Editörden (Temmuz-Ağustos-Eylül 2018)

Merhabalar Her Nefes Dostlarımız,   Temmuz-Ağustos-Eylül 2018 sayımızda Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nün Kerim Vakfı’nın desteğiyle 9-11 Mart 2018 tarihlerinde organize ettiği I. Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu’nda sunulan bildirilerin dergimiz için hazırlanan özetlerini yayınlamaya devam ediyoruz. Buna ek olarak, vazgeçilemez konumuz “Allah aşkı ve hayatımızda tasavvuf”, dergimizdeki yerini korumaya devam ediyor.   Ramazân-ı […]

Sohbetler (Temmuz-Ağustos-Eylül 2018)

  – “Bütün bu görünen kesret, hakikatte vahdettir. Harem-i Şerif’te binlerce insan bulunur, kimi namaz kılar, kimi zikreder, kimi Kur’an okur, kimi salât ü selâm getirir, kimi yâ Resûlallah! diye nida eder. Fakat bu seslerin bir araya gelmesinden hâsıl olan sadâ, bir Hû sesidir. Hep Hû duyulan cümlesi bir hoşça sadadır. Amma ne nevadır. Bütün […]

“FUAT SEZGİN HOCA”

  Yaklaşık sekiz yıl kadar önce güneşli bir bahar günü Gülhane Parkı’nda geziyordum. Ulu çınarların üzerine yuvalanan leylekleri, harika çiçek düzenlemelerini seyrederken karşıma büyük bir küre çıktı. Günümüz coğrafî verilerine çok yakın, fakat yine de bazı eksikleri olan bir dünya haritasının üzerinde neredeyse tüm kıtaları görmek mümkündü. Bu kürenin ne olduğunu merak edip yerde duran […]

İNSÂN-I KÂMİLDEKİ FERDİYET TECELLÎSİ

  Tasavvuf literatüründe, Hak ve hakîkate erişme yolunda müritlerine örnek olan, onları irşat ile rehberlik eden kimseye, şeyh, mürşit denmektedir. Mürşid-i hakikî ise sadece Hz. Peygamber’dir (Hakîkat-i Muhammedî). Dünyâ âleminde zâhir bir velî üzerinden irşat vasfını yürüten asıl mürşit her zaman Hz. Muhammed’dir ve bu hiçbir zaman değişmez.   Tasavvufta mürşit olan insân-ı kâmil ney […]

“Dijital Dünyanın Evlâdı! Bu Tanımlar Seninle Konuşuyor!”

  Mâruf el-Kerhî (ö. 200/815): “Tasavvuf, hakikatleri almak, insanların elindekilerden ümid kesmektir.”   Sor…! Hakikati almak denince, bir yerde olduğu ve bunu elde etmenin olanaklı olduğunu anlıyorsun değil mi? İstersen alabilirsin. İnsanların elindekilerden vazgeçmesi, elindekileri bırakması, elindekileri terk etmesi yerine “ümid kesme” fiilinin özellikle kullanılması, elimizde olanların varlığının sürekliliğine dâir ipucu verirken, onlarda “hakikat”in bulunamayacağını […]

TASAVVUFTA VAKİT KAVRAMI

Hepimizin hükmüne tâbi olduğumuz, bazen yetişemediğimiz, bazen geçmek bilmeyen, bazen ise su gibi akan zaman, hepimizin hayatında çok tanıdık bir kavramdır. Her şeyin hakikatini anlamaya çalışan mutasavvıflar zamanı da günlük hayattaki algımızdan farklı şekilde yorumlanmışlardır. Kur’ân-ı Kerim’de zaman kelimesi lâfzî olarak geçmemektedir. Ancak zaman ile ilgili olarak “asr”, “yevm”, “dehr”, “hin”, “sermed” gibi farklı ifadeler […]

NİYÂZÎ-İ MISRÎ DÎVÂNI’NDAN ÖRNEKLER İLE SÜLÛKTA AŞKIN SEYRİ

Aşk… Tanımlanması zor, anlaşılması zor, ancak geldiği bedene imkânsızı mümkün kılan sonsuz bir güç. İşte bu güç, tasavvufî terbiyede insanın gerçek ‘insan’ sıfatına ermesi için yegâne unsurdur. Tasavvufî düşünceye göre asıl vatanından kopup bu âleme inen insan hep geldiği yerin özlemini duyar. Bu özlemle hakîkat arayışı başlar. Bu arayışın gerçek sebebi insanın ilâhî aşk ile […]