annemarie Schimmel Sempozyumu

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı işbirliği ile her yıl Meşkûre Sargut Hatırasına başlığı altında, tasavvuf kültürü ve literatürüne katkı yapmış önemli şahsiyetleri anmak gayesiyle bir program düzenlemektedir. Bu sene, 2021 yılı Programı kapsamında gerçekleştirilecek olan  Annemarie Schimmel Sempozyumu’na sizleri davet etmekten mutluluk duyarız.

Program, 13 Şubat 2021 Cumartesi günü 09.30 – 14.45 saatleri arasında aşağıdaki hesaplardan canlı yayınlanacaktır.

Canlı Yayın Sayfaları:

https://kerimvakfi.org/vakfin-calismasi/meskure-sargut-hatirasina-2021-annemarie-schimmel-sempozyumu/

https://www.youtube.com/c/Nefesyayinevim

https://www.facebook.com/cemalnursargut

https://www.instagram.com/cemalnursargutadair

Katılım, herkese açık ve ücretsizdir.

**Sempozyum canlı yayını, Nefes Yayınevi A. Ş. ve Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

MEŞKÛRE SARGUT HÂTIRASINA 2021

ANNEMARİE SCHİMMEL SEMPOZYUMU

PROGRAM

B Ö L Ü M   1 ( 9:30 – 10:45 )

Program Açılışı Prof. Dr. Elif ERHAN

Ü. Ü. Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, Türkiye                

Meşkûre SARGUT konulu belgesel

Açılış Konuşması Cemalnur SARGUT

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, İstanbul, Türkiye                                           

“Meşkûre Sargut Hâtırasına” Oturumu

Dr. Asuman KULAKSIZ, Moderatör

Dahiliye, Intermed Çiftehavuzlar, İstanbul, Türkiye

Panelistler:

Emine BAĞLI

TÜRK Kadınları Kültür Derneği Genel Başkanı, Ankara, Türkiye

Sevgi ÖZKÜZNE

İzmir Türk Kültür ve Sanat Derneği Başkanı, İzmir, Türkiye            

Prof. Dr. Vildan SERİN

İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Gaziantep, Türkiye  

İnci PALSAY

TÜRK Kadınları Kültür Derneği Genel Başkan eski Yardımcısı, Ankara, Türkiye

A R A 15 dak. 

B Ö L Ü M   2
Annemarie Schimmel Sempozyumu

OTURUM 1    ( 11:00 – 12:30 )

Dr. Öğr. Üyesi Dilek GÜLDÜTUNA, Moderatör   

Ü. Ü. Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, Türkiye        

Annemarie Schimmel Arşiv Görüntüsü

Prof. Dr. Carl ERNST

Dinî Etütler Bölümü, İslâm Araştırmaları, UNC Chapel Hill, Kuzey Karolayna, ABD   

Prof. Dr. Annemarie Schimmel’in Çalışmaları

Semanur BAL

Doktora Öğrencisi, Ü. Ü. Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, Türkiye  

“Dost Cemile” Annemarie Schimmel’in Türkiye Günleri

Prof. Dr. Bruce LAWRENCE ve Dr. Öğr. Üyesi Cangüzel GÜNER ZÜLFİKAR      

İslâm Araştırmaları, Dinî Etütler Bölümü, Duke Üniversitesi emekli öğr. üyesi, Kuzey Karolayna, ABD Ü. ve Ü.Ü Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, Türkiye

Schimmel: Doğu ve Batının Ortak Lisanı Tasavvuf

A R A 45 dak.

B Ö L Ü M   2
Annemarie Schimmel Sempozyumu

OTURUM 2    ( 13:15 – 14:40 )     

Prof. Dr. Mehmet Sait HATİPOĞLU

İlahiyat Fakültesi emekli öğr. üyesi, Ankara Üniversitesi, Ankara, Türkiye                   

Schimmel’in Türk Oğlu Mehmet

Prof. Dr. Tanvir Anjum

Tarih Bölümü, İslamabad Quaid-i Azam Üniversitesi, Pakistan                        

Pakistan’da Annemarie Schimmel

Dr. Mehmet MIHOĞLU

Diş Hekimi, Konya, Türkiye

Hatıralarımdaki Annemarie Schimmel “Cemile Hala”

Prof. Dr. James MORRIS 

İslam Araştırmaları, Dini Etütler Bölümü, Boston College, Boston, ABD          

Hocam Annemarie Schimmel

17. “Dost” İslam’a Hizmet Ödülleri sahiplerini buluyor…

“Fetih” başlıklı 17. DOST İslâm’a Hizmet Ödülleri takdim töreni 08 Kasım Pazar günü ONLINE olarak gerçekleştirilecektir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğumunun yıldönümünü ve herkesi tevhid bayrağı altında toplayan sevgisini idrak etmek gayesiyle her yıl verilmekte olan “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri”  08 Kasım Pazar günü ONLINE olarak gerçekleştirilecek olan törenle sahiplerini bulacak.

“Fetih” başlığı ile düzenlenecek gecede takdim edilecek 17. “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri, Türkiye’den Haluk Dursun’a  ve yurt dışından Suad el-Hakîm’e veriliyor.

ÖDÜL TÖRENİ TARİHİ:  08 Kasım 2020 Pazar, Saat: 20:00

CANLI YAYIN: https://kerimvakfi.org/vakfin-calismasi/17-dost-islama-hizmet-odulleri/

Gecenin Sponsorları: Nefes Yayıncılık ve Tuti Kitap  

Katılım, herkese açık ve ücretsizdir.

***17. DOST – İslâm’a Hizmet Ödülleri Takdim Gecesi canlı yayını, Nefes Yayınevi A.Ş. tarafından gerçekleştirilmektedir.

“Ahlâk-ı Muhammedî” Başlıklı 16. DOST İslâm’a Hizmet Ödülleri Takdimi Töreni

“Ahlâk-ı Muhammedî” başlıklı 16. DOST İslâm’a Hizmet Ödülleri takdim töreni 24 Kasım Pazar günü İstanbul’da gerçekleştirilecektir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğumunun yıldönümünü ve herkesi tevhid bayrağı altında toplayan sevgisini idrak etmek gayesiyle her yıl verilmekte olan “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri”  24 Kasım Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan törenle sahiplerini bulacak.

“Ahlâk-ı Muhammedî” başlığı ile düzenlenecek gecede takdim edilecek 16. “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri, Türkiye’den Emin Işık‘a ve yurt dışından Michel Chodkiewicz‘e veriliyor.

ÖDÜL TÖRENİ TARİHİ:   24 Kasım 2019, Pazar, Saat: 19:00

ÖDÜL TÖRENİ YERİ:        Haliç Kongre Merkezi, Sadabad Salonu

Gecenin Sponsorları: Nefes Yayıncılık ve Tuti Kitap  

Katılım, herkese açık ve ücretsizdir.

Kerim Vakfı sitesinden canlı olarak izleyebilirsiniz. CANLI YAYIN için tıklayınız.

***16. DOST – İslâm’a Hizmet Ödülleri Takdim Gecesi canlı yayını, Nefes Yayınevi A.Ş. tarafından gerçekleştirilmektedir.

“Keşke Kalemine İnseydi…”

Aysel Yüksel Hanımefendinin yazdığı “Sır Kâtibi” kitabında Sâmiha Ayverdi’den aktarılan “Dört duvar arasında oturup da ah vah etmenin, üzülmenin kimseye faydası olmaz; görülen aksaklıkları alâkalılara bildirmek, beğenilen hususlarda da gene alâkalıları teşvik etmek lâzım” cümlesi ve kendisinin sürekli gördüğü yanlışları yetkililere bildirdiğine dair verilen örnekler beni epey düşündürdü. Hatta askerî bir lisenin İngilizce eğitime geçmesi kararı hakkında yöneticilere yazdığı mektup, mektubu dikkate almayarak kararı uygulayan ve 9-10 sene sonra “yanlış bir uygulama” olduğunu fark edip eski sisteme geçen yetkililerin “Bu konuda iki mektup aldık. Eğer iki mektup daha gelse bu kararımızdan dönerdik” demeleri, yukarıda bahsettikleri gibi, yanlışlıkların yazılmasının ne kadar önemli olduğunu fark ettirdi bana.

Gördüğü bir yanlışlık karşısında “yüreğine indiğini” söyleyen birine, Sâmiha Ayverdi’nin “keşke yüreğine ineceğine kalemine inseydi” demesi beni çok etkiledi. Bu satırları okuduktan bir-iki gün sonra Trabzon, Rize ve Kars’a ziyaretlerim oldu. Bu ziyaretler sırasında gördüklerim beni çok üzdü. Trabzon ve Rize’de doğal güzelliklerimizi hiç düşünmeden turist geliyor diye bozmamız, yolu yapılan ve ulaşılabilir kılınan doğal güzelliklerin etrafına hemen, hiç vakit kaybetmeden çarpık yapıların yapılması, tabela, menü, lokanta ve dükkân isimlerinin Arapça yazılması, kocaman Arapça yiyecek afişleri, renk renk ışıklarla bezenmiş otel ve market tabelaları, hayvanların otlaması gereken yaylaların otellerle ve devâsâ büyük salıncaklarla kaplanması, lokantalarda Arapça müzik çalınması ve bir Türk olarak kendi yurdunda buna muhatap olmak, üstelik temizlik ve çevre düzeni açısından karşılaşılan görüntüler sonucunda aklıma hemen Sâmiha Ayverdi’nin “keşke yüreğine ineceğine kalemine inseydi” sözü geldi. İlerleyen günlerde Kars’a ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış Ani’ye de ziyerette bulunduk. Orada gördüğüm bakımsızlık, terkedilmişlik, unutulmuşluk, “bu şehir ülkeme mi ait?” dedirtti bana. Özellikle de Kars’ın ve sonrasında Ani’nin Ermenilerden alınması için harcanan onca emek sonucunda bu mu olmalıydı diye düşündürttü.

İstanbul’a döner dönmez, bunları nasıl yazmalıyım, hangi kanalı kullanmalıyım dedim kendi kendime. Yetkililere yazmadan ve onlardan bir cevap almadan, sanki şikâyet eder gibi sosyal medyadan paylaşmayı doğru bulmadım. Sâmiha Ayverdi böyle yapmazdı gibi geldi. Önce bir yazayım, yeterli ve gerekli cevabı alamazsam farklı yollara giderim diye düşündüm. Peki Sâmiha Ayverdi olsaydı nasıl yazardı, üslûbu nasıl olurdu, hangi kanalla mesajını iletirdi?

Rahmet Kapısı kitabında anlattığı üzere Sâmiha Ayverdi’nin Fatih’te kesilen ağaçlar yerine ağaç dikmesi sonucunda ağaçları söktüren yönetime karşı tutumu, diktirdiği ağaçların bir daha sökülmesi ve devamında aldığı aksiyonlar, beni üslûbu, naifliği, en önemlisi de ince zekâsı ve azmi konusunda çok düşündürmüştü. Aslında tam bir anne gibi… Yapılması gerekeni yapıp zararlı bir oyuncağı vs. ortadan kaldıran kendisi değilmiş gibi mutfağa giden bir anne…

Yazılarını, önerilerini, itirazlarını öyle yumuşak ama net ve kişiselleştirmekten uzak yazıyordu ki, mücadelesini öyle bir sükûnetle veriyordu ki, ara ara “Ben onun gibi yazamam, kızgınlığımı belli ederim ya da ters bir ifade kullanırım, çirkin bir durum oluşur, vazgeçeyim” bile dedim. Sonra “artık biliyor olma”nın, özellikle de O’nu seviyor ve izini takip ediyor olmanın bana bu mesuliyeti yüklediğini hissederek oturdum bilgisayarın başına… Tam o ara öğrendiğim CİMER’e yazma fikri işimi çok kolaylaştırdı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Rize Belediye Başkanlığına, hem sitelerinden hem de CİMER üzerinden bu dört konuyu (Trabzon, Rize, Kars şehir merkezi ve Ani) yazdım, ilgili birimlere yönlendirdim. Bilgi, tecrübe, yetki ve sorumluluk sahibi olanların kendileri olduğunu, bu doğal güzelliklerin halkın bilinçsiz ve para hırsı ile târumar edilmesine izin vermeyeceklerine inandığımı belirttim. Şikâyet olarak değil, bir vatandaşın önerisi olarak değerlendirmelerini özellikle istedim. Üslûbuma çok dikkat etmeye çalıştım, konuyla ilgili değerlere vurgu yapmaya çalıştım. Ve her şeyi maddeler halinde sıraladım. Düşündüm ki, içlerinden birkaçı bile yapılsa kârdır.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan telefonla aranarak, Trabzon ve Rize ile ilgili talebimin alındığı, inceleneceği ve tarafıma dönüş yapılacağı konusunda bilgilendirildim. Bir süre sonra da CİMER’den Kars şehir içi ile ilgili cevap aldım. Aldığım cevap beni tatmin etmese de, yetkililerin kulağına biraz da olsa kar suyu kaçırmış olduğum umudundayım. Şimdi diğer konulardaki cevapları bekliyorum. Bu sırada her şeye bu gözle mi bakmaya başladım bilmem, bir olumsuz durum gördüğümde kime yazabiliriz, ne öneri ile gidebiliriz şeklinde düşünür buluyorum kendimi. Yazılabilenleri yazmaya çalışıyorum.

Sanki Sâmiha Ayverdi, sessizce izliyor beni , Onun izlerini düşe kalka takip edişimi…

Sevil

HALUK DURSUN’UN ARDINDAN

Kurban Bayramı’nda ve Muharrem ayı öncesinde çok kıymetli bir arkadaşımızı, dostumuzu, Türk milletinin çok önemli bir şahsiyeti olan büyük âlim, hoca, Haluk Dursun’u kaybettik. Kaybetme kelimesini ben hiç sevmem. O, her iki âlem için bir kazançtı. Mutlaka ki her şeyiyle faydalanılacak bir vücuttu ki Allah onu kurban olmaya seçmişti. Daha Emin Işık Hocanın hasretine dayanamaz ve onun bu âlemden öbür âleme göçüşüne alışamazken, yine bir dost, bir sevgili, bir hakîkat adamı, bir âlim, büyük bir hocayı öbür âleme yolcu etmenin hem acısını hem zevkini yaşıyoruz. Onun kurban gittiği muhakkak, Allah onu kurban olarak seçmiş. İnsanın en büyük dileği ölüm ânında yani son amelde Allah’a hizmet edebilmek ve O’nun istediği şekilde, O’nun sevgilileri arasında öbür âleme göçmektir. Şehit olmak ise bu derecelerin en yükseğidir. Bazıları mânevî şehit olur, Emin Işık Hoca gibi… Bazıları maddî-mânevî şehit olur, Haluk Dursun gibi… Doğrusu hepimiz bu maddî-mânevî şehitliğe tâlibiz ama her şeyi Allah bilir. Dileriz ki son nefesimiz onlarınki gibi Allah’a yakın, Allah’ın istediği şekilde olsun.

Biz Câfer-i Sâdık Hazretleri’nin “Benden yararlanın, ne zaman öleceğimi bilemezsiniz.” sözlerini önemsedik. Hocam, bilmiyorum sizden hakikatiyle yararlanabildik mi? Türk milletinin size ihtiyacı olduğu muhakkak. Fakat şu da muhakkak ki Hz. Ali’nin dediği gibi, kılıç kınından çıktığında çok daha faydalı olabiliyor. Biz iman ediyoruz ki öbür âlemden bu âlem için çalışacak ve bizlere huzur, mutluluk dağıtacaksınız, inşaallah Türk milletinin yücelmesi ve yükselmesi için katkıda bulunacaksınız. İnşaallah yattığınız yer nurlar içinde olsun. Nûrunuz vasıtasıyla Allah bizi de aydınlatsın, bütün güzellikler sizlerin ve bizlerin üzerimize olsun. Hayırla gidin hocam, şeb-i arûsunuz mübârek olsun.

HİZMETLE YANAN ÇERAĞ

 

İnsan ya başkalarının kusurlarıyla ya da kendi süsü püsü ile uğraşmaya meyillidir. Gözünü dışarıya dikip kendi kusurlarını görmemek için elinden geleni yapar. Birçoğumuz bu halde iken, Kars’ın mânevî sultanlarından olan Ebu’l-Hasan Harakānî Hazretleri (v. 1033) de vaktini ve enerjisini halka hizmet ile geçirmiş bir âriftir. Bütün büyük üstadlar gibi Hz. Harakānî’nin örnek hayatı, sözleri ve mânevî tasarrufu bugünümüze ışık tutup bize yol göstermektedir.

Feridüddin Attar’ın eserinde onun hayatını ve yaşayışını özetleyen bir sözü şöyledir: “Âlim sabah kalkar ilmini arttırmak için çabalar; zâhid de zühdünü arttırmak ister; Ebu’l-Hasan ise bir kardeşin gönlüne yücelik ulaştırma derdindedir.” Bu söz bize ârifin hayatını da özetler niteliktedir. Böylece âlim, zâhid ve ârif arasındaki fark da ortaya çıkmaktadır. Buna göre, âlim daha çok ilmi ile, zâhid ise daha çok ibâdet ile uğraşır. İkisi de aslında kendi nefsini düşünmektedir. Âlim daha çok bilince Allah’a yaklaşacağını umar, zâhid ise daha çok ibâdet ile Allah’ı bulacağını zanneder. Oysa Hz. Harakānî, Allah’ı bulma ve O’na kavuşma yolunun halka hizmet olduğunu söyler. Tabiî ki ilmi ve ibâdeti küçümsemez; her ikisi de gereklidir. Fakat Harakānî’nin önceliği halka yardım etmek ve bu vesile ile kendi nefsinden önce başkasını düşünmektir.

Menkıbelerinden ve hakkında yazılanlardan öğrendiğimiz kadarıyla Harakānî her şeye hizmet etmiştir. Onun için ırk veya din önemli değildir. Harakānî’nin sadece insanlara değil, yaradılmış her şeye hudutsuz bir hizmet aşkı vardır. Bunu şu söz ile ifade etmektedir: “Her kim bu dergâha gelirse ekmeğini verin ve dinini ve inancını sormayın; zirâ Ulu Allah’ın dergâhında ruh taşımaya lâyık olan herkes, elbette Ebu’l-Hasan’ın sofrasında ekmek yemeye de lâyıktır.” Ebu’l-Hasan bu yüce gönlü ile halka hizmet etmiş, böylece Hakk’a erişmiş ve O’nda yok olmuştur. Kısacası bu husus tasavvufun öğretilerinden biri olan Hakk’a hizmetin halka hizmet olduğu hususuna işaret etmektedir.

Bin yıl önce Anadolu’yu mayalayan Ebu’l-Hasan Harakānî bugün de bize o gün yaktığı çerağ ile seslenir ve Allah’a ulaşmak için hizmetin önemini hatırlatır. Kendi nefsimizle uğraşıp kibrimizi veya aşağılık kompleksimizi parlatıp cilâlamak yerine, kendimizden önce başkasını düşünüp ruhumuzu parlatıp cilâlamamızı söyler.

Uluslararası “Fütüvvet Sultânı Ebu’l-Hasan Harakanî” Sempozyumu – TAG (2019)

TASAVVUF ARAŞTIRMALARI GÜNLERİ (TAG) 2019 

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından her yıl düzenlenmekte olan Tasavvuf Araştırmaları Günleri (TAG) 27-28 Nisan 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek. TAG bu sene Uluslararası “Fütüvvet Sultânı Ebu’l-Hasan Harakanî” Sempozyumuna ev sahipliği yapacak. Aynı zamanda TAG kapsamında Enstitüde yürütülmekte olan lisansüstü çalışmaların konu edileceği “Tasavvuf Araştırmaları Tez Atölyesi” başlıklı bir yan etkinlik yer alıyor.

 

ULUSLARARASI “FÜTÜVVET SULTÂNI EBU’L-HASAN HARAKANΔ SEMPOZYUMU

27-28 NİSAN 2019

 “Ya ilahi! Senin ve Resulün bendesi, halkının hizmetkârıyım, her kim bu kapıya gelirse ekmeğini verin, inancını sormayın. Zira Allah katında ruh taşıyan herkes Ebu’l- Hasan’ın sofrasından ekmek yemeğe layıktır.”

Ebu’l-Hasan Harakanî

Uluslararası “Fütüvvet Sultânı Ebu’l-Hasan Harakanî” Sempozyumu Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Seyyid Ebu’l Hasan Harakanî Vakfı, Kerim Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı ve TÜRKKAD Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından ortaklaşa olarak düzenlenmektedir. Nisan ayında Üsküdar Üniversitesinde gerçekleştirilecek olan sempozyumda 7 farklı ülkeden 30 davetli bildiri yer alacaktır. Türkiye dışından 11 bildirinin sunulacağı sempozyum iki gün süresince 9 oturumla gerçekleştirilecektir.

Sempozyum halka açık ve ücretsizdir. Sempozyuma katılarak takip etmek için herhangi bir ön kayda ve davetiyeye gerek bulunmamaktadır. Tüm oturumlar Üsküdar Üniversitesi Televizyonundan ve Kerim Vakfı web sayfasından canlı olarak yayınlanacaktır.

BİLİM KURULU

Ahmet Turan Aslan, Prof. Dr.
Alan Godlas, Doç. Dr.
Cangüzel Güner Zülfikar, Dr. Öğr. Üyesi
Cemil Aydın, Prof. Dr.
Emine Yeniterzi, Prof. Dr.
Halil Baltacı, Doç. Dr.
İurii Averianov, Prof. Dr.
Mahmud Erol Kılıç, Prof. Dr.
Mustafa Kara, Prof. Dr.
Mustafa Tahralı, Prof. Dr.
Nazif Shahrani, Prof. Dr.
Omid Safi, Prof. Dr.
Süleyman Uludağ, Prof. Dr.
William Chittick, Prof. Dr

KONUŞMACILAR

Ahmet Taşğın, Prof. Dr.
Alan Godlas, Doç. Dr.
Alcan Cafer Mustafa
Arzu Eylül Yalçınkaya
Barbaros Ceylan
Bilal Gök, Doç. Dr.
Cangüzel Güner Zülfikar, Dr. Öğr. Üyesi
Cemâlnur Sargut
Emine Yeniterzi, Prof. Dr.
Haji Syed Salman Chishty
Halil Baltacı, Doç. Dr.
Hatice Dilek Güldütuna, Dr. Öğr. Üyesi
İsa Yüceer, Prof. Dr.
İurii Averianov, Doç. Dr.
Kabir Helminski
Laila Halifa, Dr.
Mim Kemal Öke, Prof. Dr.
Muhammed Bedirhan, Dr. Öğr. Üyesi
Namıq Musalı, Doç. Dr.
Nazif Mohib Shahrani, Prof. Dr.
Niyazi Beki, Prof. Dr.
Omid Safi, Prof. Dr.
Oya İklil Selçuk, Doç. Dr.
Sadık Yalsızuçanlar
Sadık Ziya Yemni
Süleyman Uludağ, Prof. Dr.
Timuçin Çevikoğlu, Dr.
Velin Belev, Dr.
Veysel Bayram
Yavuz Selim Uzgur

DÜZENLEME KURULU

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü

Seyyid Ebu’l Hasan Harakanî Vakfı

Kerim Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı

TÜRKKAD Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul Şubesi

NEFES Yayınevi A.Ş.

SEMPOZYUM SEKRETARYASI

Hülya Deliktaş

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Sekreteri

harakani.sempozyumu@uskudar.edu.tr

 Sempozyum internet üzerinden canlı olarak izlenebilecektir.

Tarih: 27-28 Nisan 2019

Yer: Üsküdar Üniversitesi, Nermin Tarhan Salonu

Canlı Yayın: https://kerimvakfi.org/vakfin-calismasi/uluslararasi-futuvvet-sultani-ebul-hasan-harakani-sempozyumu/

“Tasavvuf Araştırmaları Tez Atölyesi” Yan Etkinlik 

TAG kapsamında bu yıl Enstitü bünyesinde bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve tez çalışmalarına ivme kazandırmak gayesiyle “Tasavvuf Araştırmaları Tez Atölyesi” başlığı altında, 4 oturumdan oluşan bir yan etkinlik gerçekleştirilecektir. Tez Atölyesi oturumları önümüzdeki günlerde duyurulacaktır.

http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/duyuru/247/tasavvuf-arastirmalari-gunleri-2019-tag-yan-etkinlik-duyurusu

tag@uskudar.edu.tr

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Kuleli Salonu

**Sempozyum canlı yayını, Nefes Yayınevi A. Ş. ve Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

https://kerimvakfi.org/vakfin-calismasi/uluslararasi-futuvvet-sultani-ebul-hasan-harakani-sempozyumu/

http://harakanivakfi.com.tr/

http://tasavvuf.uskudar.edu.tr/tr/duyuru/257/uluslararasi-futuvvet-sultni-ebul-hasan-harakan-sempozyumu-programi-aciklandi

Meşkûre Sargut Hâtırasına

Efendim, Allah hepinizden râzı olsun.

Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nün misyonu, Meşkûre Sargut’un 86 yıllık ömründe, hayal ettiği bir hakikati gerçekleştirdi. Farklılıkların bir araya gelişi, aslında farklılıkların olmayışı ve her yolun Allah’a giden bir yol olduğu ve gideceğimiz yerin bir olduğu mânâsını öğretti annem bize. Tasavvufun global bir lisan olduğunu, bütün ülkeleri, bütün dinleri, bütün yolları, bütün mezhep ve meşrepleri birleştiren yegâne yol olduğunu öğretti Hocam Ken’an Rifâî bize. Ve bu yolda en büyük çalışmayı -ben böyle diyorum, affınızı niyaz ediyorum ama- devrimci olduğuna inandığım -Peygamber’in de böyle olduğuna inanıyorum ben- bir hanımefendi yaptı: Sâmiha Ayverdi.

Kendisi bir kalıp içine girmeden, bir şekil oluşturmadan Allah yolunun inceliklerini mürid-mürşid ilişkisi içinde, gerek kitaplarıyla, gerek hayatıyla, gerek yaşantısıyla, her şekilde peygamber ahlâkıyla, yaşayan Kur’an olarak bize öğretti. Bu yolda, önemli olanın insan olmak, merd makamına ermek olduğunu, cinsiyetlerin önemi olmadığını bize öğretti. Bu, biz kadınlara ümit verdi. Yani bizim mutmainne mertebesine erebileceğimiz müjdesini verdi. Kendi hakikati ile bunu gösterdi.

Yaşantısıyla örnek bir anne ile yetiştik biz. Hayatımızda bir tek gün, annemi mutsuz ve huzursuz görmedik. Her hâdiseden memnun olma sanatını mürşidinden öğrenmişti. Şikâyet yok, dâima memnuniyet, şükür ve hamd vardı. Âfiyet için dua ederdi. Çocuklarımız burada iki sene master yapıyorlar, bazen üç seneye uzuyor bazen dört seneye uzuyor. Tasavvuf masterı yapıyorlar. Ama biz 86 yıllık ömründe, burada öğrenilenlerin hepsinin nasıl yaşandığını annemin hayatından öğrendik. Kendisi, Hocası Sâmiha Ayverdi için “Biz aynı mânâ yastığına baş koyan iki dostuz, mürid-mürşidiz.” derdi. Hocasının bayrağını ömrü boyunca taşıdı, “benim hocam Sâmiha Ayverdi” derdi. Başta Ken’an Rifâî Hazretleri, fakat bugün onun bayrağını Sâmiha Ayverdi taşıyor, derdi. Bize mürşid sevgisini öğretti. Mürşidin bir varlık olmadığını, ondan Allah’ın tecelli ettiğini öğretti. Ondan öğretenin, Kur’an ve Peygamber olduğunu gösterdi. Biz de bunu ömrünün her saniyesinde, Sâmiha Anne’nin şahsında gördük ve şâhit olduk.

Bugün hem annemi hem de onun mübârek hocasını anmanın zevkiyle ben mestim. Ben iman ediyorum ki, bir büyük, kendisi için konuşacakları, kendisi seçiyor. Bu yüzden, gelen ve bütün onun için konuşacaklara teşekkür ediyorum. Allah razı olsun, bu günler bakın ne kadar güzel birliklere sebebiyet veriyor. Büyük sultanlar teşrif ediyorlar. Onların hakikatlerinde çocuklar, öğrendikleri şeylerin nasıl tevâzuyla yaşandığını görüyorlar. Kendileri makam olarak çok yüksekken, burada bu tevâzuyla, bu edeple bize öğrendiklerinin yaşama şeklini gösteriyorlar. İşte böyle mürşidlerle yaşamanın verdiği zevkiyle, biz iki kardeş, bugünün hazırlanmasından çok mutlu olduğumuzu ve her sene bugünde annemin adı altında bir mübâreğin, bir başka yolun ama aynı mânânın yolcusunun anılacağının müjdesini size vermek istiyoruz.

Bütün gelenlere teşekkürler ediyoruz. Bu kalabalığı görmek de çok zevk. Ayrıca iki tane güzel haberimiz var. Birincisi, annem ile ilgili master yapan İlahe Hanım’a teşekkür ediyoruz. Hârikulâde bir tez hazırladı. Böylece annem burada bir program içinde master tezi olarak hazırlanıyor. Kitabı da basılacak inşallah. İkincisi, eğer Allah lûtfederse, 2020 Nisan’ında, Harvard Üniversitesi’nde bir Kenan er-Rifâî Sempozyumu yapılarak -üniversite talep etti- iki günlük bir çalışmayla hocamızın mânâsında, tasavvufun bütün dünyaya tesir eden, ne kadar önemli bir lisan olduğu birkaç panelle –iki gün sürecek- anılacak. Bu da bir mânâ olarak bize lûtuf olarak gelecek. İnşallah Allah sevgililerini dünyanın her yerinde anmayı ve İslâm Tasavvufunun güzelliğini, birleştiriciliğini, hoşgörüsünü, sevgisini, insanları ötekileştirmeden, “ötedeki teki” hâline getirişini, hep birlikte analım, sevelim sevilelim ve bu dünyadan zevk alalım.

Son olarak, Kenan Rifâî Hazretleri’nin yeni basılan kitabı Tuhfe-i Ken’an’dan bir cümle okumak istiyorum. Açtığım zaman bana gelen bir cümle: “Hastalık, mümine tesir etmez. Mümininin en güzel duâsı kendi için âfiyet dilemesidir.”

Allah hepimize maddî-manevî âfiyet versin inşallah. Teşekkürler ediyorum.

 

Not: 10 Şubat 2019 tarihinde Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından Kerim Vakfı ve Türk Kadınları Kültür Derneği ile ortaklaşa olarak düzenlenen “Meşkûre Sargut Hâtırasına” Programı’nın “Sâmiha Ayverdi Paneli”nden önce yapılan açış konuşmasıdır.

“Meşkûre Sargut Hatırasına” Programı 2. Bölüm – Vefatının 20. Yılında Safer Efendi

“Meşkûre Sargut Hatırasına” Programı 10 Şubat 2019 Pazar

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Kerim Vakfı ve Türk Kadınları Kültür Derneği ile ortaklaşa olarak, 10 Şubat 2019 Pazar günü “Meşkûre Sargut Hatırasına” başlıklı program kapsamında Sâmiha Ayverdi konulu Panel ve Vefatının 20. Yılında Safer Efendi konulu anma programını düzenleyecektir.

Programın ikinci bölümü Vefatının 20. Yılında Safer Efendi başlığını taşıyor. Program saat 14.00’te Tuğrul İnançer tarafından yapılacak olan Safer Efendi konulu konuşma ile başlayacak, ardından Safer Efendi anısına Sami Özer tarafından hazırlanmış olan konser gerçekleştirilecek.

II. Bölüm

Vefatının 20. Yılında Safer Efendi 

10 Şubat 2019 Pazar

14.00-16.00

14.00 – 14.30    Konuşmacı 

Tuğrul İnançer

14.30 – 16.00    KONSER

Sami Özer

Sempozyum internet üzerinden canlı olarak izlenebilecektir.

Tarih: 10 Şubat 2019

Saat: 09.40 – 16.00

Yer: Üsküdar Üniversitesi, Nermin Tarhan Salonu

**Sempozyum canlı yayını, Nefes Yayınevi A. Ş. ve Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

“MEŞKÛRE SARGUT HATIRASINA” PROGRAMI 2.BÖLÜM – VEFATININ 20. YILINDA SAFER EFENDİ