“Sırrın Sırrı” Uluslar Arası Sultan Veled Sempozyumu
Hz. Mevlâna, Sultan Veled Hazretleri için “Benim bu âleme gelmemden maksat, senin zuhûrundur. Çünkü bütün sözler benim kavlim, sen ise fiilimsin” buyuruyorlar. Aynı şekilde “Bana yaradılış ve huy bakımından en fazla benzeyen sensin” demekle sultanın makamını bir kez daha teyit ediyorlar.
Sultan Veled Hazretleri’nin tasavvufî, târihî ve edebî açıdan daha iyi anlaşılması amacına yönelik olarak, Türkiye’den ve yurt dışından uzmanların biraraya getirildiği iki aşamalı bir sempozyum gerçekleştirildi. “Sırrın Sırrı Sultan Veled” başlıklı bu uluslararası sempozyumunun ilk adımı, TÜRKKAD İstanbul ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliği ile İstanbul’da ve ikinci adımı da TÜRKKAD İstanbul, Selçuk Üniversitesi Hz. Mevlânâ Enstitüsü, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü’nün işbirliği ile Konya’da gerçekleştirildi.
Sempozyum Tarihi ve Yeri
10-11 Aralık 2011 İstanbul/Maslak – İstanbul Teknik Üniversitesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi
15-16 Aralık 2011 Konya – Mevlana Kültür Merkezi, Sultan Veled Salonu
İletişim Adresi: sultanveled@turkkad.org
Cemalnur Sargut Hoca’nın anlatımıyla Sultan Veled:
“Adının lâkabı Bahaüddin Veled’di. Âşıkları sayıyı da aşkındı, sınırı da. Dünyada ona benzer bir bilgin bulunamazdı. Adâlet sahibi de kuluydu onun, zâlim de. Ebû Hanîfe diri olsa kapısında canla başla kulu olurdu. Fahreddin Râzî, yüzlerce İbn-i Sîna o can gözü açık ere karşı kim olabilirdi. Mustafa, Tanrı peygamberi kutlusu, ona biliginler sultanı demişti”. Böyle anlatır dedesini Sultan Veled. Mevlâna’nın mânevî vârisidir o, sırrımın sırrı dediği ve baştan aşağı edep kesilmiş bir hazretten bahsedeceğiz.
Ben Hz. Veled’i edep terimi ile isimlendiriyorum. Şam’dan Konya’ya dönerken refâkat etmekte olduğu mürşidiyle olan beraberliğini anlatışı bunun en güzel örneğidir.
“Atlı olmak sana değer padişahım; çünkü sen sevgilisin, bense âşıkım,
Sen, gerçekten de efendisin, bense kulum; hattâ sen cansın, ben seninle diriyim,
Benim yaya gitmem, senin ardında başımı ayak yapıp koşmam gerek”
Böylece Veled, bir aydan fazla bir müddet yayan-yapıldak yürüdü: kimi inişte, kimi yokuşta, durmaksızın yol aldı, Yol, yolculuk güçtü ama kolay göründü; çünkü o zahmet, definenin kapısındaki kilidi açmıştı, Yolda O’ndan binlerce sır duydu; göğün de ardında yüzlerce âlem gördü, Hiç kimseye bu, nasib olmamıştır; onun her ihsânından yeniden yeniye sevinmedeydi.
Hocam Ken’an er-Rifâî onu “Şemseddin Tebrîzî’nin hâlini giyen büyük sultan” diye anlatır. Hz. Şems ise Mevlânâ’ya: “Sana başımı, ona sırrımı verdim” diye buyurur. Sultan Veled başta babası olmak üzere o devrin bütün Mevlevî âlimlerinden ilim öğrenmiş, ilim tahsili için Şam’a gitmiş, Şeyh Selâhaddin Zerkûbî’nin kızı Fatıma Hatun ile evlenmiştir. Oğlu Ulu Arif Çelebi, nûrun âlâ nur olarak dünyaya Mevlevîliği yayan sultanlardandır. Sultan Veled’in İbtidanâme, Rebâbınnâme, İntihânâme ve Maarif adlı eserleri bilinmektedir. Mevlâna’yı anlamanın, idrak etmenin tek yolu, onun eserlerini Sultan Veled’in şerhiyle okumak, anlamak ve idrak etmektedir. Örnekleriyle tasavvufun en ince hakikatlerini en anlaşılır şekilde sunan bu büyük sultanı iyi anlamaya çalışmanın bizlere nasip olması Allah’ın büyük lûtfudur.
Günümüz tasavvuf anlayışına çok doğru bir pencere açacağına inandığımız bu çalışmanın verimli olmasını ve maddî mânevî gönüllerimize feyz kaynağı olmasını niyaz ederiz.